"Yiğit benle bir şeyler yapmayı sevdiği için geçenlerde beraber mutfakta kurabiye yaptık daha doğrusu birazını ben geri kalanını yapması için ona bıraktım.sonra diğer aile fertlerimiz de bize katıldı ve o esnada kurabiye istediğim gibi yapıp bitti diye birden konuştu.Yani o gün hem ortam kalabalık hemde çok mutluydu.Yani artık sinirli değil mutluyken de konuşuyor bence."Dediğinde doktor defterine bir şeyler karalarken Aygen o güzel günü paylaşmanın mutluluğunu yaşıyordu.Ailecek sevinmişler tüm gün Yiğitle vakit geçirmişledi.Tek bir kelam duymak onları da çok mutlu etmişti. 

"O zaman ufak gelişmeler evde de var.Bu detayın sizin dışınızda olması çok önemli."Doktor son bir kaç not daha alıp ikiliye dönerek tekrar konuşmaya başladı.

"Peki sıra bizde.Şimdi sizi bekleme salonuna alalım ve Yiğitle ilgili bir kaç gözlemde ben bulunayım."İkili istenilen gibi dışarı çıkarken Yiğit'te gözetmenle birlikte içeri girdi bunu yaparken Aygen ona el sallamayı ihmal etmedi.Şu an ki ruh haline diyecek yoktu.Derin ve rahat bir nefes alıp koltuğa yaslandı.

"Ne zaman oldu bu?"

"Ne ne zaman oldu?"

"Yiğit ne zaman konuştu?"

"Bir haftadan fazla olması gerek neden soruyorsun."

"Çok güzel oğlum ikinci kez konuştu ve ben onu duyamadım."

"Biraz daha vakit ayırman gerekiyor.Birde sana güvenmesini sağlamalısın."

"Evet bunu önce oğlumun güvenini sağlayıp daha sonra onu yarı yolda bırakıp gidecek kadın söylüyor."

"Ben en azından senin gibi adolf hitler baskısı uygulamadım çocuğa.Yat Yiğit,ağlama Yiğit korkma Yiğit.Üstelik ben onu değil seni bırakacağım duymak istediğin buysa evet o evde kurtulmak istediğim tek kişi sensin oğlun veya diğerleri değil."  

"O evden çıktığında sana oğlumu göstereceğimi de nereden çıkardın."

"Çıkarmadım eminim çünkü buna sen engel olamayacaksın."

"Nereden geliyor bu öz güven?"

"Sevgimden...Ben koşulsuz seven ve asla menfaat gütmeyen biriyim Yusuf Yılmazlar ve emin ol bir gün sende bunu anlayıp oğlunu bana kendi ellerinle getireceksin."

"Evet Aygen Papatya ve kendinden emin tavırları."

"Bunun papatya olmamla alakası yok çünkü sandığın kişi değilim ve beni koşulsuz seven tek çocuk Yiğit değil."

"Ne çocuğu neden bahsediyorsun sen hiç bir şey anlamadım."

"ODTÜ mezunu beyimizin bir kaç konuşmayla beyni yandı.Boş ver seni ilgilendirmeyen ince detaylardan bir tanesi sadece..." Deyip masanın üzerinde duran bir kaç dergiye bakıp zaman öldürmeye çalıştı.İçerinde magazin ve çok ünlü kadın dergileri de vardı.Hiç biri Aygen'e göre değildi.Özellikle magazin kısmı.Birden aklına arkadaşı gelmişti.Dün öyle kaçar gibi davetten ayrılması üzerine konuşmamışlar neden böyle davrandığı hakkında bir kaç fikir üretmekten öteye gidememişti.Şirkete gittiğinde daha detaylı konuşmayı düşünse de bu gün olan doktor randevusu bu fikrine boykot koymuştu.Yarına saklayacaktı artık.Telefonla tüm detayları öğrenirdi ama yüz yüze konuşup ne hissettiğini anlamak için mimiklerini okuması gerekiyordu.Tek bir kahve ve sessiz bir ortam onlara yeterdi.  

*******************************************

Yiğit'in doktor görüşmesi ve onun için yapılması gerekenleri Aygen beynine iyice kazımıştı.Sosyalleşmesi ve daha çok kendini gösterebilecek ektivitelerde bulunması gerektiğini söylemişti.Öğretmeni bu konuda yardımcı olacağını anne,babası olarak öğretmen destek çıkıp Yiğit'i yüreklendirmeleri konusunda da çeşitli konuşmalar yapmıştı.Aygen kendine düşen payı seve seve yapacaktı.Onun tek arzusu Yiğit'in normal çocuklar gibi olmasıydı.Yiğit'e bakan yüzü arabadan dışarı kaydığında nerede olduklarını anlamaya çalıştı.Kocası arabayı sahil kenarında küçük bir kafeyi andıran mekanın önünde durdurmuştu. 

Hüzün Kokulu PapatyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin