"Ne yapıyorsun sen burada?"Gelen soru üzerine gözlerini kapattı.Beynine binlerce tokmak inmişcesine etki bırakıyordu tüm sesler.En ufak bir çıtırtı bile.

"Seni çok mutlu edecek bir şey!"Dedi zor bulduğu sesiyle ve valize boş bakışlar atarak duygularını dinlemeyi tercih etti.Nasıl olsa gururu aylar önce kocası olacak bu adam yüzünde yerle bir olmuştu.Daha fazla ne kadar küçülebilir yada hor görünebilirdi ki.Zaten takati de yoktu aklındakileri uygulamaya.Bu eyleminden vazgeçerek tutunduğu diğer çekmecelerden destek alarak yürümeye başladı.Etraf  deli gibi dönüyordu. 

"Neyin var senin?"Aygen ikinci bir darbeyi andıran o tok sese karşılık tekrar acı ile inleyip olduğu yere çöktü.Ellerini kulaklarına kapatıp kocasının bulanık silüetine odaklanmaya çalıştı.

"Sus Lütfen soru sorma sus...sus..."Tek yapabildiği yalvararak sessizliğin onu kollarının arasına almasını istemekti.

*********************************

Kolunda hissettiği keskin acı ile gözlerini araladığında tek görebildiği zifiri karanlığın görüş alanını kısıtlamasıydı.Başının ağrısı oldukça hafiflemiş sadece bıraktığı boşluk hissi onun algı gücüne engel oluyordu.Düşündü.Bu yatağa nasıl geldiğini hatırlamaya çalıştı.En son giysi odasının önünde kocasını susturmaya çalışıyordu ve bayılmadan önce kedisini yakalamış olmasıydı.Hepsi bundan ibaretti.Aygen toparlanıp şifonyerin üzerindeki lambaya uzanırken duyduğu sesle irkildi. 

"Bence serumun bitene kadar o kolunu çok fazla oynatma."Karanlıkta kendisini göremese de sesin geldiği yöne doğru bakışlarını çevirdi. 

"İnan ilgine karşılık gözlerim yaşardı.Tüm bu yaşadıklarımın sorumlusu sen değilmişsin gibi üstüne birde canımın acısını önemsiyor gibi konuşman sence de komik değil mi?"

"Önemlisin?"

"Ne saçmalıyorsun sen?"Deyip duyduklarının ne anlama geldiğini anlamaya çalışıyordu.

"Oğlum için onun mutluluğunu görmek adına benim için artık önemlisin."

"Ne o konuştuğunu görmek tüm öfkeni aldı mı?Şimdi iyi bir babaymış gibi mi görünüp bana iyi mi davranacaksın?"

"Hiç bilmediğin şeyler üzerine ne de güzel laflar bunlar."

"Tıpkı senin yaptığın gibi bende sadece buz dağının görünen kısmına bakıyorum."

"Yiğit benim çocuğum canımdan kanımdan.Kızgınlığım ona değil kendime.Elimden bir şey gelmeyişi ve yaptığım hatanın büyük kısmını yüklenip o küçük yüreğinde sessizce acı çekmesine.Ben onu değil bu zamana kadar kendimi cezalandırdım."Dediğinde kocasının ilk kez onunla böyle konuşmasına şaşırmıştı.Ama daha fazla bir şey hissetmedi.Üzüntü,acıma,merhamet zerresini barındırmıyordu yüreği...Onun tek düşüncesi bundan sonra Yiğit'e ne olacağıydı.

"Yinede ona böyle davranmaya hakkın yoktu.O daha küçücük bir çocuk senin ne duygular içerisinde olduğundan bi haber.İstediği ufak bir ilgi ve kocaman bir sevgi..."Deyip sessizliğe büründüğünde karşısındaki adamın ayak sesleri artık daha yakınında duyuluyordu.

"O benim çocuğum ve sürekli sevmediğimi ima edip durmayı kes!"

"Ne kadar peki?Yeni aldığın oyuncağı ile ayda bir saat geçirecek kadar mı seviyor,vakit ayırmayı tercih ediyorsun?Yapma güldürme beni sen çocuğunu tanımıyorsun bile.Mesela aldığın o tren setinin şimdiden oyuncak sepetinin dibini boyladığını biliyor musun?Oğlun arabalardan hoşlanır bu aralarda ise teknelere merak saldı.Sevdiği renk ne biliyor musun peki her ne kadar odasını maviye boyatsan da kırmızı evet kırmızıyı seviyor.Ya yapmaktan en çok hoşlandığı şey..."Aygen yanıt gelmeyince devam etti.

Hüzün Kokulu Papatyaحيث تعيش القصص. اكتشف الآن