"Dedektif..."

Gaza yüklendim. "Söyle."

"İçtikleri yüzünden olduğunu sanmıyorum. Sorun da burada zaten. O zehrin dudakları üzerinde nasıl durduğunu hatırlıyor musunuz, sanki zehir ona sadece dokunmuş ve bu hale gelmesi için yeterli olmuş gibi."

"Salgı su gibi kaybolup giden bir şey değil, yapışıyor. Kadının dilinde hiçbir şeye rastlamadın mı?"

"Dilinde var ancak boğazında değil. Bu yüzden içtiği bir şey olduğunu sanmıyorum. Belki de içtiği her neyse yutmaya bile şansı olmamıştır."

"Öğreneceğiz," diye mırıldandım. Sessizliğine karşılık telefonu kapattığımda olay yerine varmama birkaç dakika vardı. Kadının kocasının çalıştığı bankanın önünden geçtikten iki dakika sonra arabayı apartmanın karşısına park ettim ve demir kapıyı ittirerek ölüm kokan binaya girdim. Kadının komşularının her biri ölümü dışarıda bırakmak adına kapılarını çekmiş, demirden duvarların arkasına sığınmış ve sanki ölüm meleğinden saklanır gibi ayakkabılarını evin içine taşımışlardı. Sadece Alisha'nın evinin önünde bir kadın ve birde erkek ayakkabısı duruyordu. Kapıyı ittirip içeri girince bir an onun kocasıyla karşılaşacağımı sandım. Burada bir başkasının yaşadığını unutmuştum. Ben olay yerinden ayrıldıktan sonra onunla diğerleri ilgilenmiş, büyük ihtimal zavallı adam sorgu için karakola götürülmüştü. 

Evleri küçük ve sevimliydi. Alıcı gözle bakınca bu şehirde yaşamak için en iyi apartman dairelerinden biri olduğunu görebiliyordum. Rengarenk sevimli renklerle döşenmiş koltuk ve yastıkların süsü, her tarafa özenle koydukları fotoğraflar olmuştu. Çerçevelerin içinde Alesha'nın bembeyaz, porseleni andıran teni, bir vakitler boyadığı kızıl saçları dikkat çekiyordu. Yanında kocası Henry'nin cüsseli, sahiplenici gövdesi vardı ve her fotoğrafta Alesha'yı özenle sarmıştı. Hafiften beyazlamaya başlamış sakallarıyla yaşından biraz daha büyük ve dertli görünüyordu. Fakat ikisinin yanı sıra, fotoğrafların çoğunda dikkatimi çeken üçüncü biri daha vardı. Kavruk teni, beline kadar uzanan gece siyahı saçları ve hafiften çekik gözleriyle hoş bir kadın sanki canlı bir fotoğraftan bana bakıyordu. Böylesine güzel kadınların sadece masallarda ya da televizyonlarda olduğunu sanıyordum. Üstelik, hayatım insanların güzel ya da çirkin olduklarını fark etmek için her ne kadar hareketliyse de, onun büyüleyici güzelliği bana karşı karşıya olduğum lanetli bir dava gibi çarpmıştı.

Kimdi bu kadın? Onu merak etmemin nedeni güzelliği mi, neredeyse bir çiftin her fotoğrafına dahil oluşu mu, yoksa içimi huzursuz eden garip elektrik mi? Bazen, bazı suçlulara baktığımda hissettiğim sempatiyi hissediyordum onda. 

Fotoğraflardan uzaklaştım. Buraya geliş nedenim her ne kadar kadının evini araştırmak da olsa, işe en alakasız yerden başlamıştım. Artık bu işin bir intihar olmadığı konusunda emindik, ancak kimin ne için yapmış olduğu konusunda hiçbir delil ya da tahminimiz yoktu. Kocası mıydı, fotoğraflardaki gizemli kadın mıydı? Bu çifti tanıyan ve evlerine girebilecek kadar yakın kimleri vardı?

Bunu yapanın, Alesha'nın güvenini kazanmış biri olduğunu biliyordum. Sabah müdürünü arayıp işe gelmeyeceğini söylediğine göre, evde kalmaya değer biri olmalıydı. Tüm bunlar Henry'nin iş için evden çıktığı saatten sonra yaşanıyordu, yani neredeyse kocasının olmadığına emindim. Aynı zamanda ona zorla telefon vermiş ve müdürünü arattırmış biri olmadığına da emindim, çünkü telefonda konuştuğu kişi şüphelenecek hiçbir şey olmadığından bahsediyordu. Kafasına bir silah dayanmış olsa sesinin onu ele vereceğini biliyordum.

Her şey karışıktı. İçimden bir ses, tüm olan bitenin fotoğraflardaki gizemli kadınla alakalı olduğunu söylüyordu ama bu işte iç sesin pekte önemli biri olmadığını anlayalı uzun zaman olmuştu. Bana kanıt lazımdı. Kimseyi içimden bir ses suçlu olduğunu söylüyor diye mahkemeye çıkaramazdım.

Sehpanın üzerinde duran, Alesha'nın dudaklarının son değdiği şeyler olduğunu düşündüğüm şişelere ilerledim. Bir çoğu bitmişti. Yarım bir şişe yerde, koltuğun yanında duruyordu. Her biri aynı markadan olan içkiyi inceleme zahmetinde bulunmadım çünkü çokça gördüğüm, herkesin tükettiği bilindik bir içki markasıydı. Bunun yanı sıra yarım bıraktığı şişeyi yanımda götürmek için aldım ve evden çıkmadan önce, kendimi Alesha gibi hayal ederek koltuğa bıraktım.

Ölmeden önce burada oturduğu saatler boyunca ne düşünmüştü? Henry verdiği ifadede onun gece boyu yatağa gelmediğini, pijamalarıyla salonda battaniyeye sarılmış televizyon izlediğini söylemişti. Onu gece boyu uyutmayan derdi ne olabilirdi? Dediğine göre ara ara böyle depresyona giren, fakat belirli bir sıkıntısı olmayan bir kadındı. Arada birkaç seansa katılarak bu dönemsel depresyonları bastırıyor ve genel olarak yoğun çalışıyordu. Henry'den başka bir hayatı yoktu.

Fakat nasıl olduysa, bu depresyonun ölümüyle alakası olduğunu sanıyordum.

Burada oturmuş ve gece boyu ne düşünmüştü? Öleceğini biliyor muydu? Kendini camdan aşağı bırakacağını hesaplamış mıydı, yoksa zorunda mı kalmıştı?

Ben Alesha değildim ve ben diğerlerinden daha fazla şey biliyordum. Bu zehrin kaynağını biliyordum. Burada oturup onun gibi düşünemesem de, o canavarlardan birinin burada olduğunu biliyordum. Alesha'yla çözemediğim bir bağları olduğunu biliyordum. Onu dönüştürmek istememişlerdi. Onu öldürmek istemişlerdi ve zehir bunu görmeye yarıyordu. Ama neden? Onların canavar olduğuna emin olsam da, vampirler gibi insanların kanına ihtiyaç duymadıklarını anlayacak kadar kafa yormuştum.

Düşünmek beni hep Zayn'e götürüyordu. Yorgun ve bitap düşmüştüm. Gece boyu tek yaptığım Kurt hakkında endişelenmek ve Zayn'i özlemek olmuştu. Başına bir iş gelmesinden korkuyordum. Üstelik başının belaya girmesi mi daha kötü, yoksa aynı diğer canavarlar gibi onunda birden bela olması mı daha kötü karar veremiyordum.

Şişeyi alarak daireden çıktım ve apartmanı hızla inerek arabaya yöneldim. Rowell'a gidip şişeyi incelemesini isteyecek, Alesha'nın morgdaki bedeninde izler bulmaya çalışarak Florin'den yardım isteyecek ve sonra erkek arkadaşımı düşünmeden, uyumak ve dinlenmek için mesai bitiminde eve dönecektim. Artık zayıf noktalarımın bana zarar vermemesi için onlardan bizzat kendi zihnimde kurtulmaya ihtiyacım vardı.

THREE || zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin