iki'

2.2K 359 145
                                    


"Ben geldim." diyerek sessiz odaya giriş yapmıştı genç oğlan. Elinde ki simiti masanın üzerine bırakmış ve aynı şekilde ceketini de çıkararak oturacağı sandalyeye asmıştı. Gözleri yatakta, günlerdir aynı pozisyonda oturan adama iliştiğinde, dalgın olmasını fırsat bilerek kendi ceketini dizlerine bırakmış, ve ayrılmadan önce  saçlarını okşamıştı.

"Bugün vaktimiz daha fazla." dedi buruk bir gülümseme yüzünde yer edinirken. "Bu yüzden bize simit aldım, sen seversin." derken elini poşete atarak simiti ellerine aldı ve ikiye bölerek bir parçasını masada onun tarafına bıraktı.

"Başlıyorum, yorulursan veya.." dedi ve eliyle burun kemerini sıkıp derince soludu.
"... istemezsen söyle.."

"Birbirlerine kavuştukları o geceden sonra, her gece birlikte sallanmaya başlamışlar. Hava karardığı an, esmer olan, çocuğu kapısından alır ve elini sıkıca tutarak parka götürürmüş. Önce onu sallar, sonra da kendi salıncağına binerek gülüşünü izlermiş. Mutlularmış. Aşkı hemen bulan ve kabul eden kalpleri heyecanla pır pır ederken, sevdiklerini söylemekten çekinmezlermiş. İlk görüşte aşkmış onlarınki. Esmer olan, bir gece vakti hüznün yer ettiği gözleriyle dışarda dolaşırken görmüş neşeli oğlanı. Gözleri dolmuş, dudakları titremiş, düşe kalka eve koşmuş hemen. Ama düştüğü yer soğuk asfalt değil, küçük bir çocukmuş. Uyuyan annesini bir çırpıda uyandırmış ve hıçkırarak ağlarken; "Melek.." demiş fısıltıyla, "..o bir melek."

"Annesi şaşırmış o an, göğsüne yaslanıp ağlayan oğlunu öperek sakinleştirmeye çalışmış. "Kanatları var anne." demiş esmer olan, kafasını kaldırarak. Kızarmış gözleri çok acıyormuş ama kalbi daha da çok. Annesi; "Oğlum, insanların kanatları olmaz." demiş ama esmer olan ona hayır diyerek; ellerini annesinin dudak çukurlarına koymuş. "Kanatları tam burada anne.." Tam o an gözünden bir kaç damla daha akarken, çocuğun hali düşmüş aklına.
"... Kanatları tam gülüşünde.."

Yatakta bir hareketlenme olduğunda sözünü kesti ve sakince o tarafa baktı. Az önce dizlerine bıraktığı ceketi üstüne giydiğini farkettiğinde gülümsedi genç oğlan.

"Esmer olan ilk o gece aşık olmuş ve hep izlemeye gelmiş sevdiğini. Belli etmemiş ama yanında çok heyecanlanıyormuş. O yüzdendir ki, konuşmaya başlasa ya aşkından ağlıyormuş yada şaşırıp gülüyormuş. Esmer için durumlar bu haldeyken, neşeli oğlan için de farklı değilmiş. Susmasını bile sevdiği bu çocuğun yanında olmadığı her an, salıncağa oturup ağlıyormuş o da, geldiği zaman ise konuşmak istiyor ama yapamıyormuş. Kimseye anlatmamış neşeli oğlan sevdiğini, söylememiş ama anlamış mor salıncak onu."

"Yine parkta buluştukları bir gün.." diyerek devam ederken, çalan telefonu dikkatini dağıtmıştı. Hızla elini cebine atıp, müziği susturdu ve telefonu da tamamen kapattı. Burası onunla yalnız olduğu tek yerdi, ve bunu da bozmak istemiyordu. Telefonu tekrar cebine koyduktan sonra, boğazını temizledi.
"...garipmiş neşeli oğlan."

