Bölüm 40 - Umursamamak...

3.6K 359 46
                                    


Sana rastladığım gün susuzdum, 
Yalnızdım bir çırpıda içtim gözlerini.

     Cemal Süreya









Gülistan hanım ve Leyla, Dilşa'nın Derik ilçesinde bulunan evine gittiklerinde büyük bir kalabalık karşılamıştı onları. Leyla, yıllar geçmesine rağmen bir türlü ona dönen kimisinde sevgi, kimisinde haset olan bakışlara alışamadan Gülistan hanımın arkasından gitmişti.

Salona girdiklerinde gördüğü tanıdık bir kaç sima ve Berva'nın gülen çehresi ile kocaman gülümseyerek koltuklara oturmuşlardı. Okunan duadan sonra herkes tek tek bebeğe ve anneye güzel dilekleri ile beraberlerinde getirdikleri takılarını takarak gitmeye başlamışlardı.

Gülistan hanım, gereksiz düşündüğü kadınların çıkmasından sonra çantasından çıkardığı altını alarak yüzünde tebessüm ile bebeğin yastığına takmıştı.

" Ne zahmet ettin Gülistan teyze? " demişti Dilşa mahçupça gülümseyerek.

" Ne zahmeti kızım? Allah ikinize de uzun ömürler versin. "

" Allah analı babalı büyütsün. " demişti Gülistan hanımın ardından altınını takarken Leyla.

" Allah en kısa zamanda sana da nasip etsin inşallah Leyla. " demişti Dilşa elini Leyla'nın elinin üstüne koyarak. Aylardır yaşadığı vicdan azabı fazlasıyla canını yakıyordu.

" İnşallah. " diyerek mırıldanmıştı Dilşa'ya gülümseyerek.

" Ee Leyla sen düşünmüyor musun bir bebek? " demişti Dilşa'nın kayınvalidesi Seyran, gülümseyerek bakarak Leyla'ya.

" Anne! " diyerek kayınvalidesine bakmıştı Dilşa.

" Yabancı yok Dilşa biz bizeyiz. " diyerek araya girmişti Gülistan hanım.

" Seyran teyze kötü bir şey sormadı abla. Sonuçta kaç yıl oldu, herkes Leyla'dan haber bekliyor. Müjdeli haberi bir türlü veremedi. " demişti Şilan tek kaşını kaldırarak bakmıştı Leyla'ya.

" Bu vermeyeceği anlamına gelmiyor Şilan. " diyerek Şilan'a bakmıştı Dilşa. Ardından yüzünde tebessüm ile Leyla'ya dönmüş; " Ben inanıyorum ki, en kısa zamanda kendi gibi yüzü ve kalbi güzel bir bebeği olacaktır. Allah ne zaman kısmet ederse o zaman olur. " demişti.

Şilan, Dilşa'dan duyduğu sözlerle kaşlarını çatarak ablasına bakmıştı. Onca zamana rağmen ablasının ona karşı bitmeyen tavırlı hâlleri ve her fırsatta Leyla için iyi dilekleri onu fazlasıyla rahatsız etmişti. Üstelik her seferinde bunu onun yanında yapması içindeki öfkenin her daim hâr kalmasına neden oluyordu.

" Biz o haberi hep bekliyor olacağız galiba, zira o bebek hiç gelmeyebilir. Çünkü rahmi içinde bir bebeği tutamayacak kadar kötü durumda! Allah bir şeyi istemezse asla olmaz! " demişti Gülistan hanım sesinde fazlasıyla belli olan sinirle.

Leyla, duydukları ile boğazında oluşan yumru nefes alamazken Gülistan hanımın sözleri ile aldığı nefes hançer olup kalbine inmişti. Boğazında oluşan yumru yutkunması gibi nefes almasını zorlarken ağlamamak için büyük bir savaşa girmişti âdeta.

Berva, Leyla'nın bakışlarında gördükleri ile içini saran acıyla beraber annesine olan öfkeyle, güç vermek isteyek elini Leyla'nın elinin üstüne koyarak gülümsemişti. Eli yanlışlıkla Leyla'nın diğer elinde sıkıca tuttuğu çay dolu bardağa çarpmış, çay olduğu Leyla'nın üstüne dökülmüştü.

" İyi misin canım? "

" İyiyim abla bir şey yok. "

" Gel hemen üstünü temizleyelim. " diyerek Leyla'nın itiraz etmesini beklemeden elini tutarak hızla salondan çıkmışlardı.

Aşk Sürgünü...( Sürgün Serisi 1 )✔Where stories live. Discover now