-Giderken hiçbir iş yapmıyordu. Boş duranı Allah sevmez. Allah'ın sevmediğine ben niye selam vereyim? Dönünce ise bir çöple olsa bile yeri karıştırıyordu. Yani bir şeyler yapıyordu. Onun için selam verdim.

Hani başta dedim ya okurken sen aklıma geldin diye. Umut buraya yazarken bile utanıyorum ama ben seni seviyorum. Çok seviyorum... Yanlış anlama, sevdiğimden utanmıyorum. Dile getirmekten utanıyorum. Buraya yazarken bile bu kadar zorlanıyorsam gerçekte sana nasıl söylerim bilmiyorum. O zaman da senin anlaman gerekecek ama sen odunun teki olduğun için anlamazsın!

Özür dilerim, biraz kabalaştığımın farkındayım ama o arkadaşlık mevzusunu açtığından beridir sana çok kızgınım. Ben burada sana içten içe özel bir muhabbet beslerken sen kalkmış bana en iyi arkadaşım diyorsun! Bu hak mı Umut? Niye canımı yakıyorsun benim? Benim canım tatlıdır, biliyorsun. Sana karşı bir şeyler hissetmeye başladığımdan beri daha bir tatlı, daha bir incinmeye müsait oldu canım. O yüzden kalbimi parçalama daha fazla lütfen. Sen bana her arkadaşım dediğinde neler hissettiğimi biliyor musun? Kendimi dışlanmış, asla sevilmeye layık olmayan biri gibi hissediyorum. Senin yüzünden!

Şu an sana neden bu mektubu yazdığımı bilmiyorum!? Ya da yazarken neden ağladığımı!? Sen de sorma...

Sadece beni sev...

Ve o Ece denen insan müsveddesinden uzak dur! O sana her yaklaştığında kalkıp bedenini parçalamamak için kendimi zor tutuyorum. Sırf bunu yapmamak için kaç kere o ortamı terk ettiğimi biliyor musun? Beni katil etme adam! Evimin direği, çocuklarımın babası ol. O kadar!

Olursun değil mi Umut? Gerçi sen beni istemezsin. Beni sevmiyorsun bile. Bunu yazmak niye bu kadar acıtıyor? Bak gözümden bir damla daha düştü kağıda, yazdığım satırlara... Ve yazılar bulanıklaştı.

Belki şu an açılamayacağım sana ama bekleyeceğim. Sabırla beni seveceğin günü bekleyeceğim. Bol bol dua edeceğim.

Rabb'im gönlüme koyduysa seni,
Vardır bir bildiği...

Bak, sana karşı ne kadar çok şey biriktirmişim içimde. Ne kadar bu mektubu okumayacağını bilsem de döktüm içimi. Ama rahatladım biliyor musun? Her şeyi buraya döktüm ya rahatladım. Şimdi hayata kaldığım yerden devam edebilirim.

Ama Umut... Senden bir şey isteyebilir miyim? Bana arkadaşım demeyi kes artık lütfen. Bu canımı çok yakıyor. Bir gün gelir, bana kardeşim demenden o kadar korkuyorum ki! Sadece karım diyemez misin? Adımı söylemene de razıyım. Yeter ki kankanmışım gibi davranma bana. Rica ediyorum...

Seni seviyorum. Seni Allah sevdirdi kalbime. Seni O'nun için çok seviyorum. Benim en saf duygum bu oldu. Bu saf sevgiyi ebediyete dökmeye benimle var ol, sen her zaman var ol gönlümün adamı...

Sevgiyle sevdiren en büyük Zat (Allah)'ın emanetinde olasın. Allah'a ısmarladık..."

Kağıdı katlayıp renkli zarflarımdan birine koyup mektuplarımı sakladığım sarı kutuma koydum. Kutuyu da kitaplığımın en üst katına kaldırdım.

Tekrar masama oturduğumda dayanamayıp başımı kollarıma koydum ve ağlamaya başladım. Şimdi anlıyordum roman okurkenki o karakterlerin duygularını. Meğer ne kadar ön yargılıymışım, hiç benim başıma geleceğini düşünememişim. Mesela bir kızın sevdiği adam için sürekli üzülmesine ve ağlamasına pek anlam vermezdim. Hatta saçma bulurdum ama şimdi ben de aynı durumdayım ve artık neyin, neden olduğunu anlayabiliyordum. Demek ki yaşamak, bu duyguyu tatmak gerekiyormuş. Yoksa şu an içim çıkana kadar ağlamazdım. Kötü olan ise ağlamayı durduramamaktı. İnsanın depresyona giresi geliyordu.

ADI MUCİZE OLSUNWhere stories live. Discover now