8. Bölüm

1K 71 18
                                    

''Gördün mü dini yalan sayanı? İşte odur yetimi itip kakan ve yoksula yedirmeyi özendirmeyen! Vay haline o namaz kılanların ki, onlar namazlarının özünden uzaktırlar. Onlar halka gösteriş yaparlar. Hayra da engel olurlar.''

Maûn Suresi

______________ _ _ _


Erkenden Kurban bayramınız mübarek olsun... Bir nebze hediye niyetine...

______________ _ _ _


Sena, zorla karısının elini tutmuş halde koltukta oturan süt abisine kaşlarını çattı. Hamile misafirden abisinin adını duyduğunda, sanki ayarlanmış gibi kapı zili çalmış ve Semih gelmişti. Şimdi, kadın şaşkın ve kırgın bakışlarla büyüğüne bakıyordu. Adam ise kocaman gülümsemeyle karşılık veriyordu. Zavallı karısı ise, kıpkırmızı olmuş halde yapabildiği kadar eşinden uzağa oturmuş, koltukta kaybolmak istercesine olduğu yere büzülmüştü. Elini kurtarma çabaları da başarısızdı.

Karı-koca, başkalarının yanında Semih'in gösterdiği yoğun sevgi olayı hakkında konuşma yapmışlar, yalnızca Sena'nın yanında tamamen rahat olma konusunda anlaşmaya varmışlardı. Diğerlerinin yanında fiziksel ya da sözlerle karısını utandırmayacaktı. Semih'e kalsa, her an ve her fırsatta karısını sarıp sarmalayıp aşırı sevgiye boğardı ama işte, sevdiği kadın ailesinden çok uzaktayken, onu birazcık da olsa üzmek istemiyordu.

Ev sahibi artık dayanamadı ve sorgulamaya başladı.

''Abi, bu- bu ne demek oluyor, Allah aşkına?''

''Gördün değil mi? Benim güzelim hamile ve yeğenin olacak. Onları üzmek istemezsin değil mi?''

Adam, hiç de vicdan azabı çekiyor gibi görünmüyordu. Öyle mutluydu ki, neredeyse Sena her şeyi boş verip yengesine sarılıp tebrik edecekti. Tabii ki bu kadar çabuk pes etmeyecekti, abisinin yaptığı affedilir ve akıl alır bir şey değildi.

''Hâlâ daha inanamıyorum abi ya. Sen ne zaman evlendin, nasıl bana söylemezsiniz? Hatta yeğenim olacakmış! Kendim gelmemiş olsam, bunlardan haberim dahi olmayacak! Ne zaman öğrenecektim, çocuk ayaklandığında mı, yoksa okula başladığında mı?!''

Sena, sesini yükselttiğinden dolayı gerçek endişeye kapılan hamile misafirine baktı. Kadıncağız süklüm püklüm olmuştu. Vicdanı sızladı. Onun hiçbir suçu yoktu ki. Kaldı ki, abi-kardeşin arasının ciddi şekilde bozulduğunu sanmış olmalıydı.

''Yenge, gözünü seveyim, koltukta küçücük kaldın. Ben sana kızmıyorum ki, abime kızıyorum. Hem sözüm olsun, ne kadar bağırıp çağırsam da, abimle küs ayrılmayacağız. Asma yüzünü. Hem abimi bi' haşlayayım, daha seninle tanışıp kaynaşacağız.''

Ev sahibinin sözleri öyle samimiydi ki, Avzem başını kaldırıp ona baktı. Semih söylediklerinde çok haklıydı. Onunla karşı karşıyayken huzursuz ya da utangaç hissetmiyordu. Bahsedilen abla-kız kardeş sevgisi bu olmalıydı. Yedi erkek kardeşi vardı, ailesindeki tek kız oydu. Gözleri sulanmadan edemedi. Hem ailesini özlediğinden, hem de Sena'dan gelen aile sevgisinden, birkaç yaş yanaklarından süzüldü.

Anında vücudunu saran büyük kolların sahibi, şefkat dolu sözleri sevdasından eksik etmedi.

''Güzelim benim... Çeşmeleri açtın yine... Kıyamam ki ben sana... O ay yüzünü kaldır da bi' bakayım sana. Koca göbüşünden rahat rahat sarılamıyorum ki...''

Sena, onların hayranlık verici sevgisinden dolayı mayışmış halde gülmeden edemedi. Avzem, kocasının göğsünde baştan aşağı kızardı. Utançla eşinden ayrıldı, Semih de kardeşinin gülüşlerine katıldı. İkilinin mutluluğu farklı sebepten olsa da, etkisi hamile kadının üzerinde birdi.

SenaWhere stories live. Discover now