(5.2)-Beşin adalet arayışı

Start from the beginning
                                    

Cenk benden daha aceleci davranarak Kerem'in yakasına yapıştı. "Kalk!" Kerem dizlerinin üstüne çöktüğünde elimdeki silaha baktım. Hiçbir zaman bu hale dönüşeceğimi hayal etmezdim. En kötüsü Toprak ile anlaşamayıp yollarımıza dost olarak devam edeceğimizi zannederdim. Şimdi ise elinde silah, gözlerinde nefret ve ruhunda bir azraille ortalarda dolanıyordum. Bunu bana yapanlara gün geçtikçe yaklaşıyordum üstelik. Ve şimdi içlerinden biri karşımdaydı.

"Beni tanıyor musun?" İfadesizce bu soruyu sorduğumda Kerem ağlamayı kesip başını bana çevirdi. Gözleri yüzümde gezinirken başını hızla iki yana salladı. "Şaşırtıcı," dedim. "Hayatını kararttığın birini tanıman gerekirdi." Yanımdan hiç ayırmadığım fotoğrafı çıkardım pantolonumun arka cebinden. Toprak ile olan fotoğrafımızı gözünün önünde tutarken Kerem yutkundu. "Ben, İdil. Belki Toprak bahsetmiştir." Gözlerimi kıstım. "Toprak'ı tanıyor olmalısın, Kerem. Değil mi?"

"B-ben," Kerem şaşkınca kekeledi. "Tanımıyorum."

Gözlerini kaçırarak bu yalanı söylediğinde Cenk'e umutsuzca baktım. Anladığı dilden konuşmak, içimde tutmak için kendimi zor zaptettiğim o nefreti haykırmak zorunda bırakıyordu beni. "Toprak'ı ölüme çağıranın sen olduğuna eminim oysa ben," dedim öfkeyle. Ayağımı kaldırıp ona sert bir tekme attım. Kerem yere düşerken içimdeki intikam hırsı katlanıyordu. Acımıyordum. Ne önümde ağlamasına ne de yalvarmasına aldırmıyordum. Ben de çok ağlamıştım. Toprak'ın ölmediğini birinden duymak, hayatımın zehrolmadığına inanmak için çok yalvarmıştım. "Konuşsana be adam!" Avazım çıktığı kadar bağırıp karnına bir tekme daha attığımda Cenk beni zor tuttu. Kollarında çırpınırken "Cenk bırak!" diye ona da çıkıştım. "Bırak da onu konuşturayım!"

"Tamam," dedi Cenk bana arkadan sarılarak. "İdil, sakin ol." Bana öğrettiği gibi derin nefesler aldı. "İradeni yenmeye çalış." Dediğini yaptım. Biraz daha sakin olduğumu anladığında Cenk beni bırakarak Kerem'in önüne gitti ve "Bak," dedi ona. "Derdimiz seni öldürmek falan değil ama konuşmayıp bizi buna mecbur bırakırsan inan bana seni," Çenesinin ucuyla beni gösterdi. "Onun elinden ben bile alamam."
Kerem başını salladığında Cenk onu da alarak barakadan uzaklaşmaya başladı. Peşlerinden giderken ruhumdaki sancı büyüdü.

Uzun süre antrenman yaptığım depoya geldiğimizde Cenk onu bir sandalyeye oturttu ve bağladı. Kerem korkudan hiçbir şey diyemiyordu. Ben de sakince kendime bir sandalye çektim ve oturdum. Bacaklarımı biraz aralık bırakmıştım. "Anlat," dedim silahı incelerken. "Bana Toprak hakkında bildiğin her şeyi anlatacaksın. Nasıl tanıştınız, ne zaman tanıştınız, neden ona yalan söyledin?.. Hepsini bilmek istiyorum. Tek bir yalanını yakalarsam kafanı dağıtmaktan çekinmem." Sesim buz gibiydi, bakışlarım gibi.

Kerem yutkunurken Cenk de sırtını duvara yaslayarak kollarını göğsünde birleştirdi. Sessizce bizi dinliyordu. Kerem birkaç bocalayıştan sonra "Ben," dedi. "Bağımlıyım abla."

"Senin ablan falan değilim!" Ürtpertici bir sakinlikle bunu söylediğimde Kerem başını eğdi.

"Mal almadan yaşayamazdım. Bir gün param bittiği için mal alamayıp sokak ortasında krize girdiğimde Toprak ağabey geldi yardımıma. Herkes beni aşağılarken o kaldırdı ve bir hastaneye götürdü. Masraflarımı o ödedi." Bir süre düşündü. "Nisanın başlarındaydık galiba. Sonra da benim peşimi bırakmadı. Bana istersem bu illetten kurtulabileceğimi, tertemiz bir sayfa açabileceğimi söylüyordu. Numarasını da vermişti, ne zaman ihtiyacım olsa onu aramamı istemişti." Çenemi sıktım. Toprak'ın gizli olmasını daha uygun bulduğu iyiliklerinden birinin sonunu yazdığına inanmak hala zordu.

"Sen de hadi onu bir satayım mı dedin?"

Alaylı sesimle hızla başını iki yana salladı. "Ben onun yalnızca ismini biliyordum ama Toprak ağabey evime uğramaya, beni teselli etmeye devam etti bir süre. Tek amacı beni bundan kurtarmaktı ve ben ona minnettardım." Üst dudağımı ağzımın içine yuvarladım. "Fakat sonra, bir gece kapım çalındı." Kerem ağlamaya başlamıştı tekrar. "Kafama silah dayadılar. Eğer Toprak ağabeyi arayıp hemen gelmesi için onu ikna edemezsem beni öldüreceklerini söylediler. Arasaydım da bana hayatımı kurtacak kadar çok para ve mal teklif ettiler. Şeytana uydum. Yemin ederim sonrasında çok pişman oldum ama o an mala çok ihtiyacım vardı."

İkinci TekilWhere stories live. Discover now