♰4♰

88 9 2
                                    

I'm happy for you
I'm smiling for you
I'd do anything
For you for you

It's always for you
And never for me
I need it to stop
So let me tell you, please

I'm always sad
And I'm always lonely
But I can't tell you
That I'm breaking slowly
—————————
Peter

saatlerce uyumayı denemiş ve en sonunda 1/2 saat uyumuştum. Camımı açık unuttuğumdan da üşüyerek uyandım.

Saat 7.52, mükemmel bir zamanlama. Birkaç asırlar süren dakikanın ardından bir görevli geldi ve kilitli olan kapımı açtı.

Bu sefer içimde o nefret duygusu yoktu, aksine onunla buluşacağım için mutluydum. Uzun süredir mutlu olamadığımdan bu hisse yabancı kalmıştım.

Bitmeyen koridorları sonunda aştım ve yemekhaneye girdim, en köşedeki masadan bana el sallıyordu. Gülümsedim ve sıraya girdim.

Siyah saçlarını topuz toplamış hafif kilolu suratsız iblis yemeğimi koyduktan sonra hızlı adımlar ile Wade'in yanına gittim.

———

Uzunca bir süre sohbet edip yemeğimizi yedikten sonra bahçeye çıktık.
Gülüştük, eğlendik. Gerçekten de eğlenmeyi ve gülmeyi özlediğimi fark ettim.
***
[bir gece düşünüyor işte]

Günlerimiz böyle akıp giderken ben ona gittikçe daha çok bağlanıyordum. Ondan hoşlanıyordum.

hayatımda gördüğüm en iyi insandı, en cana yakın, en sevecen, en nazik.. kelimenin tam anlamıyla harika biriydi.

Hayallerimi süsleyen ve tek bir bakışı ile içimde kelebekler uçuran muntazam bir kişilikti Wade. Sanırım o hiç tatmadığım ve inanmadığım aşk böyle bir şeydi.

Ben ona beslediğim duyguları aşk gibi bir kelime ile her ne kadar sıradanlaştırmak istemesem de bunu başka nasıl tanımlarım bilemiyordum.

Acaba o da bana karşı bu adlandıramadığım enteresan duyguları besliyor muydu? Ya ben sadece onun için bir arkadaştan ibaretsem?

'Elbette öylesin, aptal. Başka ne olacaktı.'

Gözlerimi devirdim ve onu düşünmeye devam ettim.

————

Yine bir sabah ve yine aynı rutinleşmiş şeyler. Sonunda yemekhaneye vardım ve Wade'in yine aynı yerde beni beklediğini gördüm.

Tepsimi kaptığım gibi sıraya girdim, olabildiğince hızlı olmaya çalışıyordum.

"Günaydın!"

"Günaydın."

"Bu gecen nasıldı, uyuyabildin mi?"

"Eh, 1/2 saat."

Yüzünde bana acır gibi bir ifade belirdi. Sonra da bunu fark ettirmemek için sahte bir gülümseme takındı.

"bu da bir şey tabii..."

yemeklerimizi yedik ve birlikte bahçeye doğru yöneldik. Her zamanki yerimiz olan ağacın altına oturduk ve sohbet etmeye başladık.

Her şey harikaydı fakat ben çok yorgundum. Bu uyku sorunu cidden sonum olacaktı. Esnememi tutamadım.

"İstersen başını kucağıma yaslayabilirsin, Pete."

kızarmıştım. Yüzümün yandığını hissedebiliyordum.

"Olur.."

Başımı bacaklarına yasladım ve sırt üstü uzandım.

"Seni seviyorum Wade..."

ve evet, söylemiştim işte. Sonucunu önemsemeden söyledim. Uzunca bir sessizlik oldu, gözlerimi kapadım, yüzüne bakacak cesareti bulamıyordum.

"Ben de seni seviyorum Peter, hem de çok."

Ve gözlerimi açtım, gözlerimiz buluştu. Ela gözlerinde içten bir ışıltı vardı. Ben de gülümsedim. Tekrar gözlerimi kapattım, bu sefer utandığımdan değil, huzur ile dolduğundandı bu.

"oh be, sonunda sana açılmış olmak ve seninde bana aynı duygular ile yaklaştığını bilmek o kadar rahatlattı ki. Pfft, bense beni istemezsin diye düşünmüştüm."

Kıkırdadım. O benim saçlarım ile oynarken de uykuya daldım.

————
Ölüm

onu bu şekilde mutlu görmek beni cidden mutlu ediyordu. Ama... umuyordum ki bu mutluluk onun sonu olmazdı.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
kısa bir bölüm oldu, farkındayım. sadece belki bekleyen vardır diye tatmin olmanız için şey ettim. öyle yani. umarım beğenmişsinizdir.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 18, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Schizophreniac - Peter Parker [AU]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin