***

taehyung üzerindeki kısa kollu gömleğinin yakasına parmağını takıp biraz da olsa boğazına dayanan kumaşı gevşetmeye çalışırken yeni, yeni diyordu ama geçici bir yenilikti bu, okulunu görüş açışısına sokan köşeyi dönmüş, sıcaktan alnına yapışmaya yeminli saçlarını geriye doğru itmişti nazikçe. yeni perma yaptırdığı siyah saçlarına bu günlerde her şeyden çok önem veriyordu ama havalar o kadar sıcaktı ki hoş görünmesi için gözlerinin üzerine örttüğü kakülleri boğuyordu onu.

eskisine kıyasla evine bir hayli uzak olan yeni okulu normalde uyandığı saatten birkaç saat erken uyanmasına neden olmuş, alışık olmadığı ama bir süreliğine rutin olarak yapması gereken şey baş ağrısı olarak saçlarının diplerinden belli etmişti kendini.

ruhen de fiziken de yorgundu. bütün gece bu yeniliğe alışıp alışamayacağını düşünmüş, daha sonra ise gecenin zifiri karanlığı çöküp de kardeşinin yan odada oyun oynarken çıkardığı kıkırtılar kesildiğinde karanlıkla ve sessizlikle arası iyi olmadığından korkudan uyuyamamıştı. başını rahatça yastığına koyabildiğinde güneş yeni yeni doğmuş, iki yana gerilmiş perdelerinden içeri korkusunu dindiren bir parlaklık yansımıştı fakat hesaba katmadığı tek şey olan alarmı huzurla daldığı uykudan onu tam bir saat sonra uyandırmış, yeni okulu için hazırlanması gerektiğini bildirmişti.

kendi fakültesine asık bir suratla yürürken berbat göründüğünün farkındaydı fakat neyse ki saçları uykusuzluktan kısılmış gözlerini biraz da olsa kapatabiliyordu. buraya geçiçi olarak gelmiş olsa bile kimsenin kafasında pasaklı çocuk imajını yaratıp geri dönmek istemiyordu. kıyafetlerine önem vermişti bu yüzden. bordo gömleğini sabah güzelce ütülemiş, nefesini biraz da olsa kesmesine neden olacak şekilde en ucuna kadar iliklemişti. gömleğin uçlarını dakikalar süren uğraşlar sonucu siyah, dar pantolonunun içine hiçbir iz bırakmadan sıkıştırmış, üzerine giydiği ince siyah hırkasını omuzlarına güzelce oturtmuştu. demişti ya, imajına dikkat etmeliydi.

fakat belli ki herkes onun gibi düşünmüyordu.

"taehyungie!" diye neşeli bir ses gelmişti arkasından. o kadar yüksek sesliydi ki taehyung arasından geçtiği iki fakültenin öğrencilerinin hepsinin bakışlarının tek tek üzerine döndüğünü hissetmişti.

bir an sonra sırtındaki hafif çantasının üzerine atlayan bedenle öne doğru savrulmuş, arkasındaki ayaklarını yere basıp ağırlığını üzerinden biraz da olsa çektiğinde düşmekten son anda kurtulmuştu. şimdi öncekinden daha berbat bir haldeydi.

sinirle nefesini tuttu birkaç saniye.

"bu ne surat hayatım, gülümse biraz bak aynı yerde okuyacağız artık!" dedi jimin kollarını nihayet omuzlarından çekip önüne adımladığında.

gömleği pantolonun içerisinden çıkmış uykularına sarkıyordu.

nefesini yavaşça bıraktı.

başını kaldırıp çocukluk arkadaşının pırıl pırıl parlayan gözlerine baktığında ise sinirini bozan her şey bir kenara savrulmuş, yüzüne tatlı bir gülümseme oturmuştu.

uzanıp kendisinden bir kafa küçük çocuğun omzuna kolunu atarken yürümeye başlamışlardı. taehyung neden suratının asık olduğunu ve neden bütün gece uyuyamadığını anlatıyordu binalarına giriş yaptıklarında ve jimin de yanında dudaklarını büzmüş, tatlı suratındaki üzgün ifadeyle onu dinliyor, bazen de yorum yapıp onu uyumadığı için azarlıyordu.

"...ve bence artık şu karanlık korkunu yenmen gerek. her gece böyle- günaydın jeongguk! ne diyordum-"

taehyung kafası karışmış bir şekilde arkadaşına baktı. "her gece böyle günaydın jeongguk mu? bunun ne anlama gelmesi gerekiyor anlamadım."

it's you . taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin