"Hayır yapmadım." dedi Tarık Bey. Lavin ise gülümsemeye devam etti ve "O zaman birlikte yapalım!?" dedi. "Biz de henüz yapmadık. Çok güzel şey yapıyorum ben... Yumurta haşlıyorum! Kaçırmak istemezsiniz!"

Tarık Sezgin eve geldiği andan itibaren ilk kez gülümsedi ve "Olur." dedi samimiyetle. Ardından Lavin ile birlikte mutfağa ilerlediler. Sarp masada oturmuştu ve Lavin'in yaptığı çayı içerken; mutfakta bulunan televizyonu izliyordu. Onların geldiğini görünce ikisine kısa bir bakış attı ve ardından yeniden televizyondaki spor programına odaklandı. Amcası ise Sarp'ın karşısına oturdu ve sessizliğini korudu. Lavin ortamın tüm gerginliğini vücudunda hissetse de normal görünerek buzdolabından kahvaltı için malzemeler çıkarmaya başladı ve onları yumuşatabilmek adına "Nida nerede?" diye sordu."O niye gelmedi?"

"Cenker'in yanına gitti." diye cevap verdi Tarık Bey. Sarp ona kısaca baktı ve yerinden kalkarak Lavin'in yanına ilerledi. "Yardıma ihtiyacın var mı?"

Lavin başını iki yana sallarken haşlama makinesine yumurtaları koydu. "Sen otur amcanla sohbet et." dedi Sarp'a yüzünü dönerek tezgaha dayandıktan sonra. "Ben hallederim, ayakta durma; hadi, otur lütfen." Sarp isteksizce masaya geri döndü ve masadaki sigara paketini eline alarak içinden aldığı sigarayı dudaklarına doğru götürdü. Lavin onun bu hareketi ile panikleyerek "Sarp!" dedi. Sarp dudaklarının arasına aldığı sigarayı yakmak üzereyken duraksayarak kendisine seslenen Lavin'e bakışlarını çevirdi ve sorgulayıcı bir tavır takındı.

"İçmesen?" dedi Lavin tedirgince. "Yani hastayken. Bugünlük en azından? Hem kahvaltı da yapmadın daha ya hani, miden bulanmasın. Bir de şimdi burası kötü kokacak; ben rahatsız oluyorum. İçmesen olur mu?"

Sarp elinde çakmağı tutmaya devam ederken onu dikkatlice dinledi. Lavin'in konuşması bitince de sigarayı dudaklarından indirerek "Tamam." dedi. "Sonra dışarıda içerim o zaman."

Amcası bu cevapla Sarp'a büyük bir şaşkınlık ile baktı. Sarp ise sakince sigarayı pakete geri koyarak çayını icmeye devam etti. Lavin yaptığı işe geri dönerken onlara sürekli sorular sorarak ve kendiyle ilgili bir şeyler anlatarak onların düzelmeleri için uğraşıtı. Kahvaltıyı hazırladıktan sonra ise kendi de masaya oturdu.

Kahvaltıya devam ederlerken, Lavin çocukluk anılarını anlatmaya başladığında; Tarık Bey onu merak ve şaşkınlık ile dinleyerek anlattıklarına neşeyle gülmeye başladı. Sarp ise; onların bu halini izlerken farkında olmadan Lavin'e hayranlıkla odaklandı. Amcasının yeni tanıştığı biriyle böyle iyi anlaşması alışık olduğu bir şey değildi çünkü. Bugüne kadar Cenker haricindeki hiçbir yabancı ile böyle uzun sohbet etmemişti. Lavin onu bu kadar uzun süre güldürmeyi başaran belki de ilk insandı.

Lavin bir ara Sarp'a döndüğünde onun kendisine bakışlarını görerek bir an duraksadı ve "Nasıl oldun?" diye sordu. "Bir fincan daha ister misin?"

Sarp derin bir nefes alarak kendini toparladı ve "Hayır." dedi. "Daha iyiyim." Sonra bakışları amcasına kaydı. Kendisine ona bir şeyler söylemesini isteyen bakışlar atmasına dayanamayarak ciddi bir tavırla "Bu hafta çiftliğe gitmiyor musun?" diye sordu. "Bugün cumartesi." Yeğeninin kendisi ile konuşması ile biraz olsun rahatlayan Tarık Bey "Buradan çıkınca gideceğim." dedi. Sarp başını sallamakla yetinirken Lavin merakla "Çiftlik mi?" dedi. "Çiftliğiniz mi var? Nerede?"

"Silivri'de."

Lavin dudaklarını birbirine bastırırken derin bir nefes aldı ve "Ne güzel!" dedi özenerek. "Benim de dedemin bir çiftliği vardı ama o ölünce sattılar. Ben çok severim doğayla içiçe evleri."

Tarık Bey ona düşünceli bir şekilde baktıktan sonra "Isterseniz..." dedi. "Siz de gelin bugün benimle? Ben bu gece kalacağım ama siz işiniz varsa akşam dönersiniz."

TutsakWhere stories live. Discover now