krallıklar

41 0 0
                                    

birinci krallık, Ionia.
Ionia doğal büyünün hüküm sürdüğü, bakir güzelliğiyle göreni kendine hayran bırakan bir diyar. Devasa kıta-adaya dağılmış yerleşim yerlerinde yaşayan sakinleri; dünyayla uyum ve denge içinde yaşamayı arzulayan ve maneviyata önem veren insanlar. Ionia'nın dört bir yanındaki sayısız kardeşlik ve tarikatın her biri kendi (ve genellikle de çatışan) ideallerinin yolunda ilerliyor. Kendi kendine yeterek ve içine kapanık şekilde yaşayan Ionia, yüzyıllar boyunca Runeterra'yı kasıp kavuran savaşlarda tarafsız kalmayı başarmıştı; ta ki Noxus'un işgaline uğrayana kadar. Noxusluların işgalinin ardından Ionia'nın yönetimini elinde bulunan tarikat görevden alınmış, onun yerine ise gaddar bir hükümet getirilmişti. Yeni hükümet, Ionia'nın barış ortamını bozmuş; diğer ülkelere karşı olan tutumunu değiştirmiş ve iç politikasında temelli değişiklikler yapmıştı. Artık Ionia'nın iç yapısında oldukça acımasız bir piramit oluşturulmuş, insanlar halk, soylular ve kraliyet olarak üçe bölünmüştü. Dünyayı saran köle ticareti elbette buraya da vurmuş, buranın köleleri genelde Soylu ailelere satılmaktaydı.

ikinci krallık, Noxus.

Noxus, yüreklere dehşet salan namıyla güçlü bir imparatorluk. Noxus denince sınırlarının dışında yaşayanların aklına zalim, topraklarını genişletme ateşiyle yanıp tutuşan, tehditkâr bir ülke geliyor; oysa savaşçı kabuğunun ötesine bakıldığında, halkının güçlü yanlarının ve yeteneklerinin hürmet gördüğü, son derece kapsamlı bir toplum yapısı gözler önüne seriliyor. Noxus'lular, şimdilerde imparatorluklarının merkezinde yer alan kadim şehri ele geçirmeden önce vahşi bir yağmacılık kültürüyle yaşıyordu. Şehri aldıktan sonra dört bir yandan yükselen tehditlere, savaşı düşmanlarının ayağına götürerek karşılık verdiler ve zamanla sınırlarını genişlettikçe genişlettiler. Bu mücadele, Noxus'luları güce her şeyden çok değer veren, gururlu bir halka dönüştürdü; gücün nasıl ortaya çıktığınınsa pek önemi yoktu. Artık Noxus'ta sosyal statüsü, geçmişi, vatanı veya servetine bakılmaksızın herkes ama herkes kudretli ve saygın bir konuma erişebiliyor. Bu yüzden sosyal statü farklılıkları ve sınıf piramitleri, zayıf ve güçlü olarak ayrılmış durumda. Köle ticareti, genelde zayıf, yerel halktan; güçlü, askerler ve kraliyet ailelerine yapılmakta. Köleler çoğunlukla asker olarak eğitilmekte, ciddi zulümler görmekte.

üçüncü krallık, piltover.

Piltover gelişimin dur durak bilmediği, her an büyüyen ve itibarı her gün biraz daha artan bir şehir. Runeterra'nın kültürel başkenti sayılan şehirde sanat, zanaatkârlık, ticaret ve ilericilik; etle tırnak gibi bir arada yaşıyor. Şehir gücünü askeri kuvvetten değil, ticaret ve ileri görüşlülük çarklarının tıkır tıkır işlemesinden alıyor. Yükselen yamaçlara kurulu Piltover, okyanusa tepeden bakıyor; devasa deniz kapılarından geçen gemiler, buraya dünyanın dört bir yanından mallar getiriyor. Şehrin akıl almaz bir ivmeyle büyümesinin altında, bu maddi zenginlik yatıyor. Piltover, eskiden beri servetler kazandıran ve hayallerin gerçek olduğu bir şehir olarak kendini yeniden keşif ve inşa etmesiyle ünlü. Çiçeği burnunda tacir zümresi, akıl almaz girişimlerle gelişime fon sağlıyor; büyük sanatsal projelere, akla hayale gelmez bilimsel araştırmalarına ve iktidarlarına adanmış mimari abidelere destek veriyor. Gelişen bilim ilmine ilgi duyup şehre akın eden mucitler sayesinde, Piltover dünyanın en becerikli zanaatkârları için her geçen gün daha büyük bir cazibe merkezine dönüşüyor. Ancak her ülkede olduğu gibi, Piltover'ın da bu bilimsel servete ulaşabilmek için verdiği kanlı bir bedel var.
İnsan deneyleri.
Piltover'daki köle ticareri genelde insan deneyleri üstüne kurulmakta, ülkenin sosyal yapısına da halk, bilim insanları/mucitler/zanaatkarlar ve kraliyet ailesi oluşturmakta.

RUNETERRA RPG Where stories live. Discover now