🍂on beş🍂

1.6K 158 328
                                    

Tony, çardakta oturarak, muhtemelen Sam ile Bucky'i bekleyen Steve'in yanına aniden oturduğunda, Steve irkildi.

“Selam!” dedi Tony. Gülümsüyordu ve sesi neşeliydi.

“Merhaba.” Steve temkinli bir şekilde yanına oturmuş çocuğa baktı. Neden gelmişti? Daha önce çok nadir konuşmuşlardı. Şimdi neden gelip yanına oturmuştu? Bunda şu Howard'ın parmağı mı vardı? Yoksa, ah Tanrım, Howard, Tony'e Steve'in ondan hoşlandığını mı söylemişti?

Kalbi korku ve heyecanla göğüs kafesinden kaçıp gitmek istercesine atmaya başladı Steve'in. Ya Tony onu sevmezse? Diğerleri gibi Steve'in ucube olduğunu düşünürse? O zaman ne yapardı? Kalp kırıklarıyla nasıl mücadele ederdi?

“Nasılsın?”

Tony hala gülümserken Steve yutkundu ve içindeki korkuyu bastırmaya çalıştı.

Kendini gülümsemeye zorladı ve “İyiyim, ya sen?” diye cevapladı.

“Ben de iyiyim.” Tony omzundaki çantayı çıkarıp bacaklarının arasına, yere koydu. “Sana söylemek istediğim bazı şeyler var.”

Steve kalbi ağzındaymış gibi hissetti, sesi kulaklarına öylesine yakındı ki neredeyse Tony'i duyamayacaktı.

“Eğer Howard'ın söylediği-”

“Howard aslında benim.” Tony aniden söylediğinde Steve ona bakakaldı.

Bu olamazdı? Olabilir miydi? Nasıl olurdu? Tony onu seviyor olamazdı. Tony onun çöp kutusu olmak istiyor olamazdı. Hayır, tüm o şeyleri vaat eden kişi Tony olamazdı. O Tony Stark'tı, Steve'i sevemezdi. Bu imkansızdı. Steve şu sefil dünyada sadece bir böcekti, Tony ise tüm kainattı ve hayır, Steve ona layık değildi.

Nefesi sıkışırken içi stres ve panikle doldu. Beyninden tek bir düşünce geçiyordu: O seni sevemez; sen ucubenin tekisin.

Tony'nin gözlerine baktı. Tepki vermek zorunda olduğunu biliyordu. Kendini bir şeyler söylemeye zorladı. Ama hiçbir şey yapamadı. İçindeki panik ve stres onu öylesine ele geçirmişti ki, eli kolu bağlanmıştı adeta.

“Steve,” Tony elini alnına vurdu. “Aniden söylememeliydim. Özür dilerim, benim hatam.”

“İmkansız.” Saniyeler sonra, Steve'in dudaklarından fısıltı şeklinde dökülen tek kelime buydu.

Tony anlamayarak ona baktı. “İmkansız olan ne?” Kahverengi gözleri birden ışıldadı. “Ah, anladım. Benim Howard olmam mı imkansız?”

Steve bir şey demedi.

“Steve, konuş benimle.” Tony'nin bedeni ona biraz daha yaklaştığında dizleri çarpıştı. Tony tamamen yan oturdu ve diz kapakları artık iç içeyken, Tony bir elini Steve'in bileğinin üzerine koydu. “Aniden söylediğimi biliyorum. Tekrar özür dilerim. Ama Howard gerçekten benim. Yani, aslında Howard babamın ismi. Sen sorduğunda aklıma ilk olarak o geldiği için, adımın Howard olduğunu söyledim.”

Steve sadece başını sallayabilirdi. Kafasının içinde aynı tilkiler dolanıyorken, kesici bir şeyler bulma isteği giderek artıyordu. Çok stresliydi ve panik onu tepeden tırnağa ele geçirmişti.

“Steve, bir şeyler söyle. Lütfen. Bana kızgın mısın?”

“Hayır.” Steve sessizce söyledi. “Ya da evet. Bilmiyorum.”

Tony gülümsedi. “Kızgın olman iyi. Hala bana karşı bir şeyler hissedebildiğini gösterir.”

“Sana karşı hissedebildiğim şeyleri bir bilseydin...” Steve mırıldandığında Tony şaşkınca ona baktı.

Come&Get It|StonyWhere stories live. Discover now