İKİNCİ BÖLÜM: "PES ETMEK İLE KAYBETMEK"

En başından başla
                                    

"Kendinden çok emindi," lacivert gözleri dna raporunu tekrardan okudu. İçten içe Bayan Moo'nun yapıp yapamayacağını yeniden sorguluyordu. Aklına giren tilkilerin kuyrukları şimdi dört bir yandaydı. Onlarından ucundan yakalamalı, kendini tatmin etmeden emin olmamalıydı. "Dna raporunu yüzlerce kez inceledim Erona. Bunu kabullenmeliyiz." Marweti bu davanın kapanmasını istiyordu. "Dediklerinde haklısın." Erona'nın gözleri geçen tüm yıllara rağmen iyi görüyordu ve hata payı yoktu. İçine çöreklenen o hissin karşılığı neydi? Bir tereddüt kıvılcımı neden yüreğinin ortasına çöreklenmiş, gırtlağını sıkmaktaydı?

Cevabını veremiyor, bu da onu çileden çıkartıyordu. Zihnini tazelemesi gerektiğini düşündü. Bu ona belki iyi gelebilirdi. "Bayan Moo'nun sorgusuna ben girmek istiyorum." Marweti, Erona'nın yanındaki bulutüse oturdu. Geceden kalma işkolik bedeni tutulmuştu. Dişlerini sıkmış, canını yakan o hafif sızının bedenini terk etmesi için birkaç saniye beklemişti. "Ona karşı en iyi ben objektif olabilirim." Marweti'nin kişiselliği ön plana çıkarmasından çekiniyordu, kendisinin yapmasının daha uygun olacağını düşündü. Zihni onunla birlikte oynayan kukla gibiydi Erona'nın. Bedeni başkası tarafından yürütülüyor, zihni kendisinde kalıyordu.

O esnada Bayan Moo Sironiler tarafından zorlukla büro binasından çıkartılmıştı. Kızıl gözleri sinirden gerilmiş, göz çukurcuklarındaki damarlar genişlemişti. Gözleri az kalsın dolacaktı fakat kendisini tutmak için çok çabaladı. "Sakin kalmalıyım," mırıltısını duyan iki sironi umursamadan onları uçan bir bulutüse bindirdi. Tüye benzer bu bulutüs çok ince ve küçük görünse de on bir kişiyi rahatlıkla himayesine almıştı. "Gidebiliriz." Şef Sironi, bulut kümesi Bulutüse emrettiği saniyede bulutüs mesajı almış, gökyüzünü ısıtan ve ışıklandıran yıldızların o bereketli kızıllığında yolculuğunu gerçekleştirmeye başlamıştı.

"Bayan Moo, bedeninizde bir hasar ya da zorlanma yok değil mi?" Aralarındaki en iri olan sironi Bayan Moo'nun bedenini rahatsızlık verici bir şekilde süzdü. "Hayır, yok ayrıca o iğneleyici gözlerinizi üzerimden çekin." Küçük gözlerini tenine gömmek ister gibi sıkı sıkıya büzdü, "lütfen." Dişlerini sıkmış, bedenindeki gergin ateşi kelimelerine dökmemek için parmaklarını sıkıştırarak elini yumruk haline getirmişti. Yanan avucunu hissettiğinde hızla kendisini bu hareketten alı koydu. Sinirini sonra çıkarması gerektiğini düşündü. Daha sonra, belki de çok daha sonra bu sinirinin icabına bakabilirdi. Bayan Moo'nun çıkıştığı sironi başını sallamış, tek bir kelime dahi etmeden, kafasını havada gittikçe yükselmeye başlayan bulutüse yöneltmişti. Bayan Moo'nun çok kaba biri olduğunu düşünmeden de edememişti.

Bulutüs gökyüzünde o kadar çok yükselmişti ki, bazı ince bulutçukların nem tanelerinin üzerine yapıştığını hissetti, Moo. Ne zaman sahip olduğu bulutüse binse hep bundan şikayetçi olurdu. Her şeyden önce bu cinayet davasından nasıl sıyrılacağını düşünmeliydi. Dna denilen o kanıtın nasıl oraya bırakıldığını bilmiyordu. Unnoya dokunmuş olmalıydı fakat nasıl? Çıldırmaktan bitap düşecekti. Bulutüs, hava trafiğinin ışıklarında durduğunda arkada, kendilerinden çok uzakta fısıldanan bir kaç ses duydu. Kaşlarını hafifçe büzerek kulaklarını dört açtı. Belki kendisiyle ilgili olabilirdi.

"Gerçekten bu kadar kötü bir cinayeti nasıl işleyebilir. Üstelik bir kadını on altı parçaya bölmek..." Kendisine bakıldığını hissetse de o, dikkatini dağıtmak istemedi. İçinde sivrilttiği bir bıçak vardı. O bıçağın körelen ucunun sivrilmeye başladığını, sonra da git gide tenine saplandığını fark etti. Kadın parçalara ayrılmış. Bu kelimeler zinciri zihninin fakir ve boş odalarının içinde yankı yapmıştı. "Ne yapmış ki?" Meraklı bir fısıltının bu kadar işine yarayacağını bilmezdi, Moo. "Ortalığı karıştırmak için kurbanın oyulmuş gözlerinin içine şarap doldurmuş. Şarabın özellikle seçildiğini, nadir bulunan eski bir mahzenden çıkarıldığını tespit ettiler." Bu da neydi böyle? Kendisi zekiydi fakat böylesine bir şuursuzluğu yapacak kadar zeki değildi.

BAYAN MOO: KATİLİN PEŞİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin