sen bana güvenme

258 26 6
                                    

Beni kışkırtmasına izin veriyor değilim fakat kontrolümü kaybetmek üzere olduğumu da biliyorum. Ona özel değil, diyor bir yanım. Kim olsa gümbürtüye giderdi. Bu mutluluğu o sağlıyor bana. Gecemi güzelleştiren şey o, neden izin vermiyorum kışkırtmasına?

"Senden hoşlandığımı biliyorsun değil mi?" diyor. Fısıltısı suratımı yalayıp geçtiğinde gözlerim kapanıyor ve bu sefer reddetmiyorum öpüşünü; kafam arkaya düşüyor. Karşılık vermeye çalışıyorum bulanan beynimle. Ona olan hislerim önemsiz. Bana olan hisleri umurumda değil. Üzerime eğilip tüm kontrolü eline aldığında tüm bunları düşünmeyi kesiyorum. Beynim işlevsizleşiyor zaten. Bedenim kendinden geçiyor. Bana ne verdiyse sağlam bir şeyler olmalı.

"Acıdı!" Masaya çarpan bacağıma uzandığımda çekiliyor. Kahvelerimiz darbeyle kupalardan taşmış ve etraf leş gibi. Bunlar normalde içimi sıkar. O an her şey darma duman olsun istiyorum. Kanepeden kalkıp biraz salonda dolaştığımda tüm hücrelerimin nasıl da hareket halinde olduklarının farkındayım. Yavaşça yere çöküyorum, kahveme uzanıp dudaklarıma götürmeye çalışıyorum ama bu bile o kadar zor ki. Sırıtıyorum. Karşıdan bana bakan Soonyoung'un gözleri çökmüş, yine de bana karşılık verip gülüyor. Başladığımız şeye devam etmek istiyor. O kadar kolay olmayacak. Bunun düşüncesi beni yine güldürüyor.

"Hep bi' mesafe koydun aramıza, yaklaşamadık seninle." Kaşlarım çatılıyor ve dönüp "Çünkü benim için hep Seungcheol'ün arkadaşıydın." diyorum. Aramızdaki soğukluğun sebebi buydu. Çekincelerimizin de.

Beklemediğim bir şekilde parlayıp "Onunla öyle bir ilişkimiz yoktu!" diye çıkıştı. Gülerek "Biliyorum." dedim. Bir şey bildiğim falan yoktu. Umurumda da değildi o an için. Omuz silktim.

"Seninle tanıştığımız ilk andan beri bunu istiyorum Jihoon..." Kafamı kaldırıp "Her tanıştığınla takılmak mı istiyorsun cidden?" diye sordum. Bu kafada bile hayal kırıklığına sebep olabilirdi. İçimde umursamak isteyen bir yan varsa da susturdum onu. Can çekişmesini alayla izledim.

"Hayır!" Doğrulup bana yaklaştı. "Seungcheol'ün arkadaşlarını bilirsin. Senin öyle biri olmadığın belliydi. Farklı gelmiştin bana." Boş bakışlarımı fark etsin istemediğimden gülmeye çalıştım. Tüm bu söylediklerine gram inanmasam da beni öpmesine izin vermeye devam ediyor, andan tat almaya çalışıyordum.

Elleri belimdeydi. Birkaç hafta önce üçümüz bardayken bunu yine hissetmiştim. Eli belimdeydi. Fotoğraf çekiyorduk. Aramızda hiçbir şey yoktu. Peki şimdi? Jihoon aranız oluşuyor, diye fısıldadı bir şeyler. O sıra alt dudağına asıldım ve acı içinde inilderken sırıttım. "Başka türlü öpemiyorum." diye de ekledim. İstediğini yap, dedi bana. Ne istiyorsam yaptım fakat ilerisi için izin vermedim. Sadece sarılmak istediğini söylediğinde ve yatağa geçip tüm bunlara devam ettiğimizde de. Sabah dersim vardı ve çoktan güneş doğmak üzereydi. Hapın etkisi geçmek üzereydi, geçecek gibi hissetmiyordum ama. Dokunuşlarıyla uzuyordu çünkü her şey.

"Beni uyutursan seni öldürürüm." Asla böyle bir şey yapmayacağını söylese de inanmadım. Yatağa geçer geçmez bana sıkı sıkı sarılıp sızdı zaten. Tanıdığımı düşündüğüm Soonyoung'la uzaktan yakından alakası yoktu. Bir çocuktan farksızdı ve o çocuk aynaya baktığında dudaklarının halini görünce muhtemelen ağzıma sıçacaktı.

Uyanması için dürttüğümde gözlerini araladı. "Geldiğimde salonu o halde görmek istemiyorum." dedim. Önce anlamazca baktı ama sonra güldü. "Hallederim hallederim." diye mırıldandı. "Bak güveniyorum sana..." dedim şüpheli bir tavırla. Önceki uykulu tonuna karışan alayla "Sen bana güvenme." dediğinde ise suratım ifadesiz bir hal aldı. "Cidden mi?" diye sordum. Kafasını sallayıp uykusuna döndü. Bir süre daha yatakta kaldıktan sonra tutuşundan sıyrılıp kalktım ve üzerime temiz bir şeyler geçirip evden çıktım. Yani, dersi hiçbir türlü kaçıramazdım. Bu kafayla bile. İşin komik ve bir o kadar sinir bozucu yanı ise dersin iptal olmasıydı. Kantine uğrayıp yaklaşan vizeler için notları aldım ve oradan bizimkilerle bir kahve içmek için Mango'ya geçtik. Paspal halim ya da olanca soğuk ve kapalı havaya rağmen taktığım güneş gözlüğüne aldırmadılar. O kadar da ilgilenmediğim konularla ilgili sohbetler dönüyorken aklım Seungcheol'e kaydı. Gelmemişti. Diğer yanda... sıçtığımın Soonyoung'uyla ne yapacaktım ben? Hiçbir şey.

hookup Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin