4.Bölüm

158 73 4
                                    

Bu bölüm ikinci bölümün benzeri gibi diyebilirsiniz. Defnenin düşünceleriyle anlatımı okumuştunuz. Aras'ın düşüncelerini neden okumayasınız ki... Keyifli okumalar.. 💖



Pazartesi sabahı okula yürüyerek gitmeyi tercih ettim. O sokağa gelince durdum ve onun oturduğu eve gözlerimi diktim. Bir müddet baktım. Sonra yürümeye devam ettim. Tam mahallede çıkmaz sokağın önünde geçiyordum ki ince bir kız sesinin ben kimsenin bebeği değilim dediğini duydum. Normalde pek umursamazdım fakat iç sesim şuan o sokağa girmem gerektiğini söyledi. İkinci olanı yaptım ve sokağa girdim. Bir çocuk kızın tekini duvarla kendi arasına sıkıştırmış, bir diğeri de arkasında pişmiş kelle gibi bıyık altından sırıtıyordu. Geldiğimi fark etmemişlerdi. Sakin ama altında tehlike yatan bir tonda " Noluyo lan burda" dedim. Herkesin odak noktası şimdi bendim. Sonra gözlerim istemsizce kıza döndü ve mal gibi kaldım. Yanlış duymadınız ben Aras Aydın mal gibi bakmaya başladım. Bu oydu Roman. Onun burda ne işi vardı ve bu şerefsizler nasıl o masum kıza bunu yapabilirlerdi. Çok korkmuş olduğunu gözlerinden okuyabiliyordum. Şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Ya ben umursamayıp gitseydim burada ona... Allahım delirecektim. Ama onu korkutmamalıydım. Bu sefer bağırarak burada nolduğunu sordum. Romanı duvara sıkıştıran çocuk konuşmaya başladı." Sadece biraz eğleniyorduk Aras abi " dedi. Bu mahallede yaşamasam da buralar hep benden sorulurdu. Burda herkes beni tanırdı ve çekinirdi. Sinirlenmiştim hemde çok. Bağırarak " Defolup gidin burdan sizi bir daha bu mahallede görürsem, sonuçlarını siz düşünün " dedim. Ben lafımı bitirmeden ikisi birlikte korkuyla koşarak uzaklaştılar. Tabi ki onları bu şekilde bırakmazdım. Sonra onları yeniden bulacaktım. Bunun hesabını vereceklerdi. Onun korkmuş olduğunu görmeseydim orda keserdim cezalarını fakat onun gözlerindeki korkuyu görmüştüm. Çocuklar sokaktan çıktıktan sonra ona döndüm. Ağzı açık bir şekilde bana bakıyordu. İşte bunu yapmamalıydı, bana öyle bakmamalıydı. Ben karanlıktım, o ise aydınlık. Işığı gözlerimi kör ediyordu fakat ya ben inadına kör olmak istiyorsam. Bir karar vermiştim. Onunla biraz uğraşacaktım. Masumdu ve bu beni ona çekiyordu. Bu düşüncelerimi sonraya erteleyip ona doğru yürümeye başladım. Ben adım attıkça o da küçücük bedeniyle duvara doğru gerilemeye başladı ve en sonunda duvara toslayınca durdu. Tam önünde durdum ve bir kolumu duvara yaslayarak ona doğru değildim. Kokusu, çilek gibi kokuyordu ve bu tatlı koku benim başımı döndürüyordu. Ona karşı çekilmemeliydim. Benim zehrimi temizleyecek panzehir yoktu bu dünya üzerinde. Ama bunu şimdi bilemezdim. Ne ben ne de o... Biraz daha eğildim ve şimdi nefeslerimiz birbirine karışıyordu. Sonra kulağına doğru yavaşça eğildim, nefesimi tenine doğru üfledim. Ardından fısıldadım. " Artık bana borçlusun güzelim" dedim. Bir anda o narin ellerini göğsümün üstüne koydu ve beni tüm gücüyle itti. En fazla bir adım gerilemiştim. Onu da ben rahat davrandığım içindi. Sonuçta en fazla 50 kiloluk bir kız, 84 kilo olan beni ne kadar sarsabilirdi ki. Beni ittikten sonra tazı gibi koşmaya başladı. Arkasından " Kimsenin bana borcu olamaz, elbet bir gün ödeyeceksin. " diye bağırdım. Ardından bende yürümeye başladım. Zaten bu sokak okula baya yakındı. Onu düşünürken yol kısa sürede bitmişti. Okula girdim ve müdürün kapısını çalmadan birden odasına daldım. Ve her zaman ki gibi rahat bir şekilde masasının önündeki koltuklardan tekine kendimi yerleştirip ayağımı dizimin üstüne attım. Yine bakışlarında tavırlarımı onaylamaz bir tutum vardı. Bu zamana kadar bana katlanmasının tek sebebi babamın okula her yıl yaptığı yüklü miktarda ki bağışlardı. Ardından konuşmaya başladı. "Oğlum sana kaç