"Her zaman gülen çocuk gitmiş, yerine dalgın gözleri olan ve titreyen biri gelmiş. Konuşmuyormuş, uzaklara bakıp duruyormuş sadece. Canını sıkmış bu durum esmerin, neyi olduğunu sorması gerekiyormuş normalde, fakat o sadece kollarını çocuğa dolayarak, güzel kokulu saçlarından bir öpücük çalmış. Bu onun istediğin zaman anlatacağını biliyorum, deme şekliymiş. Gülümsemiş neşeli oğlan, ama yanakları çoktan ıslanıyormuş. Küçük bir bebek misali sokulmuş esmerin göğsüne. Sıkıca sarılmış. Gözyaşları üstlerini, ama en çok yüreklerini ıslatırken; "Namjoon." demiş neşeli oğlan ağlaması yüzünden kısılan sesiyle. Esmer "Hm?" demiş saçlarını avuçları arasında usulca tarayarak.
"..Gitmeme asla izin verme." "

Genç oğlan burnunu çekerek, ağlamasını bastırmaya çalışmak için sessiz kaldı bir kaç saniye, bu sırada yataktaki adamı izliyordu, sadece dışarıya bakmasını ve dinliyor gibi gözüksede aslında dinlemediğini biliyordu. Fakat içinde ki bir ses ona anlatması gerektiğini söylüyor ve o da o sesi dinliyordu.

"Neşeli oğlanın konuşması üzerine, nefes dahi almadan; "Asla." demiş esmer. "Asla Hoseok." O gece vermişler sözlerini birbirlerine. Eve de gitmemişler, mor salıncakta uyumuşlar beraber. Ev önemli değilmiş onlar için, çünkü ikisi nerde olsa, orası evleri olurmuş. Ertesi gün zor bela ayrılmışlar, esmer evine adımlarken, iki adımda bir bakıyormuş sevdiğine, dön dese dönermiş hemen. Fakat neşeli oğlan bakmamış hiç arkasına, bakarsa gidemezmiş, gidemezse, sevdiği elinden gidermiş, biliyormuş bunu. Esmerin uzunca öptüğü gözleri incilerini dökerken, uzaktan gelen babasını gördüğü gibi silmiş elleriyle. Gülümsemeye çalışmış ama yangınlar varmış bu sefer dudaklarında."

"Babası onu kollarından tutup, eve götürürken, dayanamamış neşeli olan. Esmeri köşeyi döndüğü gibi, bırakmış kendini babasının ayak uçlarına. "Görmüyor musun?" demiş bağırarak. "Çok aşığım baba, bunu görmüyor musun?" Etraftaki herkes görürken acısını, babası görmemiş, tutmuş kaldırmış oğlunu. "Onun nasıl biri olduğunu bile bilmiyorsun. O iğrenç biri." demiş tıpkı oğlu gibi bağırarak. Fakat inanmamış neşeli oğlan, babasının uzak tutma çabasını anlamadığı gibi bunu da anlamamayı seçmiş. Eve vardığı gibi odasına koşmuş, yatağının üstüne otururken, gözü masaya takılmış. Hiç resmi yokmuş esmer olanla, fakat onu çizdiği bir çok resim varmış. Kağıtlardan birini kucağına alıp, yatağına kıvrılarak, çizdiği suratını öpmüş uzunca. "Gitmeme izin verme." diye tekrarlamış sessizce."

Vaktinin azalmaya başladığını farkettiğinde hiç durmadan anlatmaya devam etti genç oğlan.

"Akşam olup, buluşma vakitleri geldiğinde, esmer olan yine sevdiğinin kapısında, çıksın diye bekliyormuş. Dakikalar geçiyor fakat çıkmıyormuş kimse. Esmer dışarda sabırsızca beklerken, kilitli kapısını açmaya çalışıyormuş neşeli oğlan. Kapıya yumruklarını geçiriyormuş, bağırıyormuş, ama açmıyormuş babası. "Son bir kez." demiş neredeyse çığlık atarak. "Son kez göreyim esmeri'mi, n'olur baba." diye fısıldamış güçsüzce. Babası ona acıdığından mıdır bilinmez, açmış kapıyı. "Son bir kez." diye tekrarlamış oğlunun gözlerine sertçe bakarak. Sonra kapıdan geri çekilerek, oğlunun dışarıya koşmasını izlemiş. Neşeli olan kapıyı açtığı gibi karşısında sevdiğini gördüğünde bir hıçkırık kopmuş yüreğinden. Göğsüne hızla sarıldığında, derin derin solumuş. Kendine geldiği zaman, evin önünden bir kaç metre uzaklaşmışlar ve esmerine dönmüş neşeli oğlan. "Gidelim." demiş hiç tereddüt etmeden.
"..bizi kilitledikleri bu şehirden kaçalım bu gece."







Sizi seviyorum♡

mor salıncak' /namseokWhere stories live. Discover now