*14*

13K 629 46
                                    

Çağrı'dan

"Where were you, Çağrı?"

Turne işlerimi yöneten, beni turneye götüren şirketin tanıdığım en yetkili kişisi konuşup son iki saattir nerde olduğumu, nasıl hayran saldırısına uğramadığımı sormaya ara vermezken birkaç geçiştirici cevap verip otel odamın önüne dolan, çok büyük bir ihtimalle ortadan kaybolduğum iki saat sırasında nerde olduğumu bulmak için beni turneye götüren şirketin buraya topladığı kalabalığı umursamadan odama girerek kapıyı kapattım.

Arkamdan söyleneceklerini ve bana tahammül etmek zorunda oldukları için küfredip ünlüleri asla anlamayacaklarını söyleyeceklerini biliyordum ama bu umrumda değildi.

Biraz kafamı toplamaya ihtiyacım vardı ve bu süreçte yalnız kalmak istemiştim.

Dün, Papatya'nın doğum günüydü ve ben yanında olamamıştım.

Liseye başladığımızdan beri hiçbir doğum gününü bensiz geçirmemişti ama şu an buna mecburdu ve ne kadar üzüldüğünü düşündükçe göğsümde bir daralma hissediyordum.

Solmasın diye her şeyi yapacağım papatyanın yapraklarının döküldüğünü de hissediyordum.

Evet, hayallerimi gerçekleştirdiğim için mutluydum. Bunu inkar edemezdim, tıpkı konserlerimde insanların şarkılarım için çığlık çığlığa olduklarını gördüğümde aldığım hazzı inkar edemeyeceğim gibi.

Ama geride bıraktıklarımı düşününce de üzülmekten alamıyordum kendimi. Benim için sınavları erkenden yapan öğretmenlerim sayesinde iki aydır turnedeydim ve bu turne üç ay daha sürecekti büyük bir ihtimalle.

İki ay dayanamamışken üç ay daha nasıl dayanacaktım, bilmiyordum.

Telefonumu bıraktığım yerden alıp hızlıca galerime girip Papatya'nın çektiğim ilk fotoğrafını açtım. Bugünü hatırlıyordum.

Gerçi, ben Papatya'yla geçirdiğim her bir saniyeyi hatırlıyordum.

Papatya'ya aşık olduğumu kabullenemediğim günlerden biriydi. Enes ve İlkay sevgili olalı yaklaşık bir ay olmuşken biz Papatya'yla birbirimize aşık olduğumuzu kabul dahi edememiştik.

"Nerde bu kızlar?"

Cem bahçede dolaşıp İlkay ve Papatya'yı ararken yorulup mırıldandığında umursamazca "Bankta oturuyorlar." deyip Enes ve Cem'in bana öldürücü bakışlar atmasına sebep oldum.

"Madem yerlerini biliyordun; neden bize bahçeyi turlattırdın, oğlum?"

Enes gözlerini devirerek konuştuğunda tekrar omuz silkip İlkay ve Papatya'nın yanına yürüyen Cem'in peşinden ilerledim. Bu aralar kafam çok dağınıktı.

Hepsi, gözleri gözlerimin önünden gitmeyen Papatya yüzündendi.

"Ne yapıyorsunuz burda, hanımlar?"

Cem her zamanki neşeli tavrıyla kızlara geldiğimizi belli ederken İlkay irkilip konuşmayı bırakarak Cem'e baktı. Cem, onun irkilişine gülerken İlkay derin bir nefes alıp başını iki yana salladı.

"Senden adam olmaz, Cem."

Cem elini kalbine götürüp "Kırdın beni." dediğinde İlkay gözlerini devirip oturduğu bankta arkasına yaslandı. Biz de onların oturduğu bankın hemen dibindeki diğer banka oturduğumuzda -Enes elbette bizi satıp sevgilisinin olduğu banka, onun yanına oturmuştu- aramızda kısa süreli bir sessizlik oluşmuştu.

Papatya'nın Çağrısı | TextingWo Geschichten leben. Entdecke jetzt