5 // jongin'in gülümsemesi

En başından başla
                                    

"Aslında bu gece onlarla vakit geçirecektim Baekhyun." Yixing gerilen ortamı düzeltmek istercesine araya girip çocuğun omzunu tuttu. Hemen yanında oturan arkadaşının bu Ares oğlunu ne derece sevdiğini biliyordu, kendini ister istemez suçlu hissetmişti. "Belki başka zaman." Yalan. Bunu Chanyeol'e elbette yapmazdı.

"Sözünü unutma." Ares'in oğlu reddedilmenin verdiği sinirle birilerine saldırmak istese de kendine hakim oldu. Bugün herkesin tadını kaçıracak o havasında değildi, üstelik yorulmuştu da. Onun yerine ayağa kalkarken Jongin'e ok misali bakışlarını yolladı, ortada oturan uzun boylu çocuğa ise bir saniye bile bakmamıştı.

"Üzgünüm Chan." Çocuk gittiğinde Chanyeol tuttuğu nefesini vererek gözlerini kapattı. Bu tür şeylere alışmıştı artık ama daha az acıtır hâle de gelmiyorlardı pek. "Senin bir suçun yok."

"Aptal herif, sırtını duvara yapıştırıp gündüz olana kadar vurmak istiyorum yüzüne." Jongin arkadaşının haline biraz sinirle, biraz da üzüntüyle baktı. Tabii bunu elbette yapamazdı, kampta Baekhyun'a kafa tutacak yarı tanrı sayısı bir elin parmağını geçmezdi. Ölüm fermanını imzalamak gibi bir şey olurdu bu.

"Sorun yok, iyiyim." Kanıt olarak göstermek istercesine de genişçe iki arkadaşına doğru gülümsedi. İçi kan ağlasa da onları üzmenin alemi yoktu, böyle düşünüyordu Chanyeol. "Kalbime sadece onu kırmak için dokunmasına alıştım."

"Ondan nefret ediyorum."

"Aa, Sehun değil mi o?" Yixing parmağıyla bir köşeyi işaret ettiğinde bu sefer dikkati dağılan taraf kendisiydi. "Ne?" Arkasını dönüp arkadaşının gösterdiği yöne baktı.  Gördüğü şey hiç mi hiç hoşuna gitmemişti. Bu gece rahatça oturup sohbet edemeyecekler miydi gerçekten?

"Yardımım olmadan yataktan kalkıp nasıl geldi buraya tanrılar aşkına?" Üzerinde Jongin'in ona daha bu sabah giydirmiş olduğu eşofman takımı ve terlikleri vardı. Düz siyah saçları dağınık bir şekilde alnına düşmek için çabalasa da devamlı arkaya itilmekten bunu pek başaramıyor gibiydiler. Elleri cebinde bir arkadaşıyla sohbet ediyordu, yeni gelmiş olmalıydı.

"Gayet sağlıklı duruyor." Chanyeol halsizce mırıldandı. Hâlâ azönceki olayın verdiği rahatsızlığı üzerinden atabilmiş değildi. "Ve işte, buraya bakıyor."

Sehun üzerindeki bakışları hissetmiş gibi onların tarafına döndüğünde gözleri direk sarışın oğlanla buluşmuştu bile. Jongin'in çatılı kaşları onu hiç etkilememiş gibi duruyordu. Birkaç saniye öylece birbirlerine baktılar. Arsız arsız sırıtıp göz kırptığındaysa Apollon'un oğlu istemesiz olarak bakışlarını yumuşattı, ne güzel gülmüştü öyle!

"Daha tam olarak iyileşmedi. Kheiron onu böyle görürse yeraltına yollamak için daha fazla heveslenecek." Bakışları oturduğu mindere doğru kaydı ve titrek bir nefes verdi. Kitabın tercüme edilmesine dair hâlâ bir haber yoktu, Jongin'in yine yemekten kesilmesi an meselesiydi. "Böyle üzülme, ona babasının evinde bir şey olacak değil."

"Hâlâ sana bakıyor bu arada." Yixing gülümseyerek başını eğdiğinde Jongin bu sefer bakışlarını buluşturmadı. Sehun'a bakmak hem dünyanın en güzel, hem de en yaralayıcı hissiydi şu sıralar. "Şimdi de yanına gelecek."

