"Galiba çoktan unutulmuşuz..."

Güney?

Hışımla dönüp ona baktım.

"Güney?"

***

Masada hiçbirimiz konuşamıyorduk. Ben daha beterdim. Kafamı kaldıramıyordum. Kaldırsam Güney'in bakışlarına yakalanıyordum.

Sümeyye kulağıma eğilip fısıldadı.

"Kızım bu Güney ne yapmış kendine? Eskisinden daha bir yakışıklı, daha bir havalı olmuş sanki değil mi?"deyince bacağını çimçikledim. Beni kışkırtmak için yapıyordu.

Sümeyye "Ayh!"diye hafif bir inilti çıkartınca masadakiler kıkırdadı. Ona gözlerimi belertip susmasını işaret ettim. Zaten çok utanıyordum.

"Ee neler yapıyorsun Güney anlatsana?"diye havayı dağıtmaya çalıştı Savaş. Güney her zamanki gibi bana bakarak konuştu.

"Ne olsun be kardeşim? Bildiğiniz gibi işte."deyip Savaş'ın omuzuna dokundu. "Hepinizi çok özledim."deyip bana doğru sırıttı. "Bazıları seni özlemese de sen özle yüreğim. Özlemek sevgidendir, demiş bir şair."deyip dirseklerini masaya dayadı.

Bizimkiler bana bakarak hep bir ağızdan "Ooo..."çekerken Güney yine sırıttı. Ben ise utanmaktan başımı kaldıramıyordum.

Ben evli bir kadındım. Güney'in duygularıyla oynayamazdım. Buna bir son vermeliydim.

"Bı-ben... Benim gitmem gerekiyor. Dersim var da. Tekrar hoşgeldin Güney."deyip kalktım.

"Sınıfımı veya bölümümü değiştirmedim Mucize."diye önüne bakarak konuştu.

"Efendim?"

"Diyorum ki aynı sınıftayız farkındaysan? O yüzden ben de seninle geleyim."

Ah! Ne salağım!

***

"Nasıl geçti tatilin?"

"Şey, normal işte. Bildiğin gibi."

Umut'lu geçti.

"Vefasızım diyorsun yani?"

Evet. Onlar beni hep arayıp sormalarına rağmen ben hiç arayıp sormadım. Gerçekten vefasızdım!

"Güney ben..."

"Ben de diyorum ki hiçbir kızın peşinden bu kadar koşturmadım. Sağ ol. Arada çok yoruyorsun..."

"Özür dilerim."

"Özrünü istemiyorum. Kalbimi daha fazla incitme yeterli bana. Arada da kontrol et olur mu?"

"Neyi?"

"Kalbimi. Yerinde mi veya dökülmüş mü diye arada bir bak."

"Güney biliyorsun. Ben hiçbir zaman sana umut vermedim. Senin kendi iyiliğin için en iyisi aramıza mesafe koymak-"

"Böyle bir şeyi aklından bile geçirme Mucize. Yeni gelmişken, kalbim seni daha yeni görüp canlanmışken beni tekrar öldürme ailem gibi!"deyip kırgın ve kızgın bakışlarla sınıfa girdiğimiz gibi ayrıldı. Yoluna Duygu çıksa da önemsemeyip onu kenara itti ve soğuk sesiyle beraber uzaklaştı. Ah ne yapacağım ben?

Zaten Güney'in yurtdışına çıkma sebebi ailesiydi. Nedenini bilmediğimiz bir şekilde zorla göndermişlerdi onu. Ailesiyle arası pek iyi değildi ve bunu sadece bize anlatırdı.

İlk derse girmeyen Güney, ikinci derse girmişti ancak Duygu'dan bir türlü kurtulamıyordu. Ben de gülmeden duramıyordum. Güney bana 'Hiç komik değil, gülme Mucize' diye baksa da Duygu'nun ona yaptığı cilveli hareketler herkesi gülmekten ödürürdü. Az önce ne kadar onu sinirlendirmiş ve kırmış olsam da Güney çabuk parlayıp çabuk sönen bir insandı.

"Güneeey? Bak, bugün senin için saçlarımın rengini değiştirdim. Beğendin mi?"deyip yamuk yumuk ağzıyla gri tonlarına boyattığı saçlarını gösterdi.

Güney Duygu'nun yanından kalkıp benim arkama oturdu. Yanıma erkek oturmadığımı iyi biliyordu.

"Üzgünüm Duygu ama ben Mucize'den başkasını beğenemiyorum. Bunu sana daha önce de söylemiştim."

Benim yanaklarım utançtan kızarırken Duygu da sinirden kızarmıştı. Çok şükür ki hoca geldi de Güney susmuştu. İyi olmuş muydu? Tabi ki hayır! Geçen seneden beri bana kafayı takan Ezgi hocaydı gelen.

Ezgi hoca okulun en genç ve en güzel hocası oluyordu. Güzelliğiyle okulda ün salmış güya ama ben hiç öyle düşünmüyordum. Bir insan ün salsa kalbinin güzelliğinden ün salar. Gelip geçici güzelliğiyle değil! Bana kafayı takmasının sebebi ise Güney'di. Onun da Güney'e ilgisi vardı. Her ne kadar bunu kendi ağzıyla söylemese de... Ve okuldaki herkes de bunu biliyordu. E tabi Güney ona bakmayınca bana musallat oluyordu.

"Günaydın arkadaşlar."

"Günaydın hocam."dedi sınıf hep bir ağızdan.

Yerlerimize oturmuşken Ezgi hoca gözleriyle amfiyi taradı. İstediğini bulunca başladı yapmacık tavırlara.

"Güney?"

"Efendim hocam?"

"Hoşgeldin. Duyduğuma göre yurtdışına çıkmışsın. Ah ah! Ben de çok istiyorum gitmeyi. Şöyle bir Paris gezisine hayatımın aşkıyla gitmek fena mı olurdu?"

Güney gülerek "Öyle hocam öyle."dedi.

Duygu sinir krizinden kudururken hepimiz gizli gizli kıkırdıyorduk. Güney bilerek hocayla böyle konuşuyordu. Herkes Güney'in açık sözlü ve komik olduğunu bilirdi.

Ezgi hoca kendisini aşıp Güney'in sırasına oturunca beş karış olan eteği oldu sıfır karış. O an nasıl sinirlendim anlatamam!

Bu kadın hiç utanmıyor muydu ya! Güney hariç tüm erkeklerin gözü düşecekti neredeyse! Peygamber Efendimiz (SAV) "Utanmayan dilediği şeyi yapsın."demiş. Ne kadar doğru demiş.

"Ee Güneyciğim anlatsana. Buldun mu kendine göre birilerini?"

Utanmadan herkesin gözünün önünde çocuğun içine düşecek resmen. Öğrencin o senin be!

Bu iğrenç sahneye daha fazla dayanamayıp çantamı kaptığım gibi amfiden tam çıkmak üzereydim ki Güney'in sesiyle kapı eşiğinde donup kaldım.

"Buldum hocam buldum. Öyle biri ki hayatıma en güzel Mucize'yi kattı..."

-Bölüm sonu-

ADI MUCİZE OLSUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin