♣ 1. BÖLÜM

32 0 1
                                    

Liseden nefret ediyorum. Gerçekten. Kim 3 aylık tatil sonrası okula dönmek isterdi ki? Özellikle bu tatil Fransa'da geçtiyse ... Elveda bir daha göremeyeceğim butikler, elveda aksanlarına aşık olduğum centilmen fransız gençler, ve en önemlisi elveda tatil. Oflayarak kalktığım yatağımdan yeni aldığım çerçevedeki resime baktım.

"Merak etme anne, kızın bu sene daha başarılı olacak."

Aynaya baktığımda yüzümde hüzünlü bir gülümsemenin olduğunu gördüm. Başımı hızlıca çevirip dolabımdan yeni aldıgım kıyafetleri çıkardım. Hangisini giymeliyim acaba ? En iyisi ilk günden okul yası tuttuğumu belli etmekti. Siyah bir şort, "hate school" yazan bir tışörtü seçerken sırıttım.

"Evet bu en uygunu."

Saçlarımı düzleştirip, ince bir eyeliner çektikten sonra kendi kendime ufak bir motive dansı yaptım.

"Her şey iyi olacak,

Hocalar uyuzluk yapmayacak ,

Erkekler kapılıcak ,

Göt baş sallanacak"

Bu şarkıyı her okula başladığımda ve okul dönemleri pazartesi sabahı söylerim. Sormayın hiç en yakın arkadaşım Beste ile yazdık. Aile masasını daha fazla bekletmemek adına altıma nikelarımı geçirip hızlıca aşağıya geçtim. Üvey annem bana her zamanki sıcak gülümsemelerinden birini gönderdi. Üvey anne dediğime bakmayın çok iyi birisidir. Sevdiğim sayılı insanlardan. Biraz genç ve beni kıskandıracak kadar güzel ama ne yapalım?

"Günaydın minik kuş."

"Günaydın Ayça."

Babama selam vermeden masaya oturup omletimi yemeye başladım. Aramız hep böyleydi. Hiç anlaşamazdık. Zaten o yüzden de uzun bir zaman önce hiç konuşmama kararı aldık. Aslında bu karara kendisi vardı, eskiden anneme benzediğimi söyler dururdu. Belli ki bana daha fazla tahammül edememişti. Yukarıdan paldır küldür inen erkek kardeşime sırıttım.

"Okula gitmeye bu kadar hevesli olduğunu bilmiyordum Batu."

Masaya oturduğunda bana dönüp gözlerini devirdi.

"Ya ne demezsin, o kadar mutluyum ki."

Bu sene liseye yeni geçmişti, doğal olarak benimle aynı liseye gidiyordu. Ben de 11. Sınıftım. O yüzden patronluk taslayıp durduğuma sinir oluyordu. Bir süre sonra babam sonunda gazetesinden ayrılıp bize döndü.

"İsterseniz çıkalım."

Ben babamla konuşmadığımdan Batu soran gözlerle bana döndü. Başımı salladım.

"Çıkalım baba."

Arabadayken sessizdik babam şoförle beraber önde put gibi oturuyordu. Batu ise gerginlikten elleriyle oynuyordu. Ellerimi ellerinin üzerine koydum.

"Hey, sakin ol. Orada seni yemeyecekler."

"Demesi kolay sen havalısın."

"Bunun havayla alakası yok. Tavrını ve sertliğini belirlemelisin ama herkesle olabildiğince arkadaş olmaya çalış. Utanma."

Bana gergin bir şekilde bakmaya devam etti. Güldüm ve ona doğru uzanıp saçlarını karıştırdım.

"Hem senden yakışıklısını mı bulacak kızlar?"

O da güldü ve saçlarını düzeltti.

Bir süre daha yolda Batu'yu sakinleştirirken okulun önünde durduk. Her ne kadar okul kavraminı sevmesem de bu lisede gerçekten de insanı büyüleyen bir şeyler vardı. Bir kere İstanbul'un en sosyal kolejlerinden biriydi bu bile okula bir hava katıyordu. Ama asıl nedeni ormanlık bir alanda olmasıydı ve bu insana huzur veriyordu.

Has llegado al final de las partes publicadas.

⏰ Última actualización: Nov 08, 2014 ⏰

¡Añade esta historia a tu biblioteca para recibir notificaciones sobre nuevas partes!

GÜVEN BANA ♣Donde viven las historias. Descúbrelo ahora