2

143 21 9
                                    

İş yerinde sıkıntılar yaşadığının farkındaydım. Eskiden olsa ben eve geldiğimde sen evde olur, beni yaptığın güzel yemeklerle karşılardın ama şimdi öyle değildi işte. Geç saatlerde geliyor, geceye kadar çalışıyor ve benimle konuşacak vakit bile bulamıyordum.

Şişmiş gözaltlarından öpmek istiyordum, zayıflamış bedeninde dinlenmek istiyordum ama değil bir adım atmak, o adım için hareket dahi etmiyordum. İnsanları düşünüyordum ; toplumda nasıl dışlanacağımı, kalbimde olanları nasıl 'şeytanın oyunu' olarak adlandıracaklarını düşünüyordum.

Hiç kimseyi takmadan yaşamak varken, uyuyamaz olmuştum düşünmekten.

Elindeki sigarayı alıp kendi dudaklarıma götürürken, başını gömdüğün kağıtlardan bir an olsun kaldırıp bana bakmıştın. Sigaradan derin bir nefes aldıktan sonra pencereye doğru üfleyip, ellerine geri koymuştum.

"Yorulmadın mı?" diye mırıldandığımda kafanı iki yana salladın. "Yorulsam bile bırakamam. Çalışmam lazım."

Titreyen ellerimi yüzüne yaklaştırırken kalbimin nasıl attığını anlatamazdım. Çeneni tutarak kafanı kendime çevirdiğimde bile ellerimin titremesi devam ediyordu ama bunu umursamamaya çalışmıştım.

"Çok çalışıyorsun, biraz olsun dinlenemez misin?"

Reddetmek üzereyken, "Seninle zaman geçirmeyi özledim." dediğimde duraksamıştın. Gözlerin dolmaya başlarken gülümsemiş, kağıtları bir kenara toplayarak ayağı kalkmış, bana sarılmıştın.

Kim Seokjin, yemin ediyorum ki beni öldürüyordun. Beni mutluluktan öldürüyordun.

"Hey," demiştim heyecandan kalbimin sesini duyduğumu çaktırmamaya çalışarak. "beni sarılarak boğmak istiyorsan serbestsin."

Dalga geçtim zannedip gülmüştün, oysaki sana sarılırken ölmek bana gerçekten iyi hissettirirdi.

Benden ayrılıp, yüzümü ellerin arasına almıştın. Yemin ederim ellerinin sıcaklığını hissettiğim an her şeyi, herkesi boşverip öpesim gelmişti seni. Ama yapmamıştım, daha çok erkendi.

"Taehyung-ah, işlerim beni çok zorluyor. Batmak üzereyiz ve bunun önüne geçmeye çalışıyoruz. Elimde olsa işlerimi eve getirmezdim, seni aksattığım için çok üzgünüm."

O kadar güzel bakıyordun ki bana -ya da benim öyle görmek istediğimdendi- istemsizce yana doğru kıvrılmıştı dudaklarım. Kendime engel olamadan sana sarıldığımda bunu garipsemeden anında karşılık vermiştin.

Kokun bana, sanki güzel manzaralı bir pencere kenarında kahvemi yudumlarken en sevdiğim şarkıyı dinliyormuşum gibi hissettirmişti. Keşke hep böyle kalsak diye düşünmeden edememiştim.

Sana karşı hissettiklerim karmakarışıktı.

Ama bil ki, sen benim kitabımdın. Kelimelerin artması için saçmaladığım değil ; yazmaya kendimi kaptırdığım, ne ara kelimeleri aştığımı bile anlayamadığım kitabımdın.

aesthetic | taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin