💐Şüheda 11. bölüm 💐

166 10 0
                                    

Bu sabah gözlerimi çok zor açtım saate bakmak için telefonu elime almamla yataktan doğrulmam bir oldu nasıl uyuya kalmışım bu kadar saat 9 olmuş ve ben okula 1 saat geç kalmıştım. Hacer sultan beni neden okul için uyandırmadı acaba dedim içimden.

Bismillah dedim ve çıktım yataktan başımda şiddetli bir  ağrı tebelleş oldu. Açlık bende baş ağrısı yaptığına yordum baş ağrısını yemek yedikten sonra  geçerdi  herzaman. Banyoya girip sabah rutini haline getirdiğim ihtiyaçlarımın dışındaki banyo mu yapıp çıktım giyindim ve doğru Hacer sultan'ın yanına indim. Yemekhanedeydi kahvaltı saati 7,30 da başlar 8 de biterdi. Ben kahvaltıyı kaçırdığım için onlarda öğlen yemeği ile uğraşıyorlardı. Hacer annem  beni fark ederdi adım atmamdan tanırdı beni oysa bu sefer öyle olmadı neden bu kadar dalgındı ki beni ki herkesi okul için çağırırdı annem yaşının ilerlemiş olmasına şeker, tansiyon ve iltihaplı romatizması olmasına rağmen yine bizi çağırırdı kar kış dinlemezdi ki zaten Adana'da kar yağmazdı.

İki üç kere Hacer anne dedim duymadı. Yanındaki çalışan kadına kaş göz işareti yaptım bilmiyorum anlamında omuz silkti. Allah Allah dedim elimle omzunu dürtüp anne dedim sakin tutmaya çalıştığım sesimle. Hemen irkilip arkasını dönmesiyle göz göze geldik. Elimi uzatıp kalkması için yardım ettim buradan uzaklaşması lazım ve derdi neymiş öğrenmem lazım hemde acilen .

Annemi böyle görmeye hiç alışık değilim. Her ne olmuşsa iyi bir şey olmadığına eminim. Koluna girip bahçeye çıktık hiç konuşmadı derin derin nefes alıyordu sadece. Bahçedeki bir banka oturtup karşısına geçip diz çöküp gözlerine bakmamla göz pınarlarında biriken yaşlar ipi kopan inci kolyenin taneleri gibi tek tek akmaya başladı. O koca kadın karşımda hıçkırarak sarsılarak ağlayınca dayanamadım sarılıp bende ağlamaya başladım.

Hıçkırıkları hafifleyince abim dedi zorla. Daha çok ağlamaya başladı koca kadını ne hale getirmişti kocası ölünce evine almayan onu buraya mahkum eden abisi. En az bir yarım saat kadar ağladı içerden gidip su kolonya alıp geldim. Kolonyayı alırken içeceği suya 2 damla damlat kendine çabuk gelir demişti Ayşe abla.
Kolonyalı suyunu yarım bardakta olsa zorumla içirmiştim. Kolonyayı elinin ve ayağının bileğine döküp masaj yaparken ağlamaktan kısılan ve çatallaşan sesi ile konuşmaya başladı.

-"Abim Şüheda'm abim ölmüş bana sahip çıkmayan o adam ölmüş ölürken de evini benim üstüme bırakmış. Yıllarca kırıldığım için bir kere bile aramadığım abim akciğer kanserine yenik düşmüş. Kocamın ailesi abimi oğlunu öldürmekle tehdit ettikleri için beni evine almamış eziyet edip kovmuş. Hayatımın mahvolmasına ailemden uzak kalmama abime kırgın olduğumu bilerek ölmesi hep onun ailesinin suçuymuş."

Şüheda'm diyerek tekrar gözyaşlarına boğuldu. Şu son 45 50 dakika okadar kötü bir zaman dilimiydi ki arkamdaki Kaan'ın geldiğini bile bana sarılmasıyla fark ettim fark eder etmez kollarının arasından çıktım. Annemin koluna girip odasına götürmek birazcık da olsa uyuyarak acısı hafifletsin istedim. Son konuşmamızdan sonra birdaha konuşmadık sadece iç çekip ruhu çekilmiş gibi bakıyordu ve sessizce onu yönlendirmeme izin veriyordu. Yatağına yatırıp üstünü örtüp alnına öpücük koyup sesizce çıktık odadan.

Odadan çıkmamla kim ne der demeden Kaan'ın kollarının arasına sarsılarak ağlamaya başladım. Bizi kim görür derdini bile unuttum başımdaki ağrıyı bile, Kaan'ın neden buraya geldiğini bile sormayı akıl etmek bir kenarda dursun tek derdimin ağlamak olduğu dışında. Kollarının arasından çıktığımda kendimi odamda buldum. Ne zaman gelmiştik ki buraya ay ben onun kucağındamıydım. Ne ara almıştı kucağına beni iyiki kucaklayıp odama getirdi biri görse ne der demem de kolay kolay ama müdire hanım bir  görse güzel fırça (azar işitirdim) yerdim.

YENİDEN DİRİLİŞ ŞÜHEDA Where stories live. Discover now