Hafif kızgınlıkla cümlemi tamamlasamda gülmeye devam ediyordu.

"Gülmesene. Çirkin de oluyorsun zaten gülerken."

Mert yüzünden gülüşünü sildikten sonra kısaca haklı olduğumdan bahsetti ve yürümeye devam ettik.

Haklı? Neye göre, kime göre?

"Mert nereye gidiyoruz?"

Metrodan indiğimizden beri nereye gittimizi ben bilmeden yürüyorduk. Belirli bir yer var mıydı gideceğimiz? Yoksa yok muydu bilmiyordum ama çokta uzaklaşmak istemiyordum.

Ne de olsa birkaç saat sonra o çocukla görüşüp sonrasında onunla konuşacaktım.

Hal ve davranışlarımla onu hayatıma kabul ettiğimi belli etsemde sadece davranışlarımla kalmasını istemiyordum.

Hissettirebildiğim kadar anlatacaktım da.

"Daha önce hastalığınla ilgili biriyle görüştün mü?"

Cevap verme gereksiniminde bulunmadan başımı olumsuz anlamda salladım.

Benimle ilgilenecek bir ailem dahi yoktu ki nasıl gidebilirdim ki?

Küçükken hep geri planda olurdum. İnsanlardan uzak olmamsa sebepsizce zaten annemin işine gelirdi. Bu yüzden sanırım hiç beni biriyle görüştürmeyi düşünmemişlerdi.
Ya da büyüdüğümde artık yalnız kalmaya bir şekilde hayatıma bu şekilde devam etmeye alışmıştım. Saatlerce birileriyle muhabbet etmeye alışkın olmadığım içinde gitmeyi hiç düşünmemiştim. Sonuçta kendimi biliyordum.

"Benim bir arkadaşım var ona gidip, görüşsek şimdi yanında ben de varken? Ne dersin?"

Mert belimdeki ellerini sıkılayıp, beni iyice kendine çekti.

Öyle biriydi ki söylediklerini hep hissettiriyordu ve bu onun her söylediğine inanmamı sağlıyordu. Yanımda olacağının garantisini kendisiyle sunuyordu.

Zifiri Adam güvenin ta kendisiydi.

"Mert ben yinede gitmek istemiyorum."

Ne de olsa alışmıştım böyle yaşamaya da.

"Sana ne demiştim? Artık seni anlayabiliyorum, bir şeyler söylemene gerek yok. İstiyorsun Kahküllü Kız."

Haklıydı. İstiyordum birileriyle görüşüp hastalığım hakkında bilgiler almak ama..

Aması yoktu aslında.

Bu hastalığa rağmen Mert'e nasıl alışabilmiştim? Onunla kısa sürede nasıl bu hale gelebildiğimizi merak ediyordum.

"Mesela ben bizim bu halde nasıl olabildiğimizi merak ediyorum Elvin."

Benim düşüncelerimi dışa vurduğunda ses çıkarmadım.

Arkamızda bıraktığımız yollardan sonra pembe bir binanın önünde durduk.

Zilin kenarındaki ufak, mavi tabelada 'Psikolog Adnan Güçlü' yazıyordu.
Mert hiç vakit kaybetmeden zile bastığında kapı açıldı ve içerideki asansöre bindik.

Zifiri CennetWhere stories live. Discover now