Deva...

8K 395 1K
                                    

"Deva... Deva...." Arkamdan seslenen bar tezgahının arkasındanki, mekanın barmeni olan Cahit abiye döndüm.

"Efendim abi?" Elinde tuttuğu tepsiyi bana doğru uzatarak, başını öne attı.

"Al bunları, masa 12'ye gidecek!" Bu batakhanede yüzüne gülümseyebildiğim insanlardan biridir o.

Biraz serseri olsada; şakaklarında biriken kar beyazı tutamları ve tepesinde oluşan kelliğin aksine ensesinde topladığı uzun saçıları vardı. Kırlaşan top sakalına rağmen uzun boyunun verdiği avantaj sayesinde gençlere taş çıkarırdı. Birde takıları vardı birbirinden bağımsız. Bu hâlleri bana saçma gelsede, kalbi muazzam bir adamdı.

"Tamam abi. Hemen!" Uzattığı tepsiyi aldım ve her müşterinin yanına giderken takındığım tavrımı yerleştirdim yüzüme. Ciddiyet!

"Buyrun siparişleriniz." Genç Zengin tayfasının siparişlerini masaya dizerken içlerinden biri kolumu kavradı. Buz kesen bedenim neye uğradığını şaşırırken; sarışın, kahve rengi gözlü çocuk kulağıma eğildi.

"Buyurmaz mısın güzellik? Gel masamızı şenlendir, yada istersen direkt kucağıma otur!" İçki kokan leş ağzından dökülen çöp kadar değersiz cümlelere tepkim sert oldu.

"Sen ne diyorsun be, terbiyesiz! Sen beni ne sandın?" Hala yılışık tavırlarına devam ettiler.

"Bak sen bide sinirli! Ne var kızım? Biz bilmiyor muyuz senin gibilerin ne mal olduğunu!" Elim havalanmak üzereydi ki; arkamda beliren cüsseli beden, bu ukalaya haddini bildirmek için yakasına yapıştı.

"Ne diyorsun lan sen, yavşak! Senin dalağını sikerim! Çabuk özür dile... Özür dile lan!" Sesi yüksek çalan müziği durdurmaya, herkesin bize dikkat kesilmesine neden oldu haykırış.

"Abi... Ama..." Karşısında yaprak gibi titreyen az önceki aslan yavrusu, kaçacak delik peşindeydi.

"Siktirtme lan abini! Çabuk Özür dile!" Ellerini havaya kaldırarak gözlerini üzerime dikti.

"Tamam... Tamam özür dilerim... Oldu mu?" Tuttuğu sarışın çocuğu kapıya doğru fırlattı ve diğerlerini de aynı sertlikle kovdu..

"Bir daha sizi bu çevrede görmeyeceğim, siktirin gidin buradan!" Yerden kalkan genç çocuk arkadaşları ile mekanı terk ettiler.

"İyi misin Deva? Sana bir şey yapmadılar değil mi?" Bozulan moralim yüzüme yansırken, sesimi kontrol etmeye çalıştım.

"Yapmadılar Ekrem bey ama ben hallederdim. Beni korumanıza ihtiyacım yok!" Ters çıkışım nedeniyle kırık kelimeler döküldü nefesinden.

"Bir teşekkür etsen yeter di aslında!" Başımı öne doğru eğdim ve geriye dönerek, gecenin kalanında garsonluk görevimi tamamlamak için çalıştım....

Ekrem bey benim patronum. 30' lu yaşların başında, kumral, yeşil suları andıran gözlere sahip, uzun boylu kendince görkemli bir adam. Ama benim için hiç bir zaman patrondan öteye geçmedi. Bana ilk geldiğim günlerden beri farklı davranırdı. Defalarca dile getirsede bana olan ilgisini, duymamazlıktan geldim hep. Burada olmak yeterince işkence zaten, birde onunla flört edecek değildim elbette.

Bütün gece tabanlarım çatlayana kadar binbir çeşit insana servis verdim. Sabaha karşı beş sularıydı. Mutfak bölümüne geçerek, kursağıma girecek bir lokmanın önüme konulmasını bekledim. Benim gibi dört kişi daha vardı garsonluk yapan ama onların durumu benden çok çok farklıydı.

Ben babam yüzünden buradaydım, onlar ise kendi çıkarları için. İçlerinde tek kız olmama rağmen beni kardeş gibi görüp bundan öteye geçmediler. Gerçi bunda Ekrem beyin payı yok değildi elbette.

Aynadaki BenWhere stories live. Discover now