Yılbaşı Özel Bölümü!

384K 20.2K 25K
                                    

Selam benim güzel ışık perilerim <3 

Uzun zamandır Ege ve İzmir'i özlediğinizi biliyordum, yılbaşı bahanesiyle kısa da olsa onlara duyduğumuz özlemi biraz olsun giderelim diye sıcak bir bölüm yazdım size^^

İyi okumalar dilerim :)

İyi okumalar dilerim :)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


(Yılbaşı Özel)

(31 Aralık, Paris)

Upuzun bir yolda yürümektir hayat, bazıları bazılarına göre daha fazla mola verir... Tek fark budur. Bazılarının durup soluk alacakları banklarla doludur hayatları, bazıları ise rastgele karşısına çıkmış yıllanmış ağaçların dibinde dinlenir hayatları boyunca. Hiç beklemediğin bir anda biri girer hayatına, "Yaslan bana, birlikte dinlenelim." der. Bunun ismi aşktır, aşk dinlenme eyleminin ta kendisidir aslında. Hayat yordukça, aşk dinlendirir. Sonra bir gün aşk da yormaya başlar, bu sefer kaçıp hayatına sığınır insan. Peki ya bir insan hem aşk hem hayatsa senin için? Hem onunla yorulup hem onunla dinlenebiliyorsan nedir bunun ismi? İşte ben buna isim veremediğim bir noktadayım.

"Artık uyu..." diye fısıldadı az önce kulağıma doğru o güzel dudaklar, gülümsedim ve gözlerimi kapattım. Her gece bu cümleyi duyuyor kulaklarım, her gece onun o güzel gözlerine kapanıyor gözlerim ve yine her sabah onun o güzel gözlerine açıyorum gözlerimi.

"Artık uyan..." diyor her sabah, uyanıyorum. Beni uyutan da o, uyandıran da. Yoran da o, dinlendiren de. Var olduğu için teşekkür ediyorum her gün, ya yok olursa diye korkuyorum her saniye. Onunla ben biz olmadık, onunla ben direkt olarak "ben" olduk. Fazlasına ihtiyacımız yok. Biz neysek, ben o'yum.

"Günaydın..." Gözlerimi aralayıp karşımda gördüğüm manzara karşısında kaşlarımı çattım, yatağın sol tarafı bomboştu. Ege yoktu. Yataktan doğrulup kaşlarımı çatarak odanın içinde gezdirdim gözlerimi.

"Ege!" diye seslendim içeriye doğru. Cevap gelmeyince telaşla ayağa kalktım. Ayağa kalkar kalkmaz başımda hissettiğim iğrenç bir sabit kalamama hissiyle elimi uzatıp duvara tutundum. Bu kadar ani bir şekilde kalkmamalıydım sanırım, beynim ne olduğunu şaşırmıştı. Derin bir nefes aldım, kendime gelmeyi bekledikten sonra yavaşça oturma odasına doğru ilerledim.

"Ege..." diye seslendim bir kez daha. Yine cevap yoktu. Telaşla yatak odasına döndüm ve telefonumu alıp Ege'nin numarasını çevirdim telaşla. Telefonu kapalıydı. Evlendiğimizden beri ilk defa onu uyanır uyanmaz yanımda görmüyordum. Evden erken çıkacağı zamanlarda bile alarm kurup ondan önce uyanırdım. Sırf onu uyurken izlemek için, sırf onu uyurken öpebilmek için... Oysa aylar sonra ilk defa uyanır uyanmaz yanımda olmaması benim için kabus gibi bir durumdu. Belki de balkondaydı? Üzerime bir hırka geçirip hızla balkona doğru ilerlediğim sırada midemde hissettiğim acımasız bir bulantıyla koridorun ortasında kalakaldım.

"Ege!" diye seslendim balkona doğru.

Elim karnımda, dizlerim yerde ve aklım Ege'mde... Kusacağımı anlayıp ayağa kalkıp tuvalete koşmam bir saniyemi bile almamış gibiydi. Klozete doğru eğilmiş kusarken aklım dün gece yediğim kurabiyelerdeydi. Midem onları dışarı atmak için büyük bir çaba harcıyor gibiydi. Ben klozete eğilmiş kusarken kapının açıldığını duydum, o an vücudumda hissettiğim anlık titreme, terleme ve göz kararmasıyla son hatırladığım şey kendimi yerde buluşumdu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 31, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sıfır KilometreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin