2.2

7.9K 919 940
                                    

Jeongin ellerini yanaklarına koydu ve iki gündür düşündüğü şeylere mola vermek istedi. Ama ne yapsa aklına sadece Hyunjin geliyordu. Onu bu denli çok düşündüğü için deli gibi ağlamak istiyordu ve ne yapacağını bilmediği için de ağlamak istiyordu.

Bazı şeyleri kendine itiraf etmekten korkuyor gibiydi.

"Sence de fazla abartmıyor musun? Seviyorsun onu belli, öp onu gitsin."

Felix çikolatalı sütünü yudumlarken, Jeongin ona göz devirmişti.

"Sen nerden bilebilirsin ki? Sen sadece Chan hyung ile sevişmeyi bilirsin."

Felix yutamadığı süt yüzünden öksürme krizlerine girerken, Jeongin ayağa kalmış ve Felix'i ölüme terk ederek okulun bahçesine çıkmıştı.

Yarım saat sonra antrenman vardı, onu göreceği için fazla heyecanlıydı. Yine onunla göz göze gelecek, eli ayağı birbirine dolaşacaktı.

Jeongin bahçeye çıktığında derin bir nefes aldı ve bu düşünceleri unutmak adına gözlerini kapattı.

Ama gözlerini kapattığı andan aklına sarı saçlı Hyunjin gelmesi ile hızla tekrar açmıştı.

"Tanrı'm sadece bir saniye, bir saniye düşüncelerimi rahat bıraksa olmaz mı?"

Söylenerek arakasını dönmüş ve sahaya ilerlemişti bu sefer. Kalp ritmi yine değişmiş, hızla atmaya başlamıştı.

Sahaya vardığında, saha girişinde Chan ve Felix görmüştü. Her zamanki gibi öpüşüyorlardı.

Jeongin ellerini cebine koyup içeri girdi.

"Jeongin hiç mutlu gözükmüyorsun, mutlu olmalısın. Biliyorsun, üç gün sonra kaptan seçimi var."

Chenle gülerek Jeongin'in yanına geldiğinde, Jeongin başını salladı ve zoraki gülmeye çalıştı.

"Evet...Evet, öyle."

Bakışları etrafı taradığında oturma yerlerinde görmek istediği kişiyi bulduğunda hayran bakışlarına yine engel olamamıştı. O fazla güzeldi, Tanrı ona bir melek göndermişti ama Jeongin onun değerini bilmiyordu.

Jeongin'in gözü Hyunjin'in hemen yanındaki Jinyoung'a kaymıştı. Fazla samimi ve yakın olmaları Jeongin'in kaşlarını çatmasına neden olmuştu.

Hyunjin'in eli, Jinyoung'un kırdığı dizindeydi ve kahkahaları girişten bile duyulabiliyordu.

Chenle Jeongin'in sinirli bir şekilde nereye baktığını gördüğünde açıklama gereği duymuş gibi hemen söze atladı.

"Onu tanıyorsun değil mi? Tabii ki tanıyorsundur, okulun en yakışıklı çocuğu sayılır nasıl olsa. Ve koç Bae Jinyoung'u takıma almış."

Jeongin'in eli yumruk şeklini alırken, neden böyle hissettiğini anlayabiliyordu.

Bazı şeyleri kendine itiraf etmesine gerek yoktu, zaten kalbi çoktan her şeyi ona söylemişti.

+

Özür dilerim, hard chanlix shipperım.

:(

yes, captain!Where stories live. Discover now