sevgili

2.3K 225 280
                                    

"Burada bekle. Sakın ineyim deme arabadan." Gözlerini kısarak sana talimat veren adama baktın.

"Sen ne çeşit bir delisin?" Sana şöyle bir bakış atıp soruna yanıt vermeden arabadan inmişti. Dudaklarını büzerek önünüzdeki binaya giren adama baktın. Meraktan yine için içini yiyordu.

Kapının açma mandalını çekip kilidini kontrol ettiğinde yine kilitli olmadığını fark etmiştin.

"Bu adama araba kilitlemeyi öğretmek lazım. Inmeyeceğime inandı mı gerçekten?" Küçümser bir tonda konuşup arabadan indin. Yavaş yavaş binanın açık olan kapısından içeri girdin ve bir süreliğine etrafı dinledin. Sol tarafındaki odadan tartışma sesleri yükseliyordu. Derin bir nefes alıp oraya yöneldiğinde kapının aralık olduğunu fark etmiştin.

"Bu gerizekalının kapıları kapatmakla ilgili ne sorunu var?" Sinirli bir tonda kendi kendine fısıldayarak konuştun.

'Kuzeyden içeri hiç bir şey giremez. Anlaşma bu şekilde değildi.' Minseok yüksek olmasa da agrasif olan bir ses tonu ile konuşmuştu. Karşısında duran iki kişi ukala bir şekilde gülümsüyordu.

'Senden izin almamız gerektiğini bilmiyorduk Güneyli. Bizim için öyle bir konumda değilsin.' Minseok karşısındaki adamın söylediğine karşılık her zaman attığı o kahkahalardan birini attı.

'Devlet için burada olduğumu biliyorsun değil mi ukala?'

'Neyse ne? Gelecek şeylere ihtiyacımız var ve onlar buraya gelecek.' Minseok gözlerini devirip arkasını döndü ve döner dönmez kapı aralığından bakan seninle göz göze gelmişti.

'Siktiğimin silahlarını ülkeme sokamazsınız. Kim olduğunuzu ve amacınızın ne olduğunu anlamadık mı sanıyorsunuz? Kuzeylilerin bu denli aptal olduğunu bilmezdim.' Arkasına ufak bir bakış attıktan sonra hızlıca kapıya yöneldi ve dışarı çıkar çıkmaz seni omzundan hafifçe iterek uzaklaştırdı. Kapıyı çabucak kapatıp cebinden çıkardığı iki adet halka gibi cihazı kapının üstüne yapıştırdı.

"Sana arabadan inme demedim mi?"

"Seni niye dinleyecekmişim? Hem bana diyene kadar arabanın kapılarını falan kitleseydin." Kolundan tutup seni koştur koştur çıkışa ilerletirken oldukça sinirli bir nefes almıştı.

Siz binadan çıkar çıkmaz Minseok'un telefonu çalmıştı. Bir süreliğine kolunu bırakıp telefonu cebinden çıkardı. Zaten sen de tekrar tutmasına izin vermeden arabaya binmiştin. Sen kapını kapattıktan sonra bina büyük bir gürültü ile patlayıp çökmeye başlamıştı.

"SIKTIR BU NE BE?!" Minseok araca biner binmez onun suratına doğru bağırdığında kıkırdamıştı. "GÜLÜYOR MUSUN? BIR DE GÜLÜYOR MUSUN? ADAMLARI HAVAYA UÇURDUN BE!?"

"BAĞIRMA BANA KADIN! ÜLKEMI TEHDIT EDEN HAINLERIN YAŞAMASINA IZIN MI VERSEYDIM?!" Yüzünü sıvazlayıp elinin tersi ile omzuna vurdun.

"Bana kim olduğunu anlatacaksın yoksa yemin olsun ki seni havaya ben uçururum! Adamı deli biliyoruz ama o sağı solu havaya uçuruyor."

"Teknik olarak 'deliyim' zaten. Bize 'deliler' diyorlar." Dikiz aynasından arkayı kontrol ettiğinde sen de istemsizce arkanı dönüp bakmıştın. Iki motor peşinize takılmıştı. "Tedirgin olma. Güvenliğimiz için eşlik ediyorlar."

"Siz kimsiniz ve size kim 'deliler' diyor?"

"Devlet. Uluslararası ajanlarız biz. Ülkeler arası dengeyi korumak için faaliyette bulunuruz. Şimdilik bu kadarını bilsen yeter. Gerçi başka bir şey de yok." Omuz silkip cümlesini bitirmişti. Bu sırada motorlardan biri yanınızdan geçmiş ve önde gitmeye başlamıştı.

yakarsa dünyayı deliler yakar [Kim Minseok OC]Where stories live. Discover now