8.Bölüm ♛ Önemli Misafirler

Começar do início
                                    

"Aslında aklımdan çıktığını bir şekilde dile getirebilirim," dedim kaşlarımı çatarak.

Bu sırada salondaki hâlâ telaş devam ediyordu fakat hafiflemişti. Uşaklar şömineleri hararetle körüklüyor ve hizmetçiler bellerine bağladıkları önlüklerle fırından yeni çıkmış ekmekleri büyük masaya teker teker koyuyorlardı.

"Biliyorum, endişeni görebiliyorum. Bunu benden saklamana gerek yok. Bu durumda yapman gereken tek şey sakin olmak ve seni kimsenin yargılayamayacağını bilerek hareket etmen... Kendin ol. Ayrıca asla onlardan biri olduğunu söyleme. Öyle hissetmiyor olabilirsin fakat onlardan üstünsün. Onlardan biri değilsin. Eğer bu duyguyu onlara aşılarsan, seni eleştirmeleri için önemli bir davetiye çıkarmış olursun."

Kaşlarım istemsizce çatıldı. Kraliçe Carla'nın bu mantıklı sözleri ve tavsiyeleri beynimde naralar atıyordu.

"Demem o ki kendini beğenmiş görün. Sadece olduğun şey neyse o ol. Sen Ravozski Ceylanı'sın, bu gerçekten çok önemli bir san. Meşrebin kutsallıktan geliyor. Bunu inkâr etmeye kalkışma. Diğer insanlar gibi davran, diğer insanlar ne yapıyorsa onu yap lakin hiçbir zaman başkalarına onlardan biri olduğu iddia etme."

"Bu telkinleriniz için teşekkür ederim," dedim. Bu aldığım en önemli tavsiyelerden biriydi ve bunları asla unutmayacaktım. Ona minnettardım. Zihnimde ince bir dala tutunup düşme korkusuyla zangırdayarak sallanmaktansa bu tavsiyelerle ağacın kalın bir dalına erişebilir ve orada oturabilirdim.

Kraliçe Carla'nın tek kaşı kalktı, bir yandan da gülümsedi. "Kural iki, teşekkür et ancak hiçbir zaman minnettarlığını hissettirme. İnsanlar minnettarlığı hissettikleri anda ona vermek zorunda olduğun bir borcunun olduğunu sanırlar."

Kaşlarımı kaldırarak ona baktım. Bu zekiliği ya da hayata, insanlara karşı olan tecrübesi ona bir kez daha hayran kalmamı sağlamıştı.

Salona hızla gelen bir görevli Kraliçe Carla'nın yanında biterek konuşmamızı böldü. "Konuklar Yad Kulesi'nden çıkmışlar ve buraya gelmek için hazırlarmış, majesteleri."

Kraliçe Carla'nın gözleri bir anlığına pörtledi ve ardından yeşilleri salonda gezindi. Ardından sessizce bir oh çekti. "Tamam, her şey hazır zaten... Salondaki görevli hizmetçiler hariç herkesin çekilmesini ve Morth ile Talia'nın derhal gelmesini söyle."

Görevli ona ve bana reverans yapıp Kraliçe Carla'nın dediklerini yapmak için hareketlendi.

"Ah şu çocuk!" diye söylendi Carla. "Bir aya kalmadan bu ülkenin başına geçip koskoca bir insan topluluğunu yönetecek ancak hâlâ aklını başına toplamamış bir züppe gibi davranıyor. Saat kaç oldu, hâlâ salonda değil. Onun bu halleri beni deli ediyor!"

"Haklısınız," dedim ona, yatıştırıcı bir ses tonuyla. "Ancak ona biraz zaman tanıyın. Bir süre sonra sorumluluklarının farkına varacak ve istese de istemese de sorumluluk sahibi, olgun biri haline gelecek."

Carla bundan emin olmayan endişeli bir bakışla, çatık koyu kızıl kaşlarıyla bana baktı. "Umarım."

Etrafta göz gezdirdi, aksesuarları gözleriyle teker teker kontrol etti. Bakışları yemekleri teftiş etti ve kokularını içine çekip tatmin oldu. En son ise başını bana çevirdi. "Konuklar geldiğinde yanımda dur ve kendinden emin bir tavır sergile. Asla ve asla diz çökme, reverans yapma. Ben onlarla selamlaşacağım, bu adettendir. Onlar önünde diz çökünce yapacağın tek şey onları kibarca kaldırmak olsun. Anlaşıldı mı?"

Kraliçe Carla'nın sözlerini dinleyip aklıma kazırken hafifçe başımı salladım. "Anlaşıldı."

Kapıdan Morth ve Talia salonun kapısından geçtiklerinde hızlı bir şekilde geldiklerini hızlı nefes alış verişlerinden görebiliyordum. Nefeslerini yavaşlatmaya çalışırlarken Morth önüne gelen saçlarını arkaya doğru attı ve beni hızlı bir şekilde süzdükten sonra bakışlarını kaçırdı. Sonra bir kez daha, seri bir şekilde baktı. Ne kadar bana uzunca bakmak, süzmek istediğini görebiliyordum ama ne yazık ki artık saniyeler boyunca gözlerinin üzerinde olduğu kız ben olamazdım.

DİKENLER MEZARLIĞI | Azize 2Onde histórias criam vida. Descubra agora