•2 •

395 49 75
                                    


"Şunun sesini kısmazsan arabayı uçuruma süreceğim ve ikimizi de öldüreceğim."

Jisoo, onu dinlemeyip sesi daha fazla açtı ve şarkıya bağırarak eşlik etmeye başladı. Arabaya bindiğinden beri Chaeyoung için sessizlik diye bir şey kalmamıştı.

Yine de gülümsemeden duramadı. Şarkı söylerken yaptığı mimikler, şarkıyı yaşaması hoşuna gitmişti. Sesi de güzeldi.

"Sen hiç şarkı söylemez misin Chaeyoung? Hadi eşlik et bana."

Şarkı söylemeyi çok severdi. Etrafındaki herkes sesinin güzel olduğunu söylerdi. Gitar çalarak şarkı söylemek ise favorisiydi. Omuz silkti.

"İleride yemek yiyebileceğimiz bir yer var. Aklında bulunsun. Ben çok yerim."

Jisoo şarkı söylemeyi kesip nefesini sesli bir şekilde dışarı verdi. Onunla her konuşmaya çalıştığı konuyu kestirip atması sinirlerini bozuyordu.

"Sıklıkla bu yoldan geçer misin? Durulacak yerleri o yüzden mi biliyorsun?"

Soruya karşılık başını salladı.

"Nereye gidiyorsun?"

Sessiz kaldı. Kendi kendine konuşup en sonunda susmasını bekliyordu sabırla. Ama Jisoo pes etmedi.

"Ben arkadaşımın mezuniyetine gidiyorum. Onu kırmamak için çıkıyorum şehir dışına. Sonra ne yaparım bilmiyorum."

Konuşmadığını görünce bozuntuya vermeden devam etti. Ilık yaz rüzgarı pencereden girip saçlarını uçuruyor ve gözlerini rahatsız ediyordu.

"Sen de benimle gelmek ister misin? Tanısan seversin. İyi kızdır. Dışarıdan soğuk görünür ama kalbi bütün dünyayı sarmalayacak kadar büyüktür."

Chaeyoung, arabayı park edip siyah camlı gözlüklerini çıkardı ve kapısını açtıktan sonra "Geldik." diyip arabadan indi.

Tanrı kendini dinleyememesi için mi çıkarmıştı bu kızı karşısına?

Jisoo iyi birisine benziyordu. Chaeyoung da en fazla iyi olanlardan çekmemiş miydi zaten?

Küçük şirin cafeye girip ne zaman buraya gelse oturduğu masaya yöneldi. Jisoo'nun arkasından geldiğini biliyordu.

Oturduklarında o etrafı incelerken Chaeyoung onu inceliyordu.

Tanışmalarının üzerinden çok bir zaman geçmemesine rağmen Jisoo'nun saf olduğu düşüncesine varmıştı.

Tanımadığı birisinin arabasına binecek kadar, ona hayatını anlatacak kadar, arkadaşının mezuniyetine davet edecek kadar saftı. Ve sürekli gülümsüyordu. Gülümsemesini sevmişti.

Jisoo kafasını çevirdiğinde gözleri buluştu. Chaeyoung gözlerini çekmek gibi bir harekette bulunmadı. Onu incelediğini fark etmesi umrunda değildi.

"Neden mor?"

Jisoo bir süre cevap vermeden şaşkınca suratına baktı. İlk defa soruyu kendisi değil de Chaeyoung soruyordu. Kendini toparlamak için gözlerini kırpıştırdı.

"Etrafına bak. Bana kaç tane mor saçlı insan gördüğünü söyleyebilirsin?"

Etrafa kısa bir bakış atıp devam etti.

"İnsanlar saçlarını farklı renklere boyamaya korkuyorlar. Her yerde siyah, sarı, kahverengi en fazla kızıl olanları görebilirsin." Önündeki peçeteyi alıp küçük parçalara ayırmaya başladı.

"Ben öyle değilim. Diğerleri gibi olmak istemiyorum. Anlarsın ya... normal insanlar gibi."

Parçaladığı peçeteyi bir kenara bırakıp kollarını masaya dayadı ve ellerini önünde birleştirdi.

"Farklı olmak istiyorum."

Chaeyoung cevap vermeden sipariş ettikleri şeyleri getiren garsonu izledi. Her şey geldikten sonra sessizce önündekilerle oynamaya başladı.

Jisoo farklı birisiydi.

Ve Chaeyoung farklı insanlardan çok çabuk etkilenirdi.

Love Me // ChaeSooWhere stories live. Discover now