3 // sen canımı yakmazsın

Start from the beginning
                                    

Ardından burada olan zamanını doldurduğu kanısına varmış olacak ki hareketlendi. "Kyungsoo ve Minseok uyandığını bilmiyor. Gidip söyleyeyim." Keskin bakışları hızlıca son kez hasta odasını taramıştı. Beş dakika oturmak bile batıyordu Ares'in oğluna. "Uyu sen de." Başka da bir şey söylemeden kapıya yürüdü. Jongin içinden ne kaba çocuk, diye geçirmeden edememişti. Ares kulübesinden hiç mi hiç hoşlanmıyordu. Hele Baekhyun!

"Önüne baksana kör herif!" Ancak tam çıkacakken kocaman bir bedene bodoslama çarpmıştı. Bu kocaman beden, elbette Jongin'i görmek için girdiği odanın girişinde ufak tefek sevdiğine rastlamayı beklememişti. "Üzgünüm." Aceleyle geriye doğru çekilip sinirle kendisine soluyan çocuğa baktı.

"Olsan iyi edersin." Baekhyun Chanyeol'ü sertçe itip kapıdan geçti ve revirden çıktığını da yere sertçe bastığı ayak seslerinden duymuş oldular. Hermes'in oğlu anın verdiği şaşkınlıkla donup kalmıştı. Girdiği transtan onu sarışın dostu çıkardı. "İçeri geçsene Yeol."

"Günaydın...seni görmeye gelmiştim sadece." Elini ensesine atıp şaşkın bakışlarıyla içeriye girdi. Baekhyun'un ona bağırıp çağırmasına alışıktı ama sabah sabah biraz sert gelmişti açıkcası.

"Günaydın." Jongin onun bu halini sadece komik bulmuştu elbette.

Chanyeol'ün gözleri çok geçmeden kendisini izleyen hasta çocuğu farketti. Sehun uyanmış mıydı? Arkadaşı bundan ona bahsetmemişti. "Sehun!" Bu görüntü dikkatini ona vermesine neden oldu.

"Uyanmışsın. Kamptaki herkesi çok korkuttun." Çocuğa arkadaşça bir gülümseme sunmuştu, Sehun da ona elinden geldiğince samimi karşılık vermeye çalıştı. Çok fazla başarılı değildi maalesef. "Evet, sanırım." Chanyeol ile kamp ateşi etrafındaki sohbetlerinden ve oynadıkları basketbol maçlarından fazlasına sahip değildi.

Hermes'in oğlu ona tekrar gülümseyip Jongin'e döndü. "Kahvaltı hazırlanmadan seni almak istemiştim. Yine yemezsin diye Jongdae beni yolladı."

"Pekâlâ." Jongin arkadaşının kırdığı pota karşı sakin cevap vermeye çalıştı. Sehun'un yanında neden onun yemek yemediğinden bahsetmek zorundaydı ki? Üstelik Jongdae ısrarla neden revire gelmeyi reddediyordu? "Sehun'u son bir kez kontrol etmeme izin ver." Chanyeol başıyla onayladı.

"Bir bakalım..." Jongin kömür gözlü çocuğun yatağına yaklaşırken kendisine bakmasından dolayı bayılacak gibi oluyordu. Yanına vardığı gibi üzerindeki örtüyü kaldırıp yarasına eğildi. Keşke bedenimi delip geçecekmiş gibi bakmasan.

Sehun dikkatle sarışının işini yaparkenki yüzüne odaklanmıştı ama azönceki konuşmada kafasına takılan bir durum vardı. "Neden yemek yemiyorsun?" Soru günlük bir soru sorarcasına tasasızdı, zaten merak etmişti sadece.

Jongin kendisine yönelen sesle birlikte eğildiği pozisyondan doğrulmadan başını ona doğru çevirdi. Yüzleri çok yakın olmuştu istemeden, Sehun'un nefesi sarışının yüzünü okşamıştı. İki eli de soğuk bedeninin üzerindeydi.

"İştahım yoktu sadece." Sen ölümle cebelleşirken yaşayasım gelmedi. Düşündükleri ve dudaklarında hüküm süren kelimeler birbirlerinden alakasız olmuştu. Cevaplar cevaplamaz göz temaslarını bozup işine geri döndü, elleri titremeye başlarsa hoş olmazdı çünkü.

"Kahvaltıdan dönerken kulübeme uğrayıp bana kıyafetlerimden getirir misin?" Sehun aldığı cevabı pek inandırıcı bulmasa da üstelemedi. Çocuğun bu konuyu rahatsız edici bulduğu hâl ve tavırlarından belliydi, kendisi de insanları rahatsız etmekten hoşlanmazdı. Bu nedenle geriye kalan tüm enerjisini de başka bir talebi icin harcamıştı.

güneşin oğlu geceye tutulmuş] sekaiWhere stories live. Discover now