kere söyledim odama şöyle dalma, burası bir resmi kurum, yakalanırsam, ben kime açıklarım bu rahatlığı " dedi. Her zaman ki gibi tepkisiz bir suratla yüzüne baktım. O her zaman aynı şeyleri zırvalamaktan bıkmamıştı fakat ben aynı şeyleri duymaktan cidden bıkmıştım. Lafı uzatmadım ve konuya girdim. " Şimdi benim sana bir işim düştü. Düştü demeyelim de ben söyleyeceğim sende bunu uygulayacaksın. Okula yeni bir bayan yüzme hocası istiyorum. Özel ayrı bir ücretle okula yerleştirilecek. Onun aldığı parayı kimse bilmeyecek " dedim. İlk yüzüme boş boş baktı ve ardından konuştu." Oğlum sen ne dediğini farkında mısın ? Ben bu okulun sadece müdürüyüm. Okula verilen öğretmen görevlendirmelerinden sorumlu değilim. Hem zaten devlet görevlendirmesi olmadığı halde devletin okuluna öğretmen almam yasadışı " dedi. Bende "Görevlendirmeyeceksin parayla satın alınacak ve okuldaki öğretmenlere herkese devlet memuru denilecek" dedim. Müdür anlamaz bir şekilde bana baktı. "Bunu neden yapıyoruz ? " dedi. Suratına dümdüz bakmaya devam ettim ve konuşmaya başladım. "Bugün okula yeni bir öğrenci gelecekti. İstanbulda ki özel bir kolejden. Bunu biliyorsun değil mi ? " diye sordum. O da " Evet biliyorum da bunun o kızla ne alakası var ? " dedi. "Bu kızın dosyasına baktıysan, yüzme derecelerini illa ki görmüştürsün değil mi ? " dedi. "Evet, gerçekten bayıldım takdire şayan dereceleri var ve okulumuz onun sayesinde tanınan bir okul olabilir bu yüzden yüzme hocasından ona özel ders almasını sağlayacağım " dedi. Orada lafa karıştım " İşte yeni yüzme hocasının, okula gelmesinin sebebi bu kız. O kızla bayan hoca ilgilenecek " dedim. Azıcık onun hakkında araştırma yaptırmış olabilirdim. Ve onun erkek yüzme hocasıyla çalışmasını istemiyordum. Suratıma bön bön baktı. "Senin bu kızla ne ilgin var ? " diye sordu. Sanane cevabını aldığında suratı kızarmaya başlamıştı. Tam konuşmaya başlayacağı sırada onu susturdum çünkü buna itiraz edecekti. Bunu biliyordum." Neyse bak müdür babamın okula yaptığı bağışlar haricinde, senin cebine koyduğu paraları biliyorum ve sen bana borçlusun. Kimse bana borçlu kalamaz borcunu ödemek zorundasın dediğimi yaparak dedim. "
Tam bu dediklerimi bitirdim bir kez kapı çaldı ve içeriye o girdi. Bana kafasını çevirip kim diye bir kere bile bakmadı. Oysa ben onu odaya girdiğinden beri izliyordum. Yaptığım aptallığı fark edip başka yerlere bakmaya başladım. O arada o müdürle onun derecelerini falan konuştular. Ardından onun eline sınıfının ve numarasının yazılı olduğu bir kağıt verdi. Yine kafasını bana çevirmeden tam çıkıyordu ki müdür " Roman, kızım yüzme hocasına uğramayı unutma " dedi. İşte burda ki tepkisini gerçekten merak ediyordum. Annesi dün bana bu ismin anısını anlatmıştı. Müdür öyle deyince ilk durdu ardından hışımla arkasına döndü ve ellerini masaya vurdu. "Bir daha bana sakın Roman deme, sakın deme " diye bağırdı. Ve kapıyı çarparak odayı terk etti. Müdür şok olmuştu. Ağzı beş karış açık bir şekilde kalakaldı. O an kahkayı koyverdim. Çünkü bu okulda müdüre benden başka kimse karşı gelemez, bağıramazdı. Çünkü kimse buna cesaret edemezdi. Kıza bak yahu ne posta koymuştu müdüre. Çıkarken beni fark ettiğinde bi anlık durur gibi olmuştu fakat gıcıklık edip dil çıkarması bu kız benim elimde kalırdı. Ama bunu yanına bırakmayacaktım orası ayrı. O sırada müdür " Al işte başımıza ikinci Aras çıktı. Şimdi çekebilirsen çek " dediğinde bir kahkaha daha patlattım ve müdürün odasından çıktım. Sınıfa girdiğimde para avcılarının gözleri üstümdeydi. Onları umursamayarak sırama doğru yöneldim. O da neydi. Sıramda bir kız çantası vardı. Bu ne cürretti. 