Patronumun benden bir cevap beklediğini fark ettiğimde kişisel tahlillerimi bir kenara atıp boğazımı temizleyerek "Kusura bakmayın Özgür Bey," dedim. "Bir daha olmaz." Ona neden geciktiğime dair bir şeyler söyleyecek gücü kendimde bulamamıştım.

"Pekala," dedi ve kenara çekildi. "Kolay gelsin." Kapıdan geçecekken seslendi. "Ve İdil; Anıl birkaç arkadaşıyla buraya geliyor, onlarla bizzat ilgilenmeni istiyorum."

"Merak etmeyin." diye kafamı salladım. Gürültüye doğru ilerleyip barın arkasına geçtiğimde bardakları silen Ufuk ile kesişti bakışlarımız. Müziği bastırmaya çalışarak "Benim yüzümden yoğun olmalısın," dedim.

Ufuk gülümseyerek başını iki yana salladı. "Sorun değil, idare edebildim." Sildiği bardağı bıraktı ve bana döndü. "Hatta tam zamanında geldin, denebilir. Anıl ağabey birazdan arkadaşlarıyla geliyormuş, hem müşteriler hem onlarla ilgilenmek daha zor olurdu." Bana göz kırptı. Ona tebessüm ederek bar taburesine oturan müşteriye döndüm ve ona ne içmek istediğini sordum. Karşımdaki genç kadın birkaç saniye düşünüp bir tekila istediğinde kaşlarım havalansa da dediğini yaptım. İçkisini verdiğim kadın tabureden kalkıp dans edenlerin arasına katıldığında yanağımın içini dişleyerek gittikçe kalabalıklaşan topluluğa baktım.

Hayatım boyunca herkes gibi benim de hayallerim olmuştu. Çoğunu gerçekleştirememiştim belki ama beni var eden parçalarımdan birinin bu hayalleri gerçekleştirme umudu olduğunu da yadsıyamazdım. Dudağımı dilimle ıslatıp işimi yaparken aklımdan sayısız fikir geçti.

Eskişehir'de, iyi bir üniversitede okuyordum. Çocukluğumdan beri hayata dair meraklarım olduğu için felsefe bölümünü seçmiş ve çevremdeki birçok kişiye göre boş bir mesleğe yönelmiştim. Fakat ben okuduğum bölümü para kazanmaktan ziyade bilgi edinmek amacıyla seçtiğimden bu benim için pek sorun teşkil etmiyordu. Henüz ikinci sınıf olsam da bana şimdiden bir şeyler kattığını çekinmeden söyleyebilirdim. Pek arkadaşım yoktu, dürüst olmak gerekirse Ufuk ve gündüzleri bazen selamlaşmaktan öteye gitmediğim Esra haricinde hiç arkadaşım yoktu. Temel ihtiyaçlarımla meşgul olduğumdan buna pek gereksinim de duymamıştım doğrusu. Okulda bir hayalet gibi sessiz olurdum genelde. Derslere girer, notları tutar ve elimden geldiğince kimseyle göz teması kurmadan amfiyi terk ederdim. Buna hocalarım ve sınıf arkadaşlarım başta olmak üzere herkes alışmıştı. Gerçi kimsenin de ben avazım çıktığı kadar bağırsam dahi kafasını çevirip bana boş bir bakış atmaktan başka yapacağı bir şey yoktu. Sanırım insanlar başkalarına kör olmaktan gayet memnunlardı ve ben de onlarla üç maymunu oynayarak devam etmekte sorun yaşamıyordum.

Beni diğerlerinden farklı kılan bir yönüm yoktu. Herkes gibi, sıradan biriydim. Belki bir parça eksiktim hepsi buydu. İyi bir ailemin olmaması, beni geriye itiyordu belki de. Aslında ölmemişlerdi ve gayet sağlıklıydılar. Sadece bundan seneler önce boşanmış ve ortada kalan çocuklarını umursamadan ikisi de yollarına bakmıştı. Yani beni terk etmişler, bir daha arayıp sormamışlardı. Bense bir yurda verilmiş, on sekizimi doldurduğumda da kapı dışarı edilmiştim. Neyse ki o dönemde bu şehirdeki bir üniversiteyi tutturmuş ve buradaki öğrenci yurdunda kalmayı başarmıştım. Fakat talih benden yana olmadığını yüzüme vurmuştu. Kaldığım yerin masrafını çıkaracak para bulmak için çalışmak zorunda kalmıştım. Bu benim için dert değildi esasında ama kazandığım para bana yetmediğinden geceleri de çalışabileceğim başka bir iş bulmuş, yurda giriş kurallarını tümüyle ihlal ettiğim için de oradan ayrılmak zorunda kalmıştım.

Şimdilerde ucuz bir pansiyonda kalıyordum. Leş gibi bir yerdi ama param yalnızca oraya yetiyordu. Bir gece beni kaldığım yere bırakan Anıl ağabey bunu anladığında bana iyi bir yer ayarlayabileceğini ve parayı dert etmememi söylemişti ve ben her zamanki tavrımı ortaya koyup idare edebileceğimi zırvalamıştım. Karakterim kadar sağlam olduğuna inandığım gururum buna müsaade etmemişti. Kimsenin yardımını alamazdım. Hele ki öz ailem benden vazgeçmişken hiçbir bağımın olmadığı insanlara yük olmayı kabullenmektense ölmeyi yeğleyeceğim bir inada sahipken, asla olmazdı.

İkinci TekilWhere stories live. Discover now