Düşman-Dostlar

En başından başla
                                    

Herkesin hala aynı bakışı attığına emindim. Fakat bu sefer gözlerimizdeki korku çoğalmıştı. Bu adam neyden bahsediyordu? Neden birbirimizi öldürelim? Belki de dalga geçiyordur diye düşünmeden edemedim. Hem zaten böyle saçma bir şey gerçek olsa bu şekilde hızlıca söylemezdi. O sırada yanımda duran bir kız cırtlak bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

''Sen ciddi misin? Biz salak mıyız birbirimizi öldürelim? Burada kimse kimseyi öldürmez. Çıkar hemen bizi buradan!''

Kız tahminen 1.75 vardı. Upuzun sarı dalgalı saçları ve kocaman mavi gözleri vardı. Çok güzel yüz hatları, minicik bir burnu vardı. Bu kızı gazetede görmüştüm. Daha yeni çıktı. Liseler arası güzellik yarışması birincisiydi. Adı yanlış hatırlamıyorsam Erin'di. Egoist ve bilmiş bir tavrı vardı.

''Bana inanmıyor musun?'' diye sordu müdür yamuk bir gülüş yaparken. Elini yavaş yavaş arkasına doğru götürüyordu. Erin bu soruya cevap olarak kollarını birleştirdi ve kafasını dik tutarak, onaylar bir şekilde aşağı yukarı salladı.

''Bana inanmamanın cezası bu!'' dedi müdür ve arkasında bir silah çıkarttı Erin'in tam karnına hedef aldı. Erin'in gözlerinden korktuğu okunuyordu fakat vuracağına inanmayıp hala dik durmaya çalışıyordu. Kimse hiçbir şey diyemedi ve müdür tetiği çekti.

Bir saniye içinde her şey altüst oldu. Erin yerde idi ve kurşunun girdiği yerden bolca kan akıyordu. Bazıları ağzından küçük bir çığlık kaçırdı bazıları ise küfretti. Fakat herkes hemen sustu. Kız zorlukla nefes alıyordu ve bir süre sonra nefes almayı kesti. Erin ölmüştü. Kız gözlerimin önünde ölmüştü!

Müdür tekrar konuşmaya başladı.

'' Dediklerimde tamamen ciddiyim. Bu sırada burada istediğiniz her şey var spa, yüzme havuzu, resim atölyesi, müzik sınıfı vb. Kızlar yatakhanesi üst kat sağda, erkeklerinki ise bu katta sağ tarafta. Birbirinizle tanışırsınız siz. Ben gidiyorum.'' dedi ve biz hiçbir şey diyemeden gitti.

Etrafta bir sessizlik hakimdi. Fırtına öncesi sessizliği andırıyordu bu. Öldürmek ne demek ya? Ben kimseyi ne öldürürüm ne de yardımcı olurum öldürülmesine. Fakat ya beni öldürmeye kalkarlarsa? Yok canım buradaki kimse yapmaz onu tahminimce. Her şey çok hızlı gelişmedi mi? Ne de olsa yarım saat önce okula giriş yaptım. Ben olanlara hala anlam veremezken karşımda duran uzun kahverengi saçlı, mavi gözlü, esmer güzeli bir kız elleriyle kulaklarını kapatıp yere çöktü ve ağlamaya başladı.

'' Ne yapacağız biz böyle? Ben ölmek de öldürmek de istemiyorum!'' Etraftan bağrışmalar yükseldi. Kimse, kimsenin ne dediğini anlamıyordu. Herkes kendince birini suçluyor ve ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Kızın yanına gittim. Ellerimle saçlarını okşayıp onu sakinleştirmeye çalışıyordum. Kendim bile sakinleşemezken insanlara yardım etmeye çalışıyordum. Fakat sakin olmam lazımdı. Bunu halledecektik. Her ne kadar sözlerime inanmasam da diğerlerini susturmak için bir şeyler demem gerekiyordu.

''Hey! Sakin olmalıyız. Bir düşünelim şimdi. Burada gruplar olarak ayrılıp bir açık kapı ya da cam arayalım. Belki unuttuğu bir yer vardır? Hani en azından bir şey yapmamaktan daha iyidir. Bu arada ben Victoria.''

Yanımdaki kız ağlamasını azalttı ve titrek bir sesle kendini tanıştırdı. ''Ben Marie. İdol gibi bir şeyim. Yani her türlü müzik aletini çalabilirim. Hem sesim hem de dans yeteneğim çok iyi.''

Karşımdaki çocuk konuşmaya başladı. Sarı saçları vardı ve uzun boyluydu. Çok havalı görünüyordu ve baya da yakışıklıydı. Zengin olduğu da belliydi ne yalan söyleyeyim...

Sırlar OkuluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin