Bölüm 12

262 30 20
                                    

Peter, telefonunu çantasının gözüne tıkıştırırken geminin içinde kendisine seslenen Yondu'nun sesini takip ederek onu bir dolu uzaylı güruhunun ortasında buldu. Kafasındaki yüzgeci olmasaydı onu görebileceğinden emin değildi ama Yondu'yu bulmuştu en nihayetinde.

Yağmacıların arasından sıvışarak Yondu'nun dibine girdi ve "Bana sesleniyordun sanırım!" dedi, sesi son derece yüksekti ve Yondu'nun kulakları hassastı. Peter ise bağırmıştı.

Yondu hızla dönerek Peter'ı yakalamaya çalıştığında, Peter hemen eğilmiş ve Yondu'nun pençelerinden kaçmıştı. Keyifle gülümseyerek elinde Yondu'nun okunu döndürmeye başlamıştı. Yondu ise kaşları kalkık bir şekilde Peter'a gülümsemeye başlamıştı.

Bu gülümseme hayra alamet değildi ama Peter kendinden ödün vermeksizin, "Bu iş karşılığında senden ufacık bir şey istiyorum Yondu..." dedi.

Yondu'nun çevresindekiler homurdanırken, "Merak etmeyin, paranızda gözüm yok onlardan zaten kırpıyorum," diyerek keyifle sırıtmaya devam etti. Ne vardı yani? Kimse Peter'a bu yaptığı için kızamazdı çünkü buradaki herkes yağmacılığın en ince ayrıntılarını bizzat kendileri öğretmişti Peter'a.

"Ne istiyorsun?" diye sordu Yondu, aynı zamanda ıslık çalarak, Peter'ın elinde döndürdüğü oku kendine çağırdı ve arkasında kırmızı bir iz bırakan ok Peter'ın başının üstünde dönmeye başladı.

Peter'ın gülümseyişi gerginliğini taşırken, "Biliyorsun Yondu... Bugüne kadar senden neredeyse hiçbir şey istemedim..." dedi, aslında isteyeceği şey kendisi için de zor bir şeydi ama yapacaktı. İçinden bir ses yapması gerektiğini söylüyordu.

"Ne isteyeceğini söyle artık Peter..."

"Bir gün, birkaç günlüğüne dünyaya dönmek istiyorum!"

Peter bir anda bağırarak isteğini dile getirmiş bunu yaparken de başını öne eğmişti. Hareketlerinin kasıntı oluşu, Peter'ın hiç sergilemediği bir haldi. Yondu'nun kaşları hafifçe çatılırken, "Buraya geldiğimizde, hiç dönmek istemediğini söylemiştin?" dedi aynı zamanda Peter'a yaklaşıp elini onun omzuna koymuştu.

Onu yanında sürüklerken diğer yağmacılardan uzaklaşıyorlardı.

"Biliyorum, aslında gitmek istemiyorum da. Dünyanın benim gözümde hiç iyi anılara ev sahipliği yapmadığını biliyorum. Sen de biliyorsun... Sadece, büyük bir pişmanlığım var ve evren bana pişmanlığımı düzeltebilmem için bir şans verdi," diyerek başını kaldırdı Peter ve Yondu'ya baktı.

Yondu'nun hafifçe gülümsediğini fark edince, kendisi de gülümsedi.

"Elini tutmak istediğin kişi kim?" diye sordu Yondu, sesi muziplik içeriyordu. Peter kahkaha atarken konuştu. "Hep, eğer annemin elini tutsaydım biraz daha yaşayabilir miydi diye düşündüm. Bu benim en büyük pişmanlığım oldu, elini tutmalıydım. Şimdi... Ne kadar mutlu anılara sahip olursa olsun günün sonunda kendini mutsuz eden birisiyle tanıştım ve o kişinin pişmanlığımı alıp götüreceğini hissediyorum. Yani bilirsin, evrende gerçekleşen her şey bir kadere bağlı ve benim de kaderimde birinin elini tutmak var... Belki de o biri, Tony'dir..."

"Hımm... Geçen gün şu zımbırtını öttüren çocuk mu?"

"Evet, o..." Peter bir kez daha şapşal şapşal sırıttı.

"O zaman bu işi başar Peter, yeteneklerini görelim," diyerek Peter'ın omuzunu patpatladı Yondu ve yürümeye devam etti. Peter ise derin bir nefes alarak odasından silahını ve hava botlarını almaya koştu.

Kıskıskıs
Sizce Peter görevi başarıyla tamamlar mı yoksa başarısız mı olur? :3

Hikayemi Öğreneceksin | starkquill✅Onde histórias criam vida. Descubra agora