1.3

156 15 0
                                    

~ Flashback ~

Melanie müze gezisinde arkadaşları ve öğretmenleri ile gezerken sıkılmış bir tavırla tablolara göz gezdiriyordu ilgisini çekecek bir şey arıyordu ve müzede ki heykeller tablolar cam içerisinde duran eşyaları görmekten sıkılmıştı. Aslında müzeleri severdi tarih kokan bu yerdeki herşeye olan bir hayranlığı vardı en sevdiği derslerden biride tarihti. Okulda genellikle kendini kütüphaneye kapatır saatlerce çıkmazdı ilgisini en çok çeken konu ise 2. Dünya savaşı'nda ki olaylar.

Evet savaşı sevmese bile tarihe olan ilgisi takıntı haline gelmiş ve okuduğu kitaplardan etkilenmişti. İkinci dünya savaşında ki okudukları sırasında ilgisini çeken bir isim ve yaşananlar onu derinden etkiler hale gelmişti. Müzenin her bir köşesine adımlarını attığı sırada gözleri duvarda asılı olan resme ve isme kaydı. Kendini oraya ışınlar gibi hızlı adımlarla ilerleyip daha dikkatli bakmaya çalıştı okuduğu kitapta ki isim ve eski bir resim vardı oldukça eskiye benziyordu.

Ellerini resme koyup yüzünde buruk bir gülümseme belirdi ve içinden o ismi tekrar etti.

"James Buchanan Barnes"

Kafasının içinde yankılandı her tekrar edişin de gözleri istemsiz bir şekilde doldu yazanları okurken inanmak istemedi içinden bir ses inanmamasını söylüyordu.

O günden sonra televizyonda gördüklerine inanamadı çünkü o eski fotoğrafta ki asker değişmişti ve hakkıda söylenenlere inanmak istemiyorcasına televizyonu kapattı. Duydukları neden canını yakmıştı neden bu kadar ilgisini çekiyordu?
Cevabını bilmediği soruları arkadaşı fark etmişti çünkü takıntılı bir halde onu seviyordu.

"Yine kendini kütüphaneye mi kapatacaksın Mel?"

En yakın dostundan saklamaya çalışsanda Eirlys herşeyin farkındaydı.

"Son zamanlarda çok kitap okur oldun ne kadar belli etmemeye çalışısanda Bucky'e olan takıntının farkındayım"

Melanie burukca gülümsedi inkar edecek bir hali yoktu artık.

"Tamam beni yakaladın ama bu bir takıntı değil tatlım"

Eirlys küçük bir kahkaha atarak Melanie baktı.

"Doğru takıntın aşka dönüşüyor ve onun için yazdığın mektupları her gün kapısına bırakıyorsun"

Melanie gizleyemezdi çünkü duyguları sıradan değildi.

"Okumayacağını bildiğim halde yazmaktan vazgeçmiyorum"

Melanie masasında ki kağıtları dizerek tekrar yazmaya başladı.

"Belki de ona mesaj atmalısın"

Eirlys ciddi bir şekilde söylediğinde Melanie şaşkın gözlerle arkadaşına baktı.

"Bunu yapacak bir cesaretim yok Eirlys"

Eirlys oturduğu yerden kalkıp Melanie'nin yanına kadar gelip gülümsemeye çalışarak baktı.

"Hadi ama Mel... Sadece bir mesaj en kötü ne olabilir ki?"

Melanie uzun bir şekilde düşündü evet en kötü ne olabilirdi ki?

ℓєττєя ❆ ᵇᵘᶜᵏʸ ᵇᵃʳⁿᵉˢ ➶ τєϰτιиg Where stories live. Discover now