Gelen davul sesleriyle hayata küsmüş gözlerini tekrar açtı. Davulun tokmağı davula değil de yüreğine değiyormuş gibi hissetti. Öyle şiddetliydi ki bu darbeler, yüreğini paramparça etmeye yetiyordu.

Dışardan gelen her zılgıt sesinde tırnaklarını odanın taş duvarlarına geçirdi. O kadar hissizleşmişti ki ellerinden akan kanları fark edemiyordu.
Canhıraş bir acı ve can kırıkları vardı üzerinde, ölüm arzu eden bedeni can çekiyor lakin ölmüyordu.

*
*
*

Ben Heja.

Heja Karadağlı evlendikten sonra Heja Mirakan bugün can veriyorum; ama ölemiyordum. Kanayan parmaklarımın etleri ile sendeleyerek pencerenin önüne doğru ilerledim. Kocam, sevdiğim adam. Giydiği takım elbisesiyle, tüm heybeti ve yakışıklılığı ile başka bir kadının yanında duruyordu. Onda siyah takım elbiseyi çok sever çok yakıştırırdım. İlk defa giydiği siyah takımı ona yakıştırmıyordum. İlk defa giydiği siyahtan nefret ettim. Oysa Mavi gözleri ve siyahı çok severdim. Düșüncelerimin saçmalığı ile burukca gülümsedim. Yanında başka bir kadın vardı ve artık o da onun karısıydı. Ona olan bakışlarımı hissetmiş olmalı ki kafasını kaldırdı, pencereme doğru bakmaya başladı. Bir kuş olmak istedim kanatlarımı çırpıp kimsenin bilmediği diyarlara göçmek ne kadar güzel olur diye düşledim. Kısacık bir an olsa bile hayali güzeldi. Bir kuş aşkı sevdayı tatmamıș bir kuş, tek tasası aç olan karnı ve kanat çırpmak olan bir kuş. Dudaklarım acı ile kıvrıldı o an onunla göz göze geldik. Yapma der gibi, bize kıyma der gibi baktım. Bir haftadır yüzüme doğru dürüst bakamayan adam şimdi başkası için giydiği siyah damatlıkla bana bakıyordu. Ben burada can çekişip ölürken o başkası ile evleniyordu. Bakışlarımı çekmedim ondan, beynime kazınsın istiyordum. Bak diyordum kendime. Uğruna neleri feda ettiğin adam, damatlıkla başka bir kadınla karşında. Bugün de o seni feda etti dedim. Gözümden bir damla yaş daha aktı, bilmem akan kaçıncı yaştan sonra. Bilinmeyen bir cinayet işleniyordu. Bilinmeyen biri ölüyordu. Ölen bendim faili meçhul değildi. Karşımda arsızca siyah damatlığıyla bana bakıyordu.

Zılgıt seslerinin eşliğinde herkes halay çekiyordu bana ölüm, onlara düğün olan olayda. Pencereyi açıp çığlık atarak bağırmak istedim. Bakın ben burada diri diri ölüyorum, siz cesedimin üzerinde halay çekiyorsunuz diye; ama susup sadece izledim. Zilan'ı gördü gözlerim halay başı olmuştu görümcem, aynı zaman da kuzenim. Herhalde çok mutluydu. Loran'da tepsi elinde hizmet ediyordu. Biliyorum elinde olsa aşağı bile inmezdi; ama ailesine gücü yetmiyordu.

Daha sonra Berfin Hanım ile Berat Ağa'yı gördüm. Berat Ağa baya mutlu görünüyordu. Tabi mutlu olurdu. Yeğenini üstüme kuma olarak getiriyordu. Berfin Hanım ise somurtuyordu; ama masadan da kalkmıyordu sözde teyzem kayınvalideydi ya orada durması gerekiyordu.

Bakışlarımı tekrar bir zamanlar aşkından uğrunda ölebileceğim adama çevirdim. İstemizce dudaklarım ben seni çok sevdim, dedi. O da anlamış gibi
"Ben de"diye dudaklarını kıpırdattı. Duymasam da anladım. Beni çok sevmişti, damatlığı ile başka bir kadının yanında oturan adam. Belki de yanında ki kadını da sevecekti. O an zihnimde şimşek gibi patlayan gerçekle bedenim buz kesildi. Ruhumu görünmeyen bir bıçak boydan boya çiziyordu. Kalbim sızladı. Bu saçma sızı ne içindi bu gariplik nedendi. Bir yerde bir şeyler oluyordu. Ne olduğunu bilmiyordum ama acı gerçek ben seni çok sevdim de sen hiç değmedin be adam diye bağırıyordu. Hayır bir adam ve bir kadın bir birini sevebilirdi. Aşık olabilirlerdi o aşk bitebilirdi. Daha sonra başka birilerini de sevebilirlerdi. Bunlar doğal şeylerdi... Peki daha evliyken tenlerinin her zerresi bir birine helal iken başka bir ten başka bir kadın; zihnimde bir biriyle savaş içinde olan kelimeler yanlış olanı kabul edemiyor. Devreye giren mantığım her şeyi red ediyordu. Aşağıda yapılan bana ihanetti. Kocam başka bir kadının tenine dokunacaktı. Aradaki nikahta beni bağlan bir unsur yoktu. Belki Allah katında bir birlerine helaldiler. Lakin Ağir'in yaptığı bana ihanetti. Yapılan ihanet aradaki nikahla meșrulaștıralamazdı.

Aşk'a Direniş Where stories live. Discover now