Bölüm -1

57 3 1
                                    

Medya Marissa ve Josh :*

Okulun ilk günü karmaşanın içinde önümü zor görüyordum. Daha 2. senem olmasına rağmen şu okuldan kurtulmak istiyordum. Aslında sorunum okul değildi. Geçen sene ki -eski- yakışıklı erkek arkadaşımın beni aldatmasına rağmen çabuk toparlanmıştım. İyi arkadaşlara sahiptim. Ama sadece bir tanesi gerçek arkadaşımdı aslında. Beth. 1. Sınıfta ilk gün üstüne meyve suyu döktüğüm günden beri en yakın arkadaşlarız. Sonunda kalabalığın içinden sıyrılıp dolabımı yönelmiştim ki Beth'in bana seslenişini duydum. "Sonunda duyabildin. 1 saattir arkandan bağırıyorum." Bir yandan konuşurken bir yandan o sıcak gülüşüyle gülümsüyordu. "Sen bu kalabalığı görmüyorsun herhalde. Kendimi New York'un kalabalık caddelerinde geziyor gibi hissettim." Bu söylediğime ikimizde gülmüştük. "Hadi kantine çıkalım seninle dedikodu yapmayı çok özledim." Beraber kalabalığın ortasında ilerleyerek merdivenlere ulaştık. 2 kat çıktıktan sonra kantine ulaştık. "Bak ortada ki masa boş gibi duruyor. Oraya geçelim." Beth'in konuşmasıyla oraya doğru ilerlemeye başladık. Çantamı bırakmamla büyük bir rahatlama hissederek kendimi sandalyeye attım. "Anlat bakalım, tüm yaz ne yaptın?" Sorum üzerine Beth tatilde yaptığı herşeyi detayına kadar 15 dakikada anlattı. Ya da ben sadece 15 dakikasını dinledim. Okula tam olarak yarım saat önce gelmeye alışık olmadığım için uykumu da alamamıştım. Tam

gözlerim kapanmaya başlamıştı ki Beth'in "Hey sen beni dinliyor musun?" sorusu üzerine kendime geldim. "Tabiki de dinliyorum." diyerek gülümsemeye çalıştım. "Zaten bitti. Sıra sende, senin tatilin nasıldı, Josh'la nasılsınız?" Josh'ın ismini duyunca rahatsız oluyordum. Onu hala her gördüğümde heyecanlandığım yalan değildi ama şu an beni aldattığı kızla 5. aylarında olmaları beni rahatsız eden şeylerden biriydi. Onların ikisini her koridorda, kantinde yada başka bir yerde gördüğümde aklıma o gece geliyordu. "Josh biteli aylar oldu bunu sende biliyorsun. O ve sürtük sevgilisi mutlular ve umarım hep öyle kalırlar." Beth bana bir şey söylemek istiyor ama söyleyemiyor gibi bir hale büründü. "Noluyor? Çıkar ağzındaki baklayı." Demem üzerine anlatmaya başladı. "Geçen hafta Dean ve ben sinemadayken Josh ve Lola arkamızdaki sıraya oturdular. Biliyorsun Josh ve Dean yakın arkadaşlar. Film arasındayken ben tuvalete gittim. Tam çıkarken Dean ve Josh'ın konuşmasına kulak misafiri oldum. Seni unutamadığını, pişman olduğunu ve Lola'dan ayrılmayı düşündüğünü söyledi." Duyduklarım karşısında şok olmuştum ama bu beni aldattığı gerçeğini değiştirmezdi. Artık onu kafamdan atıp ileriye bakmalıydım. "Gerçekten umrumda değil. Ben onu çoktan aştım, o da beni kafasından atmalı artık." Çalan zil ile yerimizden kalktık. Merdivenlerden inene kadar bir kaç kişi hakkında konuşmuştuk. Bunlar Josh'ı kafamdan atmama yardım ediyordu. Sınıfların olduğu koridora geldiğimizde bize doğru yürüyen Dean'i farkettim. Beth'le 3 senedir çıkıyorlardı ve şüphesiz gördüğüm en uyumlu çift onlardı. Aynı renk kazakları, ikisininde sahip olduğu o sıcak gülümsemeler. Dean yanımıza ulaştığında Bethi öptü ve benim omzuma dokunup gülümsedi. Koridorda sınıfa doğru ilerlerken karşıdan gelen Josh'ı farkettim. Yanında Lola olmamasına şaşırmıştım. Zaten bu niye umrumda ki? Selamlaşmak için o da biz de durduk. Beth ve Dean'le ayak üstü muhabbet ettikten sonra bana döndü. "Selam Marissa." Kafamla selam vermekle yetindim. Dean'le biraz maçlarla ilgili konuştuktan sonra yanımızdan ayrıldı ve Beth bana garip bir bakış attı. Bende "Ne" anlamında ona bakınca gözlerini devirdi. Yürümeye devam ettik ve sonunda koridorun sonundaki sınıfınıza ulaştık. Sıralarımız tekliydi. Dean en arka cam kenarına geçti, Beth onun yan tarafındakine, ben ise Beth'in önüne. Her zaman ki yerlerimize oturmuştuk yine. Biraz zaman sonra öğretmen gelmiş ve derse başlamıştık. Sıkıcı dersin sonlarına yaklaşırken sınıf kapısı çaldı. "Gir" talimatıyla herkesin gözleri birden kapıya yöneldi. İçeriye sarışın bir çocuk girdi. Tatlıydı ve girdiği gibi göz göze gelmiştik. Öğretmen konuşmaya başladı. "Sen sanırım yeni nakilsin?" Sarışın çocuk başıyla onayladı. "İsmin neydi?" "Dylan. Dylan Anderson." Yine bana baktı. Öğretmen geç işareti yapması üzerine önümdeki sıraya oturdu. Çantasında bir şey arıyor gibiydi. Sırasına doğru baktım ve kalem aradığına emin oldum. Çantamdan bir kalem çıkardım ve ona uzattım. Fısıltıyla "Merhaba ben Marissa." dedim. Bana döndü ve teşekkür eder bir biçimde "Bende Dylan." diyerek gülümsedi. Hayatımda gördüğüm en güzel gözlere ve gülüşe sahipti.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Oct 03, 2014 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Falling AgainWhere stories live. Discover now