╰☆☆ 6.ʙᴏʟᴜᴍ ☆☆╮

94 16 15
                                    

Önerilerinize her zaman açığım;

İyi okumalar :)

* * *

Eskiden gözlerimizi gerçekten kapatırsak ve açmazsak geçer her acılarımız sanardım.Böyle hissetmeyiz,histen geldiğine değil de görmelerimizden gelir diye düşünürdüm.Sanki birbirleri ile eş değer değillermiş gibi.Sanki hepsi bir bütün olup ruha işlemezmiş gibi.Sanki şu anlarıma kadar hiç acı yaşamamış ve en ufak şeyleri bile çok büyütmüşüm gibi..

Hah ne ironi ama!Şimdi ise görmek istiyorum herşeyi,bilmek istiyorum. Birisi bana yardım eli uzatsın da tümü ortaya bir çırpıda çıksın istiyorum.Çünkü her dakika yeni şeyler yaşanıyor,hiç mi oturup nefes alıp filmlerdeki gibi karşılıklı bol köpüklü kahvelerini yudumlamıyorlar?

Tek sorun ben miyim onlar için?Bu zamana kadar hiç mi mutluluğu,vicdanı tatmadılar?Sevgi sahiden neydi ya da hayaller sadece gelip geçici hevesler miydi onların gözünde?Beni üzdükten ve kalpleri soğuduktan sonra nasıl rutinlerine döneceklerdi?

Başımı ovalayıp duruyordum ve şuan her ne olursa olsun,içimde ki bu öfke,gergin,kırgın karmaşalarıma bir son vermeyi isteyip karşımda acı çekerek uzana Mert'e odaklanmalıydım.Doğru,bir de suçlusu olduğum bir adam vardı.Günahını alıp zedelediğim,kendi olmayan değerini istemeden de görmesine ön ayak olduğum..

Üzülmüştür değil mi amcası ona hunharca zarar verirken.Kim üzülmezdi ki sahiden?Canından kanından bir adam sana zarar veriyor.Tanımadığım bu aileden gelen zararlar bile incinmeme sebep olurken,Mert'in mutlu olmasını bekleyemezdim.

Aşağı da soramadan Berrin Hanım kolumdan tutup Mert'in odasına getirmişti bizi.Samimiyetle bana bakıp;"Birazdan anlatacağım,sabır eyle kızım." diyince susup sadece baş sallamakla yetinmiştim.

'Nasıl da güzeldi öyle'diye geçiremeden edemedim içimden.Anlık hissettiğim şefkat kol kanat olmuştu bana.Tekrar arsızca ümitlerim yeşermişti.Savaş'ın sadece 'umutlar kraliçesi' lafına istemeden de katılıyordum.

Öyleydim çünkü,gitmeyi isteyen birisinin umutları dışında başka ne ile işi olurdu ki?

Şimdi ise beni Mert ile odada bırakmıştı,ben ise kapının dibinde ayakta dikiliyordum,yaklaşmaya çekiniyordum..Hakkım mı vardı ki? Suçlusu ben değil miydim?Yüzümü eğip duruyordum öylece.Başka elimden ne gelirdi ki?

Kapı tıklatılınca,arkasından çekilip yana doğru geçtim.Ev de çok kişi yaşıyordu,lanet o adamın gelme ihtimali sardı bedenimi.Gelseydi ne yapardım ne tepki verirdim bilmiyorum.Yüzünü görmeye bile tahammülüm yoktu.Neyse ki bu karamsar fikirlerimden açılan kapının ardında ki yüzü görmem ile sıyrıldım.

Ev de ki yardımcılardan birisiydi gelen,"Aslı al bunu içinde gerekli herşey var ablacım."Kaşlarımı kaldırıp elime tutuşturduğu büyükçe olan çantaya bakıyordum. "Ama,ben yapamam ki.Bir hastaneye götürsek daha hijyenik olmaz mı?"Kaşlarını itiraz istemeyen biçimde çattı."Hadi dedim,ortalık karıştı."

Şaşkınca gözlerim açıldı,bedenimi ona doğru tam çevirdim;"Neden,ne oldu ki?"Zaten en son karışık değil miydi?Benim yüzümden olmuştu hemde. Dediklerinin duyulmasını istemezcesine önce etrafı kolaçan etti.Hiç kimsenin olmadığından emin olduktan sonra başında ki eşarbın ensesinden sarkan iki ucunu düzeltip yaklaştı;"Siz odaya çıktıktan sonra Berrin Hanım ortalığı birbirine kattı,Savaş Beyime tokat atmış."

Ağzımdan tutamadığım yüksek sesli bir nida firar etti;"Ne?"Kolumu cimcikledi sus dercesine ve devam etti anlatmaya;"Savaş Bey bir şey demeden çarptı kapıyı çıktı,peşinden de Haluk Bey gitti.Şimdi ise Berrin Hanım Esma Hanımın odasında.Bu yüzden sende gözüne gözükme sakın kimsenin,odada dur."

GÜNAH DEFTERİWhere stories live. Discover now