sekiz

3.2K 335 64
                                    

Ashton aramıza katıldığında ceset kısmına kadar olup biten mahsur kalma macerasının hepsini dinledi sonra kapıyı kapattığı için kendine küfretti.Şimdi ise elimiz kolumuz bağlı birinin bizi gelip öldürmesini bekliyorduk.Bence saklanma fikri hala cazipti ama Calum buna itiraz etti.

"Hayır saklanmak dışında daha iyi bir şey yapabilirz."

Sinirle "Ne yapalım Calum ? İstersen tekrar korku hikayeleri anlatabilirz ."dedim.

Ashton ise bize güldükten sonra daha önce orada olmasını hiç sorgulamadığım bir kapının önüne geçti.Yüzünü bizim olduğumuz tarafa çevirip "Burada ne var?" diye sordu.Calum"Bilmiyorum." diyerek omuz silkti.

Ashton'nın kaşları çatıldı "Ne yani altı saattir buradasınız ve hiç bakmadınız mı?"dedi.

Altı saat.

Altı normalde benim için çok büyük değerler ifade etmezdi ama "Altı saat" kulağa sonsuzluk gibi geliyordu.

Calum'la dalga geçme fırsatlarını tepmezdim "Bilmem korku hikayelerinden zamanımız olmadı."dedim.

Ashton kıkırdayarak "Hala korku hikayeleri dışında daha eğlenceli şeyler yaptığınızı düşünüyorum."dedi.Yüzüme hücum eden sıcaklığı yok sayarak Ashton'a iğrenç iması yüzünden ters ters baktım ama bu onu daha çok güldürdü. En sonunda Calum Ashton'nın ensesine vurduğunda rezillik son buldu.

Ashton'nın bahsettiği kapının kilitli olduğunu anlayınca ortalığı karıştırırken gözüme takılan anahtarı hatırladım.Anahtarı bulmak için gittiğimde ikiside ne yapacağımı izliyordu , anahtarı alıp kapıyı açınca uzun süredir ilk kez bir şeyleri başarmak beni mutlu etti.

Kapının ardındaki şey bodruma inen tozlu merdivelerdi.Tavana asılı çıplak bir ampülle aydınlanan bu loş ortam biraz ürperticiydi.Kimse inmek için bir hamle yapmadı.

Kesinlikle kahramanlık yapmama gerek yoktu bu yüzden benimle aynı kaderi paylaşan iki gence bakıp "Kim inecek?"diye sordum.Onlarında aşşağı inmeye niyeti yok gibiydi.

Calum şüpheli bakışlarıyla daha da şüpheli olan merdiveni taradı ve "Ashton gider."dedi.

"Neden ben?"

"Çünkü en son sen geldin."

Ashton "Ama ilk gelen de sendin."diyerek itiraz etti , daha fazla onların tartışmasına katlanmaktansa aşşağı inmeyi tercih edeceğimden "Tamam ben giderim."dedim.

Dört basamağı indiğimde biraz yukarıda kalan Calum ve Ashton'a baktım ikiside merakla beni izliyordu bu manzara karşısında gözlerimi devirdim.Bir kaç basamaktan sonra bodrumdaydım içerisi boya-alçı türü bir şey kokuyordu ve karşıma fare çıkarsa bunun hesabını onlara ödetirdim.

Düzensizce etrafa konmuş kolilere temas etmeden dağınık ve tozlu bir masanın önüne geldim.Yırtılmış zarflar ve gazetelerden kesilmiş benzer başlılardaki cinayet haberleri heryerdeydi.

Vücudumdaki tüm kanın çekildiğini hissettim.

"Hey çocuklar sanırım buraya gelmelisiniz."

-----------------------------------------------

Önceki bölümde yapılan yorumlar için teşekkür ederim çok yardımcı oldunuz.

Aynı kelimeler fazla tekrarlanmış olabilir üzgünüm.

rainy mood ● hoodWhere stories live. Discover now