Gerçekten de birkaç saniye sonra Hades'in oğlu yanlarına varmıştı. Üstten üstten sarışının ateş ışığıyla parlayan yüzüne baktıktan sonra bir minder de kendisi çekti ve  dikkatlice yanına oturdu. Bunu yaparken Jongin ona bakmamış olmayı dilerdi, acıyla buruşan yüzü yine içini titretti. "Neden burada zorla oturuyormuş gibi bakıyorsun hertarafa?"

Sesi alay değil sahici merak içeriyordu. Sarışın onun bu sorusunu görmezden gelmeyi seçti. "Ateşe gelmek istediğini söyleseydin sana yardım ederdim."

"Yardıma ihtiyacım yok." Yardımına dememişti. Jongin bunun için minnettar oldu, bu gece daha fazla üzülmeyi muhtemelen katlanamazdı. "Sen gittikten sonra sıkıldım." Gözleri samimiyetle parlıyordu, karanlıkta kızardığının fark edilmemesini umdu.

"Yarana bakmama izin ver." Yine de içi rahat etmeyecekti. Sehun yataktan çıkarken ters bir hareket yapmış olabilirdi ne de olsa. Günlerin alışmışlığıyla tereddüt etmeden elini çocuğun tişörtüne attı ve kaldırdı. Bütün melezlerin burada olduğunu tamamen unutmuş gibiydi.

"Voah." dedi hemen yanlarında onları izlemekte olan Chanyeol. Arkadaşının bu ani hamlesi hoşuna gitmiş gibi peşine de gülmüştü. Jongin ona aldırmadan elini sessizce Sehun'un karnına koydu. Yarasına bakarken bunu refleks olarak yapmıştı, işine odaklı olduğundan siyah saçlı olanın bir an için nefesini tuttuğunu farketmedi. "Şifacıların bu rahatlığına hastayım."

"Birlikte çok tatlı duruyorlar." Yixing Chanyeol'e doğru fısıldadığında hem Sehun, hem de Jongin onu duymuştu. Sarışın tişörtü kapatıp geri çekilirken Sehun bir tepki vermemeyi tercih etti. Aşk tanrıçası Afrodit'in oğlundan böyle bir şey duymak garip hissettirmişti. "Öyle." dedi Chanyeol de sadece. 

"Gördüğün gibi hâlâ tek parçayım." Jongin başını kaldırıp rahatlamış bi yüzle ona baktığında Sehun gülümsedi. Farkedilmeyecek kadar ufak bir tebessümdü bu. "Yine de böyle fevri davranma."

Siyah saçlı olan gözlerini endişeyle büzüşmüş dudaklarda gezdirdi. Geçen seferin aksine kendisi için endişelendiğini daha çekingence söylemişti, yine diğerinin ters bir şey söylemesinden korkuyormuş gibi. Kendini biraz suçlu hissetmesine neden olmuştu bu. "Pekâlâ." dedi bu yüzden. "Davranmam." Jongin için yeterliydi söyledikleri.

Ardından cümlesini bitirir bitirmez diğerinin yüzüne yerleşen gülümsemeye baktı. Kamp ateşi sarışının esmer tenine vururken, sarı tutamları alnına dökülmüşken ve siyah kolsuz tişörtünü şortunun içine sokmuşken kendini tutamadı.

"Bunu." dedi işaret parmağını kaldırıp Jongin'in alt dudağına koyarken. Bu gece bu hareket ona ikinci kez yapılıyordu ve şifacı oğlan ikisinin hissettirdiklerinin ne kadar farklı olduğunun farkındaydı. Sehun'un kömür karası gözleri ifadesizdi ama nihayetinde kendi kahverengi-ela gözlerine bakıyordu işte. "Yeraltındayken bu gülümsemeni özleyeceğim."

Sonrasında karşısındakini utandırdığını farkederek parmağını dudağından çekti ve bakışlarını başka bir tarafa yöneltti.

Jongdae ile göz göze gelmişti.

---

hepinize mutlu bi okul yılı dilerim!♡

güneşin oğlu geceye tutulmuş] sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin