Our Small Dorm room

32 0 0
                                    

"Hiç farklı doğmak, farklı bir görüntüye sahip olmak istedin mi Hatice?"

Yatakta ani bir hareketle sırt üstü dönüp vize notları bulunan elini aşağı doğru sarkıttı. Bir ayağı da duvarın kaygan yüzeyinde saatlerdir oturup çalışıyor olmanın verdiği rahatsızlıkla hareket edip duruyordu.

Hatice başını tembelce kaldırıp baktı.

" Yine o antika kafandan neler geçiyor Nergis? Hep farklı şeylere odaklanmak zorunda mısın Allah aşkına? Sınavımız var sonuçta.."

Bir saattir aynı sayfaya kambur bir şekilde bakmaktan boynu tutulmuştu Hatice'nin. Beyni belli bir saatten sonra veri alımını bırakmış, gözleri ise sınav baskısından mütevellit bir açıklıkla uyumamak için direniyordu.

"Heh işte onu diyorum, Ben neden hayatıma odaklanamıyorum? Neden ben bugünden çok, hayallerimde yaşıyorum? Neden kendime yetmiyorum? Ben memnun olamıyorum, bu benim istediğim hayat mı bilmiyorum.. Aklıma gelip duruyor, ya başka bir kadere sahip olmuş olsaydım? Ya başka bir ismimiz, cismimiz olsaydı... "

Hatice alaycı bir nefesi bırakıp Nergis'in yanına sertçe uzandı. Üzerinde namaz kılmak için giyip de üşenip çıkarmadığı bir etek ve çiçekli bir üst geceliği vardı. Kıvırcık saçları, beyninde sıraya sokmaya çalıştığı sınav malumatı gibi karmakarışıktı. Oldukça komik görünüyordu.

"Sana sıcak da olsa etütteki masalarımızda çalışalım demiştim. Yine yumuşağı gördün, odağın kaydı. Beni de alıkoyuyorsun cidden- "

"Bir saattir aynı paragrafı okuduğunu biliyorum Hatice. Devrelerin iki saat önce yanmıştı zaten, kabul et."

Nergis yorgun bir kıkırtıyı çıkarıp Hatice'ye hafiften vurdu.

"Bırak biraz nefes alalım..."

"Peki anlat, ne değişsin isterdin? Nerde ne yapıyor olmak isterdin?"

Nergis Hatice'ye bakıp bir kaç saniye düşündü. İkisi de aslında çok zıt hayat prensiplerine sahiptiler. Hatice mütedeyyin ve muhafazakar bir ailenin eğlenceli bir kızıydı. En azından daha çok eğlenceli kısmını ona gösteriyordu. Nergis ise daha rahat gibi görünen bir rahatsızlıkta yaşıyordu ve doğru olduğuna inansa da bazı hakikatlere teslimiyeti ertelemiş bir kızdı. Kafası karışıktı. Mükemmeliyetçiydi. Bir şeyde en iyi olamıyorsa hiç olmamayı, hiç başlamamış olmayı yeğlerdi. Bu yüzden kendi standartlarına yenildiği zamanlarda Hatice ona daima yaşantısıyla, kendine daha önce koyduğu sınırları hatırlatan, onları bir cünun halinde yok etmeye ramak kala kurtaran bir dayanak noktası olmuştu. Nergis bunu Hatice'ye hiç söylemezdi ama bir çok hayati hataya düşmekten onun sayesinde vazgeçmişti. Gönüllü düşüşlerdi bunlar. Yanlışa bile bile düşmek istemişti. Onu hakettiğini düşünmüştü. Artık düşecek bir yer kalmayana kadar.. Yitip gitmek.

O ikisi birbirleriyle gayet güzel anlaşan iki farklı rengin aroması gibiydiler. Nergis nereden bulduğu belli olmayan tuhaf ve aşırı şarkıları, klipleri son ses açar, Hatice "Yine odamızın manevi havasını zehirledin" diye sitem eder namazı başka yerde kılardı. Sonra sessizlik çöküp iki kupa çayla yan yana geldiklerinde bambaşka olan dertlerini anlatırlardı birbirlerine. İkisi de üniversite bittiğinde bu saatleri özleyeceklerini biliyorlardı. İkisi de birbirlerine yuva olduklarını itiraf edeceklerdi seneler sonra.

Nergis başını ayak ucundaki duvara doğru çevirdi.

"Nerde ne yapıyor olmak isterdim o çok uzun bir konu ama şunu biliyorum. Her şey çok tek düze. Ben çok sadeyim. Yaşadığım, kazandığım, elde ettiğim her şey benim iradem dışı bir düzende gerçekleşiyor gibi. Rüyadan bozma bir gerçeklik. Dönmesi gereken bir çarkın her hangi bir dişi gibiyim. O çarkın kendisi değilim. Benim için planlanmış bir seneryonun bilinçsiz ve şaşkın oyuncusuyum.. Böyle hissediyorum Hatice. Özel bir şey yaşadığımı hissetmiyorum. Kendi vücudumu, şahsi kusurlarımı, buna rağmen bana bahşedilen imkanları kabullenemiyorum.. Delicesine yaşamak istiyorum bazen, yarın yokmuşcasına kaygısız. Pişman olmadan sevmek ve sevilmek, yeni bir seneryo yeni bir ad istiyorum. Yeni bir ben istiyorum... Kendimi böyle sevmiyorum."

