Quiddich

4.4K 264 71
                                    

Koşarak Gryffindor Ortak Salonu'na geldim. Harry, Ron ve Hermione şöminenin başında oturuyorlardı. Ginny'de arkadaki sandalyede kitap okuyordu.

"Quiddich maçı için sabırsızlanıyorum! Ah, merhaba Jas." dedi Ron beni ilk fark eden kişi olarak.

"Merhaba, birazdan geliyorum." deyip hemen yatakhaneye çıktım. Pijamalarıma baktım. Çoğu kırmızı! Eğer kırmızı pijama giyersem benimle dalga geçerler. Vee evvet! Gri olanı buldum! Hemen giydim ve bir kaç eşyamı alıp aşağı indim.

"Yarın sabah görüşürüz." diyerek kaçmaya çalıştım ama Harry hemen önüme geçti.
"Nereye gidiyorsun?" dedi kuşkuyla.
"Bana kızma tamam mı? Slytherin Ortak Salon'una gidiyorum. Çünkü oradaki bir kaç arkadaşımla en azından biraz olsun konuşmak istiyorum." dedim kendimi açıklayarak.

"Hayır Jasie-" derken Harry, Hermione onu durdurdu.
"Hayır Harry. O haklı. Tek bir binası var gibi davranırsa buradaki hayatını zorlaştırır. Jasie, Slytherin'e de ait." dedi mantıklı bir açıklamayla. Harry biraz düşündü.

"Pekâlâ. Malfoy'un seninle uğraşmasına izin verme yeter." dedi endişeyle.
"Tamam! Teşekkür ederim Harry." dedim ve sarıldım ona.

Ardından zindanlara indim ve hemen Slytherin Ortak Salon'una girdim. Malfoy, Crabbe, Goyle ve Parkinson yeşil şöminenin önünde oturuyorlardı. Robert Silver, Iris Black ve Thedore Nott bir kat yukarıda olan kitaplığın önündeki masalara oturuyorlardı ve Sophia Greengrass-

"Senin burada ne işin var? Senin Gryffindor kulesinde oyuncak aslanlarınla oynaman gerekmiyor mu?" işte Sophia Greengrass. Bana attığı lafla Ortak Salon'daki dikkat bizim üstümüze çekildi. Draco Malfoy'un da beni izlediğine eminim.

"Seni ilgilendirmeyen şeylere neden burnunu sokarsın ki?" dedim ve yanından uzaklaştım. Malfoy'a küçük bir bakış attım. Bir saniyelik göz göze gelmemizin ardından, herkes uyuyunca yanıma geleceğini anladım. Sanırım Zihnefendet yaptım tekrar.

Herkesin yatmasını beklerken yukarı çıktım. Theo'nun yanındaki sandalyeyi çektim ama oturmadım.

"Oturabilir miyim?" diye sordum ondan önce.
"Evet tabi." dedi Iris Black.
"Neden buraya geldin?" dedi Robert Silver.
"Burada vakit geçirmek için Silver." dedim ona gülümseyerek. Theo'nun sessizce beni izlediğini fark ettim ama ben ona dönmedim. Ama sonra bu sabah yaptıkları geldi aklıma.

"Burada vakit geçirmek iyi bir fikir, değil mi Theo? Üzgünüm, unutmuşum yalan söylediğini. Değil mi Nott?" dedim ona bakmadan.

"Açıklamama izin ver." dedi o da sadece bana.
"Açıklamana izin veriyorum." dedim ben de.

"İlk önce, yalan söylemedim sessiz kaldım. İkincisi eğer ağzımı açıp bir şey söyleseydim bana da düşman kesileceklerdi. Yanlış anlama bunu bencilliğimden yapmadım Jasie." dedi üzgün bir sesle.

"Evet gerçekten bencilliği için yapmadı Potter. Şimdi olmasa bile ileride işe yarayabilirler." dedi Silver.
"O haklı Jasie." dedi Iris.

"Çok fazla düşünüyosunuz arkadaşlar. Ne işe yarayabilir ki?" dedim sandalyeme yaslanarak.
"Sen orasını bana bırak Jasie. Seni gerçekten sevdim. Sana ihanet etmem." dedi Theo. Ona bakıp gülümsedim. Anlık göz göze gelmemizden bir an onun düşüncelerini okudum.

Ve o doğruyu söylüyordu.

"Hey! Kes şunu Jas." dedi gözlerini kaçırarak.
"Özür dilerim! Kontrol edemiyorum hâlâ." dedim mahçupça.

Etrafıma baktığımda çok az kişi kalmıştı Ortak Salon'da. En iyisi herkes gidene kadar kalacağım yeri tanımak.

"Iris, acaba bana kalacağımız yeri gösterir misin?" dedim nazik bir sesle.
"Ne o? Yatıyor musun?" dedi Theo.
"Evet geç oldu." dedim ben de.

POTTER KIZ KARDEŞOnde as histórias ganham vida. Descobre agora