dos

44 2 0
                                    

Sodam elini belindeki yaradan kaldırıp kana baktı. Yüzünü acıyla buruşturup elini tekrar yaraya kapatıp koşmaya devam etti. Arkadasındakinin kendine yetişemeyeceğini biliyordu ancak onu yaralayamaması da gerekiyordu. Daxam'ın güneşi tekrar sarıya döndüğünden beri kurşun geçirmez olmalıydı. 

"Sanırım o kadar da kurşun geçirmez değilmişsin ha?" diyerek Sodam kendi kendine söylenerek karşı binaya sıçradı. Kendini zorlayarak tekrar diğer binaya zıplamayı düşündü ancak yarasındaki kurşun hala içinde bir yerlerde canını acıtıyordu ve gücü gittikçe azalıyordu. 

Sodam arkasından gelen sesleri duyduğunda içinden küfrederek ilerideki yangın merdivenine yöneldi. Ara sokağa indiğinde karşısına çıkan yaratıklarla duraksadı. Onları kendi gözleriyle hiç görmemiş olsa da Arisia daha önce bahsetmişti. Az daha birliği yok edeceklerdi. 

Isı bakışıyla bir tanesini parçaladı ancak iki tane olarak tekrar ayağa kalktılar. Sodam yutkunup kanlı eline baktı. Bu halde dövüşemezdi. 

"Sonunda durmana sevindim. Bir Daxamlının hızına yetişmek oldukça zorlu oluyordu."

Sodam arkasını döndüğünde elindeki silahı ona doğrultmuş şekilde avcısını gördü. "Bunu neden yapıyorsun? Ben hiçbir şey yapmadım. Yıllardır Green Lantern değilim-"

"Ama öyleydin." diyerek avcı silahını ateşledi. Sodam ışını önlemek için elini uzattı ancak silahtan çıkan lazer ışını değildi. Kurşun Sodam'ın elini parçalayıp göğsüne saplandı. 

Sodam acıyla bağırıp yere yıkılınca  yakınlaşıp silahı alnına dayadı. "Son bir sözün var mı?"

"Bu-" Sodam ağzına gelen kanı tükürdü. "Bunu neden yapıyorsun?"

"Çünkü yapabiliyorum." dedi ve silahı ateşledi.

-

Kyle Sodam'ın cansız bedeninin yanına diz çöktü. Elini uzatıp yerdeki kana baktı. Henüz tamamen kurumamıştı. Kyle etrafına bakındı. "Eğer birkaç dakika erken gelsem onu kurtarabilirdim. Özür dilerim, Sodam."

Kyle uzanıp Sodam'ın boşluğa bakan gözlerini kapattı. "Yüzük yaralarını tara, onu ne tür bir silahla öldürmüş."

[Kurşun. Dünya yapımı.]

Kyle başını kaldırıp sarı güneşe baktı. "Seni kim avlıyorsa kim olduğunu, nasıl öldüreceğini biliyormuş. Kahretsin! Yüzük kurşunlardan birini araştırma için içinden çıkarabilir misin?"

Yüzükten çıkan lila ışık Sodam'ın göğsüne girip kurşunu çıkarttı. Kyle kurşunu eline alırken kendi yarattığı yapıya baktı. Lila. Merhamet.

YILLAR ÖNCE - IŞIK SAVAŞI

Kyle zorlukla kendine geldi. Kulakları uğulduyor ve tüm bedeni ağrıyordu. Bacağındaki acıya bakmak için döndüğünde üzerine devrilmiş olan kolonu gördü. "Kahretsin."

Kolonu kaldıracak bir yapı yapmaya çalıştı ancak bir türlü odaklanamıyordu. Birden bir çift el kolonu tuttu ve kağıt parçasıymışçasına kenara fırlattı. "İşte, yardım edeyim."

"Sodam?"

Sodam gülümsedi. "Meşale taşıyıcıları birbirlerine yardım etmelidir, değil mi?"

GÜNÜMÜZ

Kyle elindeki kurşunu döndürüp gökyüzündeki yarasa sembolüne baktı. 

"Ne istiyorsun?"

Kyle arkasını döndü. "Gotham'ın artık Batman'i istemediğini sanıyordum."

"Gotham'ın her zaman Batman'e ihtiyacı vardır. İstese de istemese de."

Kyle başını salladı. "Uzun zaman oldu Jason."

"Ne istiyorsun Rayner?"

Kyle elindeki kurşunu uzattı. "Bunu kimin yaptığını bulmanı istiyorum."

"Emrin olur."

"Lütfen Jason. Birileri eski Green Lanternları avlıyor."

Jason uzaktan gelen siren seslerine baktı. "Burada öylece dikilmem güvenli değil. Diğerleri... Şehrin diğerlerine yaptıklarından sonra Yarasa Mağarasında olmam daha güvenli. Araştırmam bitince sana haber veririm."

"Teşekkürler. Kendine dikkat et."

Jason omzunun üzerinden baktı. "Sen gelmiyor musun?" 

"O sürede benim bir iki eski dostu görmem gerek."

-

Hal arkasında beliren yansımayı görmesiyle elindeki ingiliz anahtarını indirdi. "Burada ne arıyorsun?"

"Seni de görmek güzel Hal."

"Ne istiyorsun?"

Kyle'ın gülümsemesi silindi. "Bana hala kızgınsın."

Hal güldü. "Kızgın mıyım? Neden kızgın olayım ki? Birliğe ihanet edip tüm gücü kendine aldığın için mi? Tüm birliği yok ettiğin için mi? Bencilin teki olduğun için mi?"

"Böyle olmadığını sende biliyorsun! Savaş... Savaşın sonu gelmiyordu. Birlik... John yanılıyordu. Savaşı durdurmanın tek yolu buydu."

"Bunu kendine söylemeye devam et." Hal ona sırtını dönüp uçağı tamir etmeye geri döndü.

Kyle yuktundu. "Ne zamandır uçak onarıyorsun? Carol ile Ferris'te çalıştığını duymuştum."

"Hala çalışıyorum. Uçak tamir ediyorum."

"Pilot olarak kastetmiştim."

Hal elindeki ingiliz anahtarını Kyle'a fırlattı. "NEDEN DEFOLUP GİTMİYORSUN?"

Alet yüzüğün korumasından sekip yere düştü. Kyle bir alete bir de Hal'e baktı. "SENİN SORUNUN NE? Eğer yüzüğüm olmasaydı o kafamı parçalayabilirdi?!"

"Sorunum sensin! Her şey senin yüzünden oldu! Eğer senin bencilliğin olmasaydı hala Birlik olacaktı. Hala uçabiliyor olacaktım."

"Hal ben... Ben özür dilerim. Böyle olmasını asla istemedim."

Hal gülerek yere oturdu. "Hayır, sen hep bunu istedin."

"Ne?"

"Sinestro'nun seni Parallax yaptığı zamanı hatırlıyor musun? Tekrar tek olmak istemiştin Kyle, özel olmak. Şimdi istediğine sahipsin."

"Hal o ben değildim-"

"Hayır o sendin. Parallax içindekileri dışa vurur, yeni şeyler yaratmaz. O sözleri söyleyen sendin, Parallax değil. Tıpkı tüm birlikleri yok eden kişinin Parallax değil, sen olması gibi."

"Hal..."

"Şimdi defol evimden Kyle. Bir daha yüzünü bile görmek istemiyorum." 

old man raynerWhere stories live. Discover now