"Hayır, cidden." Ellerimi öne savurup kendimi savundum. "İnanılmazsın. Eğer göründüğünün dörtte biri kadar iyi görünseydim muhtemelen bir ajansa baş vururdum." Dolaba yaslandığımda uzun bacaklarıyla birkaç adımda önümde bitiverdi. Aynadaki yansımada ikimizin yan profilleri oldukça uyumlu görünüyordu.

Ellerini saçlarıma atarak parmaklarını kahverengi tutamlara geçirdiğinde gözlerimi kapattım.

Aklımdaki isim, kalbimdeki sesi. Harry diyordu bana.

Harry.

"Biliyor musun Louis, seninle bugünlere geleceğimizi hiç düşünmüyordum." Zayn itiraf ettiğinde başımı sallayarak ona katıldım çünkü benden haz etmeyen oydu. Kabul ediyorum bu birazcık karşılıklıydı ama en azından onu çekici bulduğumu tüm okul biliyordu. "Şimdiyse insanlar bizi sevgili zannediyor."

Evet, bu baloya adım attığımız andan beri böyle olacaktı. Bu sebeple bütün gece ikimizden biri bir başkasıyla görülmemeliydi. Neyse ki sahte erkek arkadaşım yanıyordu. Başka bir çekicilik aramak zorunda değildim kimseden.

"Bu gece farklı bir şey yapmak istiyorum."

Ağzımdan çıktığı an Zayn'in ela gözleri parladı ve kaşları yukarı kalktı. Tıraşsız yüzünde kısa sakallarıyla ne kadar yakışıklı olduğunu düşünmekten kendimi alamadım, "Ne gibi?" diye sordu.

"Bilmiyorum ki," omuz silkerek kollarımı bağladım. "Klasik bir Noel balosu olmasını istemiyorum."

Bir süre düşündükten sonra elini belime koyarak beni kendine çekti. Uçurtmanın rüzgâra kapıldığı gibi hayat ona doğru beni itip duruyordu. Peki ya o uçurtmayı gökyüzüne bırakan çocuk? Onun o tatlı yeşil gözlerini nasıl değişebilirdim bir çift başka göze? "Eğlenceli bir ortam istiyorsan halledebilirim..."

Başımı iki yana sallayarak karşı çıktığımda şaşkınlığı devam etti. "İçip göt baş dağıtmak istemiyorum. Farklı bir şey istiyorum, Zayn. Farklı bir şey."

"Oh Louis, hep böyle bir adamsın öyle değil mi?" Zayn beni kolları arasına alarak saçlarımı okşadı. "Tamam, sana farklı bir şey sunacağım."

"Teşekkürler," diye fısıldadım.

Kolları arasından çekilen kişi olarak balo salonuna gitmek için kapıya doğru yürürken Zayn hâlâ orada durmuş dikiliyordu.

"Hadi gelsene," dediğimde hevesle yanıma gelip yüzüme bakmayı sürdürdü.

"Bak orada ne var!" diye kapının üstünü işaret edince kafamı kaldırdım ki Zayn'in popoma bir şaplak yapıştırmasıyla yerimde zıplamam bir oldu. O ise tatmin olmuş, çıkan sese memnuniyetle gülümseyerek kapıyı açıp kaçarken, bağırdım:

"AH ZAYN MALIK SENİ OROSPU ÇOCUĞU!"

*

Balo salonuna girdiğimiz an o doksanlı yıllara ait gençlik filmlerinde olduğu gibi anlam veremediğim bir şekilde tüm gözler Zayn ve bana döndü, müzik hızlandı ve ışıklar spot hâlinde bizim yüzümüzün ortasında belirdi. Neyiz biz, porno yıldızı mı diye düşünmeden edemedim.

Zayn bir Versace modeli gibi insanlara bakışlar atarak merdivenlerden inip salonun damalı zeminine ulaştı. Ben merdivenlerden inerken elini uzatıp bana sevimli bir centilmenlik etti ve hoparlörlerin yanındaki masada yiyecek alan Liam ve Niall'ı bulabilmek için renkleri değişen ışıklarda gözlerimi kısarak etrafa bakındım. Yaramaz gözlerim bu noktada bir adet Gucci takım elbisesine bakmadan da edemedi. Fakat o, burada değildi.

İkisi de takımları içinde yuvarlak servis masalarının önünde duruyorlardı. Kokteylleri cam bardakta yarımdı ve Niall bizi beklemeden pastaya önden girişmişti. Onlarla hızlıca sarıldığımızda Zayn yanıma geçti.

one step closerWhere stories live. Discover now