3 yıldır bu okulda okuyordum ve ben kimseyle oturmazdım. Kim cesaret edip benim sırama oturabilirdi ki. Çantayı kaldırıp sınıfa kimin olduğunu sordum. Herkes birbirine baktı ve kızlardan biri hemen atladı. Gevşek bir şekilde "Araaaas yeni gelen kız koydu, nasıl böyle bişeye cüret eder. İstersen biz cezasını keselim" dedi. Kızın yüzünü inceledim. Dudaklarını büzmüş bir şekilde bana bakıyordu. İlgimi çekebileceğini mi düşünüyordu bu salak anlamıyordum ki. O gelen kızın Roman olduğunu anlamıştım. İki saattir kıza bön, bön bakıyordum. Kendini hemen bir şey sanmıştı." Benim işlerimi halletmek sana düşmedi, cezası kesilecek birisi varsa ben hallederim " dedim. O sırada sınıfa hoca girdi. Ben kızla konuşurken girmişti ve ben ayaktaydım. Edebiyatçı " Vay vay Aras bey sınıfa öğretmen geldi diye ayağa kalkmış akıllanıyosun evladım " dedi. Göz devirdim ve o oturun demeden yerime yerleştim. Dersin 10 dakikası geçtikten sonra sınıfın kapısı tıklatıldı. O gelmişti. Hocaya bakarak geç kaldığı için özür diledi ve yanıma oturdu. Herkes ilk defa biri yanıma oturduğu için ve ben gıkımı çıkarmadığım için oldukça şaşkındı. Ama o ne yanında oturan beni fark etmişti ne de üzerimizde olan şaşkın gözleri. Ver biraz zaman sonra beni fark etti. Korkudan olduğu yerde sıçramıştı. Buna içimden gülmüştüm. Sonra şaşkınlığı giderek yüzünden silindi ve sır verirmiş gibi " Benim sıramda senin ne işin var " dedi. İşte buna gerçekten gülünürdü ama ben yine dümdüz bakmayı tercih ettim. Sonra bende sır verir gibi kulağına yaklaştım "Asıl senin benim sıramda ne işin var, bu okulda herkes benim tek oturduğumu bilir. Ve buranın benim yerim olduğunu da. Maşallah sen çok rahat kurulmuşsun birde beni kovuyorsun " dedim. Yanından kalktı ve hocanın masasına gitti. Biraz konuştuktan sonra tekrar yanıma yürümeye başladı. Bu sırada sınıftaki bütün gözler ondaydı. Kahretsin bütün sınıfın erkekleri ağzılarındaki salyalar akmış bir şekilde ona bakıyordu. Hepsini öldüresim vardı. O kot neden o kadar dardı ki daha bol olanı yok muydu sanki. Hem bananeydi ki bu kız beni neden ilgilendiriyordu. Ve ben ilk defa bir kızın kıyafetine yorum yapmıştım ve karışmak istemiştim. Bu kız bana neler hissetiriyordu böyle. Sessizce yanıma oturdu. Ve " Hoca başka yer olmadığı için seninle oturmamış gerektiğini söyledi " dedi. Bende "Ben sana kimse benimle oturamaz dedim sen oturamazsın demedim " dedim. Şok olmuştu. Ben dalga geçince önüne döndü ve kaşlarını çattı. Kesin içinden tüm sülaleme saydırıyordu. Yeniden kulağına eğildimbu sefer ürperdi. Hissetmiştim. " Unutma, bana bir borcun vardı şimdi iki oldu " dedim. "O nasıl oluyor yaa " dedi. " İlk borcun seni o sokak serserilerinden, kurtardığım zamandı. Şimdi de yanıma oturmaya izin verdiğim için ben izin vermeseydim yanıma oturamazdın " dedim. Şaşkın şaşkın bana bakıyordu. " Sen, sen "dedi ve sustu. Sonra tekrar konuşmaya başladı. " Yardımların için saol ama kimseye borçlu değilim. Ben kimseden yardım istemedim " dedi. Bende duymazlıktan gelerek " Bende senden ne istesem tam onu düşünüyordum " dedim. Onunla dalga geçmek gerçekten güzeldi. Verdiği tepkiler komik gözüküyordu. O sırada zil çaldı ve ayağa kalktı. Çantasını sırtına taktı ve bana dil çıkarıp sınıftan çıktı. Bu kız beni delirtecekti. Her yerde son sözü ben söylerdim fakat bu kız ne yapıp edip en son kendisi birşeyler deyip gidiyordu. Kısacası Aras Aydın'a sürekli posta koyuyordu. Ve ben sürekli sakin tepkiler veriyordum. Bu ben değildim. Bu kızın çekimine kapılıyordum ve prensiplerimden yavaş yavaş vazgeçiyordum. Ama olmamalıydı ben bu kızı sevemezdim. Benim için gizlenmek zevkliydi, bulunmamaksa felaket... Ve bu kız beni bulacaktı. Er ya da geç saklandığım yerde bulacaktı. Buna adım kadar emindim.





Merhaba canlar. Yine bir bölüm sonundayız. Okurken zevk almanız için güzel şeyler yazmaya çalışıyorum. Ama olan bu kadar inşallah beğenirsiniz. Bölümü oylamayı unutmayın. Sizi lövv❤

Panzehir Where stories live. Discover now