Hatice tek eli ensesinde bir müddet Nergis'in dediklerini düşündü.

"Sen güzel bir kızsın Nergis. Nasıl bir değişim isterdin mesela, bir erkek olmak? Ben de bazen keşke olsam diyorum ama-" oyuncu bir kıkırtı çıktı boğazından. Nergis de ona katıldı, Hatice'nin sözlerini dalgaya vurmasına ses etmedi.

"Aynen aynen, zaten o kadar anlattığım şeyden bunu çıkarmalıydın!"

Hatice dirseğinin üstüne ağırlığını verip tamamen Nergis'e döndü.

"Dert etmee! Böyle hissetmen, sıkışmış hissetmen güzel. Allah kulları yükselsin, kendilerini geliştirsinler diye sıkıntı verirmiş. Yoksa halinden memnun olan insan değişim, yenilik istemez. Böylece güzellikler vücut bulmazdı."

Hafif yandan bir gülüş sunup (ki bu gülüş nasıl oluyorsa anlayış ve şefkat de içeriyordu) sonrasında ciddiyetle devam etti.

"Birincisi senin kendini sevmemen için hiç bir sebep yok Nergis. Sen aslında yeni bir beden, bir akıl ve ya ad istemiyorsun. Sen genişlemek istiyorsun. Kendini beğenmediğini iddia ediyorsun. Peki bir başkasının aklına razı olur muydun? Ben olmak ister miydin mesela? "

".... "

" Ben de öyle düşünmüştüm, peki ya çok zengin ünlü bir kadın oyuncunun bedeninde olmak? Bir Kendall, bir Marilyn Monroe olmak? Çok zeki bir bilim adamının hayatına sahip olmak ya da?..."

Nergis rahatsızca kıpırdandı, haklıydı Hatice, hiç biri olmak istemiyordu. Ama Nergis nasihat de istemiyordu. Cevap almak istemiyordu. Sadece sorular sormalıydı ve insanlar susmalıydı, cevapları duymak istemiyordu. Sitem etmek ve kaçmak istiyordu.

"Bir söz var, akıl çarşısı kurulmuş ama herkes yine kendi aklını satın almış diye. Bu sözün böyle olduğundan emin değilim ama-"

Hatice Nergisle birlikte kendi sözüne gülüp devam etti.

"-mana itibariyle böyle. Demem o ki; Aslında insan en çok kendisini sever, kendisini beğenir. Başkasına razı olmaz. Çünkü bilir ki insan gösterebildiğinden daha fazlasıdır. Özerktir. Zerrelerinde galaksilerin kodları vardır. Uçsuz bucaksız bir sırdır, başlı başına bir öz, bir harita, bir kainattır. O yüzden ben senin kendini sevmediğini düşünmüyorum. Sen kabiliyetlerini kullanabileceğin yeni bir seneryo, macera istiyorsun, ama kendin olarak. Hem çok değişip hem de hiç değişmemiş olarak bir değişime talipsin... Sen inbisat istiyorsun, genişlemek, fikrin kadar uçsuz bucaksız olmak istiyorsun. Elin her yere değsin istiyorsun. Ama şunu diyeyim o seneryoyu ancak sen planlayabilirsin. Şimdiye kadar her şeyin plansız, öylesine bir muhteşem istikrarda önüne geldiğini söyledin. Aslında bu bir sevkolunuş. Biz bir yere, bir nihayete, bir amaca doğru sevk olunuyoruz. Sürükleniyoruz. Sen sadece ya da biz demeliyim, açılan bu yollarda kendimize yenilik getirmekte cesur olmalıyız.. Bu yeterli."

Nergis Hatice'yi sözünü hiç kesmeden dinledi. Bir müddet gözlerine baktı. Onu cidden seviyordu. Sonra birden gülmeye başladı. Odadaki ciddi, ağır hava birden dağıldı. Deli dolulardı. Esen rüzgara göre değişen ruh halleri ve karmaşalarıyla... Olması gerektiği gibiydiler. Gençtiler.

" Ama düşünsene bir gece uyuyorsun ve başka bir ülkede, başka bir bedende uyanıyorsun! Dil başka ev başka, boy başka...!"

"Cidden komik olurdu, bir Asya ülkesinde uyanmak isterdim hahah"

"Senin Çince ya da Japonca vaaz verdiğini hayal edebiliyorum!"

Hatice hafif yumruklarla Nergis'i yatağından atarken bağırdı.

"Tamam tamam senin uyku vaktin gelmiş, yat zıbar. Yarın son sınavımız, sonra bir hafta tatil!"

"Şansına ezan okunuyor, kılıp yat bari,"

Hatice saate bakıp şaşkınlık geçirirken mırıldandı,

"O kadar olmuş mu ya! Sen de benle kıl, cemaat olalım. Haydi abdeste!"

"Tamam tamam, kaçmayacağım bu sefer. Sevap pointleri kasacaksın yine sayemde. " Nergis ayaklanıp Hatice'nin peşine takıldı.

"Hatice benimle yeni maceralara girme konusunda söz vermelisin!"

"Seninle her maceraya varım! Ama önce para biriktirmemiz lazım. Acı gerçekler."

Hatice keyifle kıkırdayıp bir de, hala uzun uzun devam eden ezana ithafen içli bir dua etti.

"Camimize güzel sesli bir müezzin atanmasını nasib eyle Ya Rabbi!"

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 04, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Our Small Dorm Room Where stories live. Discover now