17.Bölüm : Aptal Ege ve Aptal İzmir.

318K 16.9K 17.5K
                                    


Selamlarrr^^

Yukarıdaki müziği açalım, karanlık bir odaya geçelim ve bölümü öyle okuyalım. İyi okumalar :') 


Kar giderek şiddetini arttırıyor, atlar sabit bir şekilde durdukları için hastalanmaya başlıyor, küçük kızın durumu ise daha kötüye gidiyormuş

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kar giderek şiddetini arttırıyor, atlar sabit bir şekilde durdukları için hastalanmaya başlıyor, küçük kızın durumu ise daha kötüye gidiyormuş. Babası çaresizce küçük kızın başında beklerken şövalye etrafta geziniyor ve yardım edebilecek birini arıyormuş. Şövalye, dağın ağaçlık tarafından aşağıda kalan uzaktaki köye seslenmeye çalışırken çadırdan küçük kızın babasının acı dolu sesi duyulmuş, ''Şövalye! Yetiş! Kızım ölüyor!'' Babası küçük kızı kucaklayıp dağ bayır koşamayacak kadar güçsüz, zayıf ve hastaymış. Şövalye çadıra koştuğu gibi küçük kızı kucaklamış ve dağın yokuşundan aşağı bir kaya bir düşe koşmaya başlamış. Şövalye hayatında ilk kez kendini bu kadar korku içinde hissediyormuş. Onlarca savaş görmüş, yüzlerce kılıç darbesi almış ama korkuyu ilk kez burada, küçük kız kollarında can çekişirken tatmıştı.


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



17.Bölüm : Aptal Ege ve Aptal İzmir.
*İnanabiliyor musun, sen geldin...*


Kuzey'le ayrıldığımızdan beri Ege'nin telefonunu arıyorum. Fakat telefonu saatlerdir kapalı. Önce eve dönüp orada olup olmadığını kontrol ettim, yoktu. Gidebileceğini düşündüğüm her yeri tek tek gezdim, onu hiçbir yerde göremedim. Kalbim bir kuş gibi çırpınıyordu içimde, sanki daha yeni gelmişti ama yine gidecek gibiydi... Sanki onu yine kaybedecek ve yine aylarca görmeyecek gibi hissediyordum. Bedenim tir tir titriyor, yüzüm alev alev yanıyordu. Akşama kadar sokaklarda dolaştım, onu her yerde aradım. Tüm ev eşyası satan mağazalara tek tek girdim, oysa Ege'den bir iz yoktu. Defalarca eve geri döndüm, kapısına vurdum. Defalarca telefonunu aradım.

"Allah'ım yardım et..." diyordum içten içe, sanki küçük çocuğumu piknikte kaybetmişim gibi dört dönüyordum koca şehirde. Akşama doğru şiddetli bir yağmur bastırınca kendimi binamıza atmak zorunda kaldım. Annem ve babam iki saat önce arayıp çok işleri olduğunu ve eve gece on ikiden önce gelemeyeceklerini haber vermişlerdi.

Sıfır KilometreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin