Demirci Kawa: Bedel

90 10 0
                                    

8.BÖLÜM

Turtan saraydaki işlerini bitirdikten sonra biraz dinlenmek için odasına doğru yürüdü. Koridorda Haddon ile karşılaştı. Haddon onun gerçek niyetini ögrenmek için geçerken ona yer vermedi. Bunu gören başvezir Turtan bu saygısızlığı kabul etmeyerek sert bir şekilde çıkıştı ve Haddon'u çok sert bir dille azarladı. Haddon'da altta kalmamak için tepki verip, yoluna devam etti.

Turtan, Haddon'un bu tavrını anlayamamış, onu Serdol'a şikayet etmeye karar vermişti.

Haddon'da artık emindi. Ukad'ın söyledikleri tamamıyla gerçekti. Turtan'ın bu davranışları kabul edilemezdi. Olayı anlatmak için Serdol'un yanına gitmeye karar verdi.

Haddon, Serdol'un yanına vardıktan sonra olanları tek tek ona anlattı. Turtan'ın bu davranışları Serdol'u da hiddetlendirmişti. Sonuçta Haddon, onun sağ koluydu. Haddon'a yapılan saygısızlık ona da yapılmıştı. Artık Serdol'da Ukad'ın söylediklerine hak vermeye başlamış, Turtan'dan gelecek herhangi bir saldırıya karşı gardını almaya karar vermişti.

Ukad söyledikleriyle umduğundan fazlasını bulmuş, Turtan'ın sonunu hazırlamaya başlamıştı.

***

Ukad her zaman ki gibi kralın yarası için merhemi hazırlarken, gelen beyinlerin içinde bir kuzu tüyü olduğunu fark etti. Büyük şaşkına uğradı. Ne yapacağını bilemedi. Demek ki halk uzun zamandır kralı ve onu kandırmıştı. Bunu fark etmediği için kendine çok kızdı. Yoksa onun hekimliği kuzu ve insan beynini ayıracak nitelikte değil miydi? Şimdi ne yapmalıydı? Krala bunu bildirmeli miydi? İyice düşünmeden hiç birşey yapmak istemedi.

Turtan'ın eline koz vermek istemiyordu, bu yüzden kraldan hiç birşey saklamaması gerekiyordu. Durumu krala bildirmek için yola koyuldu.

***

Turtan, Serdol'un yanına geldiğinde onu başıyla selamladı. Serdol'da onu selamladı. Turtan, Haddon'la aralarında geçen olayı Serdol'a aktararak, Haddon'un bu tavrını Serdol'a sordu:

- "Haddon'un bu tavrı kabul edilemez, neden böyle bir davranışta bulunma gereği duydu ki? Kraldan sonra saraydaki en yetkili isim benim. Bu saygısızlık bana olduğu kadar, krala karşı da büyük bir saygısızlıktır. Bu durumu krala bildirmediğim için oldukça şanslı."

Serdol, Turan'ın bu çıkışını konumunu büyütmek olarak nitelendirdiği için sert bir cevap verdi:

- "Haddon'da benim yardımcım. Her ne olursa olsun ona hakaret etmeye kimsenin hakkı yok. Ona yapılan saygısızlık bana yapılmıştır. Sen kendi işini yapacaksın, bizde kendi işimize bakacağız. Durumu krala rapor etmen gerekiyorsa bir saniye bile bekleme. Kral gizli işlerden pek hoşlanmaz" Dedi.

Serdol'dan bu tepkiyi beklemeyen Turtan, çok kızdı ve odayı hızlı bir şekilde terk etti.

***

Kralın huzuruna gelen Ukad saygıyla eğilerek, durumu krala anlattı. Kral çok sinirlendi:

- "Bu durumu yeni anlayacak kadar aptal mısın? Senin iyi bir hekim olduğunu sanıyordum. Daha bir insanın beyni ile bir kuzununkini ayırt edemiyorsun" dedi zalim kral.

- "Efendim kuzu beyni insan beynine göre daha sıvı haldedir. Bu sadece kuzu beyni olamaz. Halk, büyük ihtimalle kuzunun beynini bir çocuğunkiyle karıştırmış" diyerek kendini savundu Ukad.

- "Bana derhal Serdol'u ve Turtan'ı çağırın" dedi kral, ve Ukad'ı huzurundan kovdu.

Ukad, kralın huzurundan kovulmuştu. Bu durum onu derinden üzmüş, koltuğunun sallandığını anlamıştı. Şimdiye kadar hep kendini vazgeçilmez olarak görüyordu ve vazgeçilmez olmak için türlü oyunlar oynuyordu, ama şimdi durumlar çok karmaşık hale gelmişti.

***

Serdol kralın huzuruna çıktığında, Turtan'da ordaydı. Başta Turtan'ın onu şikayet ettiğini sandı ama kralın konuşmalarından sonra durumu anladı.

Zalim kral, ikisinede durumu kızgın bir şekilde anlattı. Bundan sonra çocukların sarayda kesilmesi emrini verdi. Bugünkü çocuklarında derhal köyden getirilmesi için Serdol'a emir verdi.

Serdol gittikten sonra Turtan'la bu konuyu görüştü. Bundan sonra çocukların kesiminden, merhem yapılmasına kadar ki işlerden Turtan'ı görevlendirdi. Bu karar, artık Ukad'a da yeterince güvenmediğinin göstergesiydi.

***

Serdol, köye askerleriyle vardığında hemen sıranın kimde olduğunu öğrendi. Sıra Kawa'nın oğlu Rızgar'da ve başka bir masum ailenin çocuğundaydı. Serdol askerlerine çocukların getirilme emrini verdi.

Diğer çocuk ailesinden zorla koparılarak alındı. Ama Kawa ve oğlu Rızgar, evde değildi. Kawa, oğlunu demir ocağına götürmüştü. Gılyaz köyün arkasından demir ocağına doğru koştu.

Demir ocağına geldiğinde, Serdol'un görevlendirdiği atlı askerler çoktan demir ocağına varmışlardı. Kawa, oğlunu vermemek için direndi. Kura da kurtulma şansı olan oğlunun şimdi hiç yaşama şansı kalmamıştı. Gılyaz da gelince askerlerin üstüne saldırdı. Askerler tarafından itilerek yere düşen Gılyaz'ı, Brusk ayağa kaldırdı.

Durumun çıkmaza girdiğini gören Kawa, oğlunu teslim etmek için askerlerden biraz süre istedi. Askerlerde onay verince, oğluyla vedalaşması için Rızgar'ı Gılyaz'ın kucağına verdi. Oğlusunu doyasıya öpüp, koklayan Gılyaz, askerlere zalim krala ve Kawa'ya hakaret dolu sözler söyledi. Kawa, hıçkıraklarla ağlayan eşi Gılyaz'dan oğlunu, zorlada olsa çekip aldı. Bunu yapmak zorundaydı. Aksi taktirde hepsi ölecekti.

Brusk'a Gılyaz'ı eve götürmesini söyledi. Kardeşi ve eşi eve doğru yol aldıktan sonra, askerlerden en azından oğluna, kalenin girişine kadar eşlik etmek için izin istedi. Askerler izin verince oğlunu kucağına alarak saraya doğru yol aldılar. Rızgar'da artık ne olduğunu anlamış, hıçkırıklar içinde babasına sorular soruyordu, annesini istiyordu.

Kawa ise sadece son anlarında oğlunun kokusunu içine çekip onu doyasıya kucaklıyordu.

Kalenin girişine vardıklarında oğlunu doyasıya öpüp ondan af diledi:

- "Beni affet oğlum" dedi.

Ağlayan oğluna kulak asmadan askerlere teslim eden Kawa, arkasını dönüp hızlıca yürümeye başladı. Oğlunun "baba beni bırakma" haykırışlarını duyunca durdu. Gözündeki yaş şimdi göğsünü ıslatıyordu. Ama arkasını bile bakmadan yoluna devam etti...

⭕⭕⭕

DEMİRCİ KAWA (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now