2 // ben seni unutmak için sevmedim

Start from the beginning
                                    

Sözleriyle anlatmayı tercih etmese de Jongin'e güvendiğini belli edercesine kirpiklerini örttü. "Uykum yok hiç ama."Gözleri kapalı söylemişti bunu. Sarışın olan bu haline gülmeden edemedi, küçük bir çocuk gibi çıkmıştı sesi. "Olduğuna eminim Sehun."

"Hayır, daha yeni uyandım." Gözbebeklerini görmezken daha küçük duruyordu. Zaten Sehun çok da büyük değildi, bu kamptaki hiçkimse çok büyük değildi. On yedi yaşındaydı henüz. Ölümle burun buruna gelmek için fazla erken bir sayı.

Jongin cevap vermek için bir süre bekledi. Siyah saçlarında ve ince örtüyle birazı örtülmüş çıplak göğsünde gözleri oyalandı. Çocuğu izlerken zamanın nasıl geçtiğini farketmek zordu onun için. "İyileşmen için uyuman lazım."

Fakat cevap alamadı, Sehun uyumuştu.

--

Jongin gecenin ikisine doğru ilerleyen bir saatte sıkıntıyla başını geriye doğru yaslayıp ofladı. Okuduğu kitap hoşuna gitmemişti ve asla uyku tutmuyordu gözünü. Şimdi bir telefon veya bilgisayar için nelerini vermezdi! Ama bu tür cihazlar melezler için tehlikeliydi. Kendilerini peşlerinde olan tatlı ve iştahlı canavarlara açık hedef hâle getirmekten başka bir şey değildi onlar için, yine de insanın arada bir film izleyesi gelmiyor değildi.

"Sevilmek için severiz." Kitabın yazarı o kadar yanılıyordu ki! Anlattığı şeyler saçmalıktan ibaretti, ona bu kitabı getirdiği için Chanyeol'e çok kızacaktı. Kendisi Sehun tarafından sevilmeyi arzulasa da onu bunun için sevmiyordu, böylesine basit değildi. Hayır.

"Bu odada sıkılmamak elde değil sahiden." Az eşyalı odada kalın ses yankı yaparak kulaklarına ulaştığında sarışın korkuyla irkildi. Sesin geldiği yere döndüğünde, Sehun'un camdan vuran ışıkla birlikte parlayan gözlerinin onunkilere baktığını görebilmişti. Rahatlamayla birlikte derin bir nefes verdi, ne zamandır onu izliyordu ki?

"Beni korkuttun." Tatlı sesi onun da karanlığa karıştı. "Üzgünüm." Fakat sesi hiç üzgün gibi değildi, hatta hoşuna gitmiş olduğunu düşündü Jongin. Parlak kahverengi gözleri onun kömür karası gözlerinin hareketli parıltılarını yakalamıştı.

"Ne okuyorsun?" Sarışın olan soruyla birlikte gözlerini elindeki kitaba çevirdi. Dudakları yine memnuniyetsizlikle bükülüvermişti. "Sevdiği kadın kendisini sevmediği için ondan nefret eden bir adamın öyküsü. Tamamen zaman kaybı bir kitap."

"Neden zaman kaybı olduğunu...düşündün?" Cümlesinin arasında hafifçe öksürdü. Zaten oldukça yavaş konuşuyordu ama yine de zorlanıyor olmalıydı. Jongin onunla konuşmaktan ne kadar hoşlanmış da olsa çabucak uykuya dalmasını diledi.

"Karşılık beklediğinde bunun sevgi değil alışveriş olduğunu düşünüyorum." Sehun'un ona baktığının farkındaydı ama biraz utanmıştı, bu nedenle bakışlarını kitaptan kaldırmadı. "Öyle olacaksa, sevgiyi görmediğin anda sözde aşkından öldüğün insanı unutmaya mahkum oluyorsun." Cesaretini toplayıp bakışlarını kaldırdı ve Sehun'a baktı. Ne kadar utanırsa utansın dışarıya bunu yansıtmıyordu ve Hades'in oğlunun düşünceleri bunu kanıtlarcasına, ne kadar cesur göründüğü yönündeydi.

"Unutmak için sevmek olur mu hiç?" Ben seni unutmak için sevmedim. Bakışları aynı böyle diyordu, karanlıkta seçebildiği kadarını seçebilirdi ama Sehun.

"Sevginin gerçekten bu kadar kudretli bir duygu olduğunu mu düşünüyorsun?" Bunu alayla değil de, gerçekten de merakla sormuştu ki haklıydı da. Melezler zaten hayata ailelerinin yarısı kayıp başlarlardı. Dünyalı olan anneleri veya babaları da herzaman ilgili olmuyordu. Hele Jongin...Jongin'in annesi ölmüştü. Dünyada bir kardeşi yoktu, babasınıysa iki kere görmüştü sadece. Sevgiden öylesine mahrum büyümüştü ki, bu kavrama inanıyor olması bile şaşırtıcıydı aslında.

Ama kulübedeki kardeşleri vardı, özellikle Jongdae. Chanyeol vardı, Yixing vardı. Yine bir abi olarak gördüğü Junmyeon da onu seviyordu. Kyungsoo ve Minseok çok fazla meşgul olsa da varlardı ya...yeterliydi. Sevgisizlik önüne sunuldu diye öyle yaşamak gerekmiyordu demek ki.

"Elbette. Hangi duygu sevginin önüne geçebilir ki?"

"Nefret." Sehun hiç beklemeden cevapladı. Sesi bir bıçak gibi keskin çıkmıştı. "Biri seni seviyorum derken yalan söyleyebilir." Devam etmeden önce dinlendi birkaç saniye. Jongin onun böylesine ciddileşmesine şaşırmış, hatta biraz da irkilmişti. "Ama nefreti gizleyemezsin. Bu yüzden sevgiden çok daha güçlüdür."

Sarışın olan sevdiği çocuğun keskin yüz hatlarını izledi bir süre, ne cevap verse bilememişti. Sehun da cevap beklemiyordu zaten. Jongin'in içi çocuk dolup taşan kulübede nasıl sevgi gördüğünü ve haliyle buna değer verdiğini tahmin etmişti. Kendisinin tek kardeşi bile bulunmayan kulübesiyle kıyaslayınca ikisinin düşüncelerinin gece ve gündüz kadar zıt olması normaldi.

"Bu iki duyguyu kelimerle anlatmak etki etmiyor demek ki." Jongin geçen süre içinde bir şeyler söylemeye karar vermiş gibiydi. "Hissetmek lazım."

Hades'in oğlu ciddi ifadesini bu cümleyle kaybeder gibi oldu. Dudaklarında yeniden halsiz bir gülümseme belirmişti şimdi. "Hissettirecek biri lazım desene."

"Öyle olmalı." Jongin tatlı tatlı başıyla onaylanmıştı çocuğu. Sonrasında gelecek sorudan bi' haberdi ve hazırsız yakalanması işten bile olmadı.

"Peki sana kim hissettiriyor Apollon'un oğlu?"

---

bunu yazmak için o kadarrrrrr hevesliyim ki gerçekten:") lütfen görüşlerinizi bildirin♡

güneşin oğlu geceye tutulmuş] sekaiWhere stories live. Discover now