Onu üzerimden ittirmeye çalıştım. Geniş gövdesinde yakışıklı suratı omzuma dayanmış, uzun kirpiklerinin altından bana bakıyordu. "Kes şunu! Zayn'le eski sevgili misiniz?"

Birden kafasını kaldırıp kaşlarını çatarak diklendi. "Bu ne saçma bir soru böyle? Tabii ki hayır!"

İçimden gizlice bir rahatlama nefesini dışarı bıraksam da havalı görünmeye çalışarak saçımla oynadım. Sessizlik aramızda bir yılan gibi kıvrılıverdi birden.

"Harry," dedim bakışlarımı kaçırarak. "Ben bu okuldan gitmek için her şeyi yaparım."

Kırgınlığı gözlerinden kitap gibi okuyabilmek canımı yaktı.

"Madem istiyorsun, durma öyleyse."

"Bana yardım et," dedim ellerini tutarak. "Şu zamana kadar bana hep yardım ettin. Bu gece bile ettin. Ondan önce ettin, her zaman. Son kez bana yardım et Harry."

Kaşları mümkünmüş gibi iyice çatıldığında parmaklarını saçları arasından geçirip ayağa fırladı. Hızına karşı korksam da yüksek sesiyle kendime gelmiştim. "Gitmeni istemiyorum, Louis. Sana yardım etmemi nasıl bekleyebilirsin?" Odanın içinde volta atmaya başladığında kucağıma bir yastık çektim. "Yıllardır bu mülkte babamın yadigârını yaşatmak için annem ve ben didinip durduk. Gemma'nın umurunda olmadı, hep yalnız başımaydım. Koşup oynamak, yaramazlık yapmak yerine piyano çalar, ders çalışır ve kitap okurdum. Beni senin gibi serbest bırakmazlardı; yaşıtlarımla dolu olan bir okulda arkadaş edinemiyordum. Bir gün blu çağıma eriştiğim günlerde annemin ofisinde bir ailenin gelişine tanık oldum. Galiba on dört yaşındaydım. Tüm bu çılgınlık hâli işte o zaman başladı.

"Elizabeth Delacour, nam-ı diğer Zayn'in velayetini alan kadın. Fransız bir tanrıça gibi ofisin ortasında oturuyordu. Yanında ise Zayn vardı. O zamanlar dövmeleri yoktu. Sessiz sakin ve pısırık bir çocuktu. Daha ilk dakikadan annem bizi bahçede oynamamız için odadan gönderdi. Zayn benden iki yaş sekiz ay kadar küçüktü. İlk defa bir arkadaşım olmasına çok sevinmiştim. Çünkü Zayn Fransa'da oturan arkadaşlarını bırakıp buraya gelmişti. O da yalnızdı ve bir süre öyle olacak gibiydi. Kısa sürede okula başladı, Bayan Delacour ise hâlâ bir genç kız olarak benim şuan bulunduğum konumda müzik öğretmeni olarak staja başladı. Onunla müzik yapmaktan hoşlanmaya başladım. Bilirsin sosyal anlamda sosyete arasına girmek hariç ilişkiler konusunda her bakımdan yetersiz bir çocuk olarak, ergenlik ve geri dönülmez bir hata sonucu bir gün onu öpmeye kalktım. Beni geri itip kaçarken yaptığıma pişman olmuştum bile; bana bu nimetleri veren o tatlı genç kadını öpmüştüm sonuçta. Bayan Delacour o zamandan beri benim yanıma gelmekten çekinmeye başladı, bir şekilde hep benden kaçıyordu. Aradan zaman geçtikçe büyüdüm fakat içimde hâlâ ona karşı bir arzu taşıyordum. Bir akşam müzik odasında bu arzunun karşılıksız kalmadığını anladım. Böylece benden yaşça büyük hoş bir kadın sevgilim olmuştu. Zayn'le beraber şimdi kaldığımız odada kalıyorduk. Senin yatağında uyuyordum, hayaller kuruyordum. Müzik yapma fikri ilk kez o zaman aklıma geldi. Bunu Zayn'le paylaştığımda çok mutlu olmuştu. Ama vakit akarken Zayn değişmeye başladı. Elizabeth'i benden kıskanıyordu çünkü onun sahip olabileceği tek aile oydu. Böylece bizim onsuz geçirdiğimiz vakitlerde bizi gözlemeye başlamış. Bir gün bizi yakaladı. Kontrol belki Elizabeth'te olduğundan korktu ve onu durdurmaya fırsatımız olmadan anneme haber verdi. Böylece Elizabeth'i götürdüler. Zayn beni koruduğunu düşünerek ailesini yok etmişti ama beni koruduğuna inanmıştı! Onu yüzüstü bırakamazdım. Kaybettiği ailesi olmak zorundaydım. Bir elim hep onun elinde durmaya başladı fakat ilişkimiz zamanla koptu. O sınıfta kaldı ben ise üst üste sınıf atladım. Annem o saçma disiplin kuralını ortaya attı. Zayn'le artık pek konuşmuyoruz bile. Ve ben yeniden yalnızım Louis..."

one step closerWhere stories live. Discover now