14.Bölüm "Zarflar ve Fotoğraflar 2"

573 164 40
                                    




İYİ OKUMALAR :)

14.Bölüm | Zarflar ve Fotoğraflar 2

The hills - the weeknd

Maniac- Conan Gray

Gökyüzünden aşağı, kara lekeler düşmeye başladı. Ayaz esintisi yeryüzünü kasvetiyle dağlamıştı. Sağımda yaşamı solumda ölümü taşırım. Ceplerimin içi deliktir paralar saçılır aşağı umursamam. Geceye bir ceset kurban edilmiş. Bilirim sesimi çıkarmam. Kış kara lekelerini yeryüzüne indirirken benden alacağı canları bekler durmuş, duyarım sesimi çıkarmam. Ceplerim deliktir benim bozuk paralar düşer, yolumu çizerler.

Yaşamak mı? Ölmek mi?

Zihne kurulu oyunlar iki yabancıyı oynuyordu. Oyun oynamayı severdik.

Susturamıyorum.

Gece kefensiz bir tabut.

Sustur çarkını, dönsün dünya ecelsiz.

Sustur çarkını, bu gece iki yabancıyı oynayalım.

"tik tak, tik tak,tik tak." Başını yana eğdi, "zaman işliyor dostum oyuna az kaldı." Başına giren ağrı ile ellerini başının üzerine bastırdı. "kapat çeneni lanet herif, oyun oynamak istiyorum rahat bırak beni!"

Lanet olası sesler! Lanet olası kafam!

Lanet... lanet...

"Daima en iyisi dışarıdadır.

On beş darbe kafanın arkasına,

On beş darbe zihnine."

Ahşap soğuk parkeyi umursamadan uzandı, bir yandan da şarkısını mırıldanıyordu. Yüzünde huzurlu bir ifade vardı bazen kahkaha atıyor bazense şarkıyı ağlayarak söylüyordu. Her zamanki gibi en yakın arkadaşına onların şarkısını söylüyordu. Bazen ağlıyor, bazen kahkaha atıyor, bazense kendine zarar veriyordu... ama şarkıyı hiç yarım bırakmıyordu.

Çünkü yarım bırakmayı sevmezdi.

(...)

21.30

"Bir arkadaşımla görüşmeye gittim Çınarlı, soru sormayı bırak artık."

Odamın kapısı aralayarak içeri girdim. Yatağıma doğru adımlarken, komodinin üzerindeki şarj aletini aldım. Yatağıma oturup elimdeki zarfı yatağın üzerine bıraktım. Telefonda Alaz Merih ile konuşuyordum. Kafeden gizli gizli kaçmamı sorguluyordu.

"inandırıcı gelmediğini daha kaç defa söylemem gerekiyor." Dediğinde gözlerimi devirerek, bir süre sessiz kaldım.

"Sana hesap vermek zorunda değilim Alaz, acil bir işim olmasaydı sizin yanınıza haber vermeye gelirdim." Sesimdeki bezmişlikten olsa sesini çıkarmadı.

"Saat 22.00 gibi dışarı çıkalım." Dediğinde bir süre durdum.

"Benle mi flörtleşiyorsun sen?" ağzımdan çıkan sözle, yutkunduğunu hissettim. Yanaklarım söylediğim sözlerle kızarırken içimden kendime söylenmeyi ihmal etmedim.

"Saçma sapan konuşma," keskin sesi soluğumu kesti. "sanki ihtiyacım varmış gibi konuşuyor bide."demesiyle tuttuğum nefesi verdim.

"Ego yığınısın." Dedim. "Akşam müsait olamayabilirim. Olursam da geç saatlerde olurum."

ALABORAWhere stories live. Discover now