17| Benimle Bir Ömür Geçirmeye Var Mısın?

En başından başla
                                    

Kendime sert bir kahve yapıp tekrardan yukarıya çıktıktan sonra her zaman ki köşeme oturup kahvemi yudumlarken yeni aldığım kitabı okumaya başlıyorum.

Sabah..

Sabah kalkar kalkmaz üstüme dün gece ayarladığım kıyafetlerimi giyip saçımı dağınık bir şekilde topluyorum (multi-medya)  hafifte bir makyaj yaptıktan sonra aşağıya iniyorum.

"Zey gevreğin tezgahın üstünde.." parmağıyla kaseyi işaret edip dergisini kurcalamaya devam ediyor. 

"Melis nerede?" diyorum gevreğimi alıp kaşıklamaya başlarken.

"Onlar Barış'la büyük adaya gittiler."

Doğru.. Adaya gidecekti değil mi onlar.. "Hatırladım.. Sen de Can'ın ailesiyle tanışmaya gidecekmişsin sanırım..?"

"Evet canım.. Sizin çıkış saatinizde buluşup gideceğiz."

Bir şey demeden tüm gevreği mideme indirdikten sonra kaseyi mutfağa bırakıp kapının yanında ayakkabılarımı giymeye başlıyorum. "Ben gidiyorum Yağmur.."

"Ee Can'la gitmiyor musun sen?" sonunda başını dergiden kaldırıp bana bakıyor. "Çok güzel olmuşsun bu arada.."

"Sağol.." diyorum ardından evden çıkıp yürümeye başlarken. 

Sahile kadar nasıl geldiğimi hiç fark etmiyorum.. Hastaneye geç kalmamak içinse bir taksi çağırıp bankta beklemeye başlıyorum.

Bugün benim doğum günüm ve kimse hatırlamadı, gerçekten ne çok sevenim varmış(!) .

 Kısa süre sonra çağırdığım taksinin gelmesiyle hastaneye gitmek için yola çıkıyorum. Taksinin arka koltuğundan dışarıyı izlerken birden telefon çalmaya başlıyor. "Efendim?"

"Kuzuum.. Nasılsın annem?"

Sesimin düzgün çıkmasına özen gösteriyorum. "İyiyim annecim sen nasılsın?"

"Bende iyiyim kuzum.. Dedim bir Zeynep'imin doğum gününü kutlayayım kimse kutlamadan."

Zaten senden başka kimse kutalayacak gibi değil annecim. "İyi yapmışsın annecim."

"Senin moralin falan mı bozuk? Ne oldu kötü bir şey olmadı ya ?"

Doğum günüm unutuldu anne herkes tarafından.. Özellikle Kerem tarafından daha ne olsun.

"Yok annem yok, yeni uyandım da ondandır."

"Tamam kuzum, tekrardan doğum günün kutlu olsun nice güzel, sağlıklı yaşlara biricik kızım."

"Teşekkürler annecim çok öptüm seni, babamı da.."

**

Hastaneden ayrıldıktan sonra yürümeye başlıyorum.. Kısa bir zaman sonra telefonum çalmaya başlıyor.-Gizli Numara-

"Efendim?"

"Kerem teknede bir kızla birlikte.." bir kadın sesi.. "Kerem seni aldatıyor Zeynep!"

O an dünya başıma yıkılıyor sanki.. 

Kerem'in bana yalan söyleyip başka bir kızın yanında olması üstelik doğum günümde.. Bir çocuğun en sevdiği oyuncağının kırılması gibi...

Telefon bir anda kapatılıyor. Gözümden bir damla yaşın süzülmesiyle yönümü değiştirip hızla marinaya doğru yürümeye başlıyorum.

Nasıl aldatabilir ki beni? Benim onu bu kadar çok sevdiğimi bile bile.. Nasıl başka bir kadına bana baktığı gibi aşkla, tutkuyla bakar... Ben Kerem'le birlikte geçirdiğimiz bir hayatın hayalini kurarken, o başka kadınlarla da gönül eğlendiriyormuş demek ki! 

Marinaya geldiğim de Kerem'in teknesine yürümeye başlıyorum.. O kızın saçlarını yolup eline vermezsem bende Zeynep değilim.. 

Desem de tekneye adım attığım gibi söylediğim tüm sözleri geri almak zorunda kalıyorum.

Teknenin içinde arkası arkasına sıralanmış bir kaç balon ve uçlarında notlar duruyor. Sırayla hepsinde ki notları okumaya başlıyorum ve ister istemez yüzümde bir gülümseme oluşuyor.

~Güzelim ! Seni aldatacağımı nasıl düşünürsün..

~Üstelik seni herkesden, her şeyden çok severken..

~Haa bir de doğum gününü unuttuğumu düşünme olayın var..

~Ben hiç güzelimin doğum gününü unutur muyum? Asla..

~Neyse doğum günü kızı, hadi içeriye herkes seni bekliyor..;)

Tüm balonlarda ki notları okuduğum gibi içeriye geçiyorum. 

Kerem en önde, Can, Yağmur, Melis, Barış ve birkaç ortak arkadaşımız da arkasında bana bakıyorlar. Yerde mumlardan Kerem'lere doğru ilerleyen, aralarında en sevdiğim çiçek olan yasemin çiçekleri ve Kerem ile benim çerçeve içinde ki fotoğraflarımız ile bir yol karşılıyor beni..

Yavaş adımlar atarak Kerem'in ellerinden tutuyorum. Tam bir şey söyleyecekken Kerem'in söylediği sözler karşısında susmayı tercih ediyorum..

"Biliyorum güzelim çok sinir oldun bugün bana, seni ihmal ettim hatta aldattım sandın ama benim bu gözlerim senden başka kimseyi görmedi, görmez de çünkü sen benim en değerlim, en kıymetlimsin. Bugün doğdun sen, hiç bir şeyden habersizce açtın gözlerini dünyaya, ne yaşayacaklarını biliyordun ne de yaşatacaklarını.. Annenin babanın en sevdiği en değerli varlığıydın, onların vazgeçilmezi, onların parçası.. Şimdi ise benim hayatımdasın, düşüncelerim, kalbim, her şeyimsin. Bugünün senin için anlamı ne ise benim içinde aynısı.. Sen bu renksiz dünyama renk katan, sen karanlık dünyama ışık tutan, sen benim yaşama sebebim, iyiki doğdun, iyiki hayatımdasın, iyiki sevmişim seni.. Burada susacağım sanma, devam ediyorum sözlerime daha.. Şayet seninle karşılaşmasaydım, kendimi bulamazdım, dost olamazdık, aşkı tadamazdık. Bu yolda birlikte yürüdük.. Birlikte sevdik.. Birlikte kaybedip, birlikte bulduk kendimizi. Şayet benim için seçme fırsatı olsa, başka bir günde de seninle olmayı seçerdim.. Ben hep hayalini kurdum her sabah senin yüzünle uyanmayı, sana sarılıp uyumayı, doğacak çocuklarımızı, yaşlılığımızı kısacası seninle yaşayacağım her şeyi... Ben seninle gülmeye de varım , üzülmeye de.. Peki ya sen güzelim.." dizlerinin üstüne çöküp yüzük kutusunu açıyor. "Benimle bir ömür geçirmeye var mısın?"

Kerem'in söylediği sözler karşısında bu sefer de mutluluk gözyaşları süzülmeye başlıyor yanaklarımdan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kerem'in söylediği sözler karşısında bu sefer de mutluluk gözyaşları süzülmeye başlıyor yanaklarımdan.. Gözlerimi çok kısa süreliğine arkada duran arkadaşlarımıza yöneltiyorum.. Hepsi gülümseyen yüzlerle benim vereceğim cevabı bekliyorlardı.

Tekrardan Kerem'e dönüp başımı aşağı yukarı salladıktan sonra gülümseyerek, kendimin bile zor duyacağı bir sesle "Evet" diyorum yanaklarımdan süzülen mutluluk göz yaşlarına aldırış etmeden..



İŞ ARKADAŞIM (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin