Bizi elinde balon ile Eray karşıladı. "Hoşgeldin 28!"

Soner Eray'ı omzundan itip bahçeye yürüdü. "Kendimi çocuk gibi hissediyorum." dediğinde gülümseyip  koluna girdim. Melek Hanım bizi gördüğünde kocaman gülümsedi ve yanımıza geldi.

"Hoşgeldiniz. Doğum günün kutlu olsun bitanem." Soner annesine sıkıca sarıldığında kenara çekilip Yağmur'u yanına gittim.

"Hoşgeldiniz. Bebiş nasıl?"

"Şş! Biri duyacak." diye uyardım.

"Çok heyecanlandım. Resmen abimin çocuğu olacak."

Umarım.

"Erken gitmeye çalışacağız. Beklemek istemiyorum."

"Çok bile bekledin."

Haklıydı. Bir şey diyemedim.

"Hiç de bile! Benim oğlum en güzel yaşlarını yaşıyor."

Melek Hanım, Eray'a karşı oğlunu savunurken gülümsedim.

"Evet, en güzel yıllarını yaşayacağı doğru." Eray'ı imasına karşı kaşlarımı çatıp Yağmur'a baktım. Bakışlarını kaçırdı.

"Eray'a söyledin mi?"

"Şey, ağzımdan kaçtı. Valla bilerek söylemedim."

"Sana inanamıyorum."

"Abime söylemedi ama. Söz verdi."

Söylemediğini biliyordum. Soner bilse sakin kalmazdı. Hemen hastaneye gidip durumunu öğrenmek isterdi.

"En kısa zamanda size geleceğiz. Alihan huysuzluk yapabilir ama Yağmur ve ben kesinlikle geleceğiz."

"Tabi, her zaman gelin." dedim Melek Hanım'a dönüp. Güzel bir aile yemeğinden sonra Soner'e uykumun geldiğini söyleyip kalkmasını sağladım. Bu gece orada kalmamızı isteseler de tatlı dille ertelemiştim.

"Çok yemek yapmışlar. Yarısı kaldı." Camı indirip temiz havayı içime çektim.

"Evet ya. Ama annemden daha azı beklenmezdi."

Elimle karnımı okşadım. Acaba şekil almaya başlamış mıydı? Onu çok merak ediyordum. İçimde onu büyütmek ne güzel nimetti.

"Canım? Geldik."

Elimi çekip başımı salladım. Eve girdiğimizde odaya çıkmasını bekledim ve hızla dolaptan pastayı çıkardım. Ayakkabılarımı çıkarıp takılıp düşme riskini ortadan kaldırdım. Gece lambasını açıp ışığı söndürdüm.

"Çilli? E hadi gelmiyor musun? "

"Hayatım bir gelsene!" Bir yandan da mumları yakıyordum.

"Bir sorun mu var?"

"Evet hemen gel!"

Merdivenleri inerken koştuğunu anladım. "Işık neden kapalı?"

"Açma!" dediğimde bana doğru döndü. Kalp atışlarım hızlanmaya başlamıştı. Masadaki pastayı gördüğünde önce şaşırdı ardından gülümsedi.

"Çilli... Ne gerek vardı?"

"Vardı. Seni mutlu etmeme gerek vardı. Seninle ilgili her şeyi hatırlamama gerek var. Her zaman olacak."

"Büş'üm-"

"Sadece dinle." diyerek onu susturdum. "Sen benim alfabemsin Soner. Sen benim kurduğum her cümlenin baş harfisin. Benim cümlelerim sende hiç bitmeyecek. Upuzun bir hikaye yazmak istiyorum seninle. İçinde, gecenin bir yarısı bizi uyandıran sesin telefon sesi değil de, çocuklarımızın sesi olmasını istediğim upuzun bir hikaye. "

Yüzüne oturan içten gülümseme solmadan yanına yaklaştım. Loş ışıkta parlayan gözlerinden bakışlarımı ayırmadan elimi karnıma götürdüm. Bakışları elime indi.

"Ve ben o hikayeyi yazmaya başladım."

Dudakları şaşkınlıkla açıldı. Gözleri elimde takılı kalmıştı.

"Ne?" diye fısıldadı. Gözleri dolmuştu. Ben de ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. "Gerçekten mi? Bu... Gerçek mi?"

Başımı salladığımda yanağıma yaş süzüldü. Dizlerini yavaşça kırdı ve önümde diz çöktü. Avuçlarını karnıma doğru kaldırdı ve elimin üzerine koydu.

"Bebeğimiz mi olacak?"

"Evet Olric." dedim gülüşüme karışan gözyaşımla birlikte. Başını ellerinin üzerine yasladı.

"Şükürler olsun."

Kollarını belime sarıp kulağını karnıma yasladı.

"Allah'ım şükürler olsun."

🌙

Selam. 🙏🏻

*Bölüm nasıldı?

Finale sayılı bölüm kaldı. Düşüncelerinizi bilmek istiyorum.

Seviliyorsunuz. 💙

ÜSAME 🐾Where stories live. Discover now