dünümü bugünden ve beni senden ayıran zambaklar

215 12 139
                                    

Ölülerden korkma, demişti büyükannem bir keresinde. 

Büyükannem etkileyici bir kadındı, bir o kadar da ürkütücü. Kısa, kıvırcık saçları vardı, saçları doğuştan tupturuncuydu; kirpikleri, kaşları ve sol ayak baş parmağı gibi mandalina turuncusuydu. Köyde büyükannemin adı deliye çıkmıştı, ahali bizimle diyaloğa girmeden evvel üç kere düşünürdü ama yine de herkes bizi severdi. Korkudan seviyorlar, derdi büyükbabam, onun gözleri kuzgun karasıydı. Onun gözleri içi ölmüş meyveleri andırırdı, saçları döküleli seneler olmuştu annemin her sabah sildiği ayna gibi parlardı kel kafası, büyükannemin saçlarıysa sadece çok kısaydı. Kadınlarımızın saçları kısa olmaya mahkum hep, demişti büyükbabam, verandada oturuyorduk ve o nakış işliyordu. Nakış işlemeyi çok severdi. Neden diye her soruşumda aynı cevabı almıştım, bizi ele verir, demişti, tehlikeliyiz biz. Benim saçlarım da çok kısa, der gibi saçlarımı ellemiştim, üç numaraya vurulurdu küçükken hep saçlarım.Ona saçlarının bu yüzden mi döküldüğünü hiç sormamıştım. Saçları gerçekten dökülmüş müydü yani? Döktürülmüş müydü? Saçların döktürülmesi mümkün müydü, eğer öyleyse bir gün benimkilere de mi bu yapılacaktı? Sormamıştım, cevabı ne olursa olsun anlamsız olacakmış gibi hissetmiştim. Ama cansız alevler arasında kara gözleri benim keskin irislerimin üzerine kapanırken sorulmamış suallerimin yanıtını almıştım. Saçları, alevlere karışmıştı, alev olmuş ölüme uzanıyorlardı.   

Büyü, demişti büyükbabam bana; dört buçuk yaşımda değildim daha. Büyü bizim kadınımızda da var, erkeğimizde de ama sende çocuğum, sende olan her neyse saklanmalı aramızda. Sende olan hepimize çok fazla.

Günlerce aynada kendi kısa saçlarıma bakmıştım sonra. Ayna kirliydi, kenarları pas tutmuştu. Uzasa benim saçlarım da büyükbabamınki gibi mi olacaktı? Kendimi ateşe versem, alev mi olacaktı? Büyükbabamın söylemek istediklerini anlamamıştım. Ölmüş büyükbabamı düşünmek o gün beni ayna karşısında hıçkırarak ağlatmıştı, kökü görünen saçlarım açık sarıydı. Her bebeğin olduğu gibi. 

Gördüğüm ilk ölü beden, çok fazla gördüğümü söylemek zorundayım ne yazık ki, yaşlı bir adama aitti. Bembeyaz saçları vardı, neredeyse omuzlarına ulaşıyordu saçları, küçücük, top biçiminde dalgalı bir sakalı vardı. Hiç bu kadar beyaz saçlı yaşlı bir adam görmedim, demiştim kuzenim Risa'ya, ilk karşılaştığımızda yaşlı adamla. Saçları bu kadar uzun bizim gibi bir adam da görmemiştim.  Adamın saçlarının şeffafa çaldığını ve akan suyu andırdığını üzerinden güneşin geçtiğini görene dek fark etmemiştim. Bizden biriydi. 

Annem bana onunla fazla konuşmamamı söylemişti. O zamanlar nedenini anlamamıştım ancak insanlara çok kolay kalbini bağlayan bir çocuk olduğumdan söylemişti bunu, şimdi biliyorum. Saçları uzundu, bir ailesi yoktu, onu koruyup ona sahip çıkacak kimsesi yoktu. Ailemin ona bakarken gözlerinin acımayla dolmasının bir sebebi vardı, ama adam da bize biraz öyle bakmıyor muydu?

Gezgindi, öyle söylemişlerdi bana, gerçekten gezgin miydi bilmiyordum ama o zaman çok inandırıcı gelmişti. Çünkü durduğu yerden uzaklaşmak isteyen dışa dönük ayakları vardı, bunu iyi bilirdim, iyi bilmişsin demişti büyükannem de cesedini ikimiz birlikte yıkarken; seninkiler de öyle kuşum, iyi bilmişsin. Büyükannem bana bizim gibilerin erkeklerinin ayaklarının hep böyle olduğunu söylemişti sonra, aman dikkat, de demişti, fazla dönükse dışa ölüm alametiymiş bu, eklemişti. Zaten bilmiştim, görmüştüm, diyememiştim ona. Ölümü önceden gördüğümü söyleyememişim. 

Kağıt katlardı adam, kısa küt parmaklı yanık elleri vardı, vücudunun diğer her yerinden daha esmer olan bu parmaklarıyla hep kağıt katlardı. Niçin katlarsın, diye sormamıştım ama kaçtığını, ayaklarının çok dışa dönük oluşundan anlamıştım. Katladığı kuşlar hep havada kanat çırpardı.  O kimdi, bilmiyordum, nereden gelmişti, nereye gidecekti? Bir kere sormuştum, dört buçuk yaşındaydım bu sefer, benim için katladığı papatyayı avucuma bırakıp cılız omuzlarını silkmiş, ne önemi var ki küçük, demişti. Şimdi burada olduğuma göre ne önemi var? Buradan sonraya nereye gideceğimin, kim olacağımın ne önemi var? 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 05, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

still beating [sexing]Where stories live